2. Dünya Savaşı oyunlarının konsollardaki en iyi temsilcilerinden birisi hiç
kuşkusuz Medal of Honor serisidir. Yeni nesil konsollara ilk olarak Frontline
ile çıkarma yapan seri bekleneni tam olarak veremese de yine de bizi mutlu
etmişti. Daha sonra Medal of Honor: Rising Sun ile çok büyük hayal kırıklığı
yaratan seri, yeni oyunu ‘’European Assault’’ ile eski günlerine göz kırpıyor ve
Medal of Honor’ın ölmediğini kanıtlıyor.
Amerikalıların Sovyet Rusya’yı ve Nazileri kötülemek, hatta yerin dibine sokmak
için bir sürü propaganda filmi çektiklerini biliyoruz. Bu olay oyunlara da
yansımıştı. Her ne kadar Amerikalılar tarihte kötü bir üne sahip bu devletleri
kötülemekte haklı olsalar da bunu kendilerini övmek için yapmaları ve ‘’İyiliğin
savunucusu’’ rollerine bürünmeleri gerçekten sinir bozucu. Yalnız European
Assault’ta bu defa biraz farklılık var; bir Amerikalı asker olarak Sovyet
güçleriyle beraber Naziler’e karşı savaştığımız bölümler de var oyunda. Bunun
yanında İtalya, Almanya ve Kuzey Afrika gibi yerlerde de İngilizler için
savaşıyoruz. Oynanış yönünden ise bu defa yalnız değiliz, yanımızda genellikle
birkaç NPC’de bulunmakta. Belki de bunun en büyük sebebi eskisi gibi Ramboculuk
oynayamamamız (Ya da Brothers in Arms gibi oyunların etkisi?).
Serinin eski oyunlarında tek başımıza bütün düşmanların üstesinden gelirdik. Her
ne kadar eski oyunlar çok kolay olmasa da yine de tek başımıza onlarca asker
öldürebiliyorduk. Yeni oyunumuzda ise bunları yapmak için yanınızda bulunan
askerlere de ihtiyaç duyuyorsunuz. Eğer 3-4 kişilik bir düşman topluluğunun
arasına tek başınıza dalmaya kalkarsanız inanın (Çok büyük bir şans olmazsa)
sonunuz ölüm oluyor. Bu yüzden artık daha sinsice hareket etmek zorundasınız.
Bazen takımınıza emir verip düşmana saldırmalarını söylemelisiniz, bu sırada siz
de uzaktan sniper ile takımınıza destek verebilirsiniz.
Aksiyonun en sıcağı
Tabi oyunun geneli sıcak aksiyon sahneleri ile dolu. Otomatik tüfeğimiz ile
düşmanların arasına dalmamız gereken yerlerde var. Buralarda sağlık
paketlerimizi kullanmak için elimizin hızlı olması gerekiyor; çünkü sağlığımız
çok çabuk düşüyor. Eğer olurda sağlık paketini kullanamazsak, yeniden
dirilmemizi sağlayan Revive özelliği ile oyuna kaldığımız yerden devam
edebiliyoruz. Bu Revive özelliğini pek sevmediğimi söylemeliyim. Oyunda
gerçekçiliği artırmak için sadece iki silahı yanımızda taşımamıza izin
verilirken böyle gerçek dışı bir özelliği (Revive) oyuna koymaları pek iyi
olmamış. Bu özelliğin aksayan yönü ise, eğer yanı başımızda 3-4 asker varken
öldüysek ayağa kalkar kalkmaz yeniden saldırıya maruz kalmamız. Bu özellik
yerine Quicksave sistemini koysalar çok daha iyi olurdu. Tamam Quicksave
özelliği memory card’ta çok yer kaplıyor ve firmalar bu yüzden oyunlara bu
özelliği pek koymuyor ama hard disk’i olan xbox’a bu özelliği mutlaka
koymalıydılar. Rockstar bundan dolayı Max Payne’in Xbox versiyonuna Quicksave
özelliğini koymuş, ama PS2 sürümünde es geçmişti. EA’de böyle bir uygulama
yapabilirdi diye düşünüyorum.
Oyunda iki tane sağlık kullanma biçimi var; yeşil paketleri stok
yapabiliyoruz (sınırlı sayıda) kırmızı paketleri ise hemen kullanmak zorundayız
(Üzerine gelir gelmez sağlık seviyemiz yükseliyor.). Sağlık paketleri oyunda çok
önemli bir yere sahip ve yanımıza en fazla 10 tane almamıza izin veriliyor;
ayrıca aynı sayıda el bombası da yanımızda taşıyabiliyoruz. Belki bunların
sayısı fazla görünebilir ama inanın çok ama çok ihtiyacımız oluyor. Ayrıca
yanımıza sadece iki silah alabildiğimiz için kendimizi savunmamız da zor oluyor,
o yüzden bomba ve sağlık paketlerinin sayısının fazla olması bir bakıma gerekli
hale geliyor (Tabi 10 tane sağlık paketini etraftan toplamamız gerek, oyunun
başında bize sınırlı sayıda sağlık ve bomba paketi veriliyor.).