Geçmişinizden kaçabilirsiniz. Peki ya geçmişiniz de gelmek isterse?
Diğer Adı: The Lost Village Yönetmen: Tsutomu Mizushima Stüdyo: Diomedea Senaryo: Mari Okada Müzik: Masaru Yokoyama Tür: Gerilim, Doğaüstü, Gizem Süre: 12 Bölüm
“Geçmişinizden kaçabilirsiniz. Peki ya geçmişiniz de gelmek isterse?”
Agatha Christie’nin On Küçük Zenci adında bir romanı vardı. Birbirini tanımayan ama ortak özellikleri olan bir avuç insan gizemli birisinden davet alarak bir adaya gidiyorlardı. Adaya vardıklarında ise hafızam beni yanıltmıyorsa karı – koca hizmetliler dışında ev sahibi ortalarda yoktu. Herkes adaya vardıktan sonra fırtına kopuyor ve adada mahsur kalıyordu. Derken konuklar garip bir şekilde tek tek ölmeye başlıyordu. Mayoiga, nam-ı diğer Kayıp Köy’ü izlemeye başladığımda anlattığım bu roman gelmişti aklıma çünkü yine bir grup insan var, medeniyetle bağları kesiliyor ve türlü gizemler başlarına gelmeye başlıyor. Dolayısıyla anime başlangıçta benden artı bir puan aldı. Peki ya devamı?
Kayıp Köy olarak bahsedeceğim animede genci – orta yaşlısı karışık tam otuz kişilik bir grup dünya ile bağlarını kesmeye karar verir. Karakterlerin hepsi geçmişinde acı bir olay, unutmak istedikleri bir tecrübe yaşamıştır. Karşılarına her şeyi geride bırakıp yeni bir hayata başlayabileceklerini vaat eden bir internet sitesi çıkınca ortadan kaybolarak eski hayatlarını geride bırakmak için harekete geçerler. Gidecekleri yer ise varlığı ile yokluğu tartışılan, dağların arasında bir yerde olduğu söylenen ve korkunçlu hikayelerde hareket eden köy olarak adlandırılan Nanaki Köyü’dür. Otuz kişilik kafilenin bir kurtuluş olarak gördüğü köye doğru internet sitesini açan ve otobüsü ayarlayanların önderliğinde, elde etmiş oldukları ipuçları ile yola çıkarlar. İşin ilginç tarafı, Nanaki Köyü’nü de bulurlar. Derli toplu, odunlar kesilmiş, ekinler ekilmiş, kısacası her şey yerli yerindedir ama tek bir eksikle: Köyün sakinleri ortada yoktur! Bomboş bir köye varan kafile etrafı incelemeye koyulurken çok geçmeden gizemli olaylar boy göstermeye başlar. Ormandan gelen sesler, sanki takip ediliyormuşsunuz hissi derken kafileden ilk kişi kaybolmaya başlayınca ortam gerilmeye başlar. Bir kaçış olması gereken yolculuk aniden kapana kısılmışlığa dönüşüverir.
Animenin ana karakteri Mitsumune adındaki genç delikanlı. Sevecen, naif ama cesur olan Mitsumune de diğerleri gibi unutmak istediği bir olay yaşamıştır. Animede karakter sayısı bir hayli fazla olduğu için basmakalıp birçok karakter de mevcut. Akıllı geçineninden aklı bir karış havada olanı, çabuk celallenenden korkağı, aşk böceklerinden idam delisi, oyun ve silah tutkunları, dedektif geçineni, asabisi, sessizi, garibi, safı kısacası ne ararsanız var. Lakin kafilenin kalabalık oluşunun animeye maalesef pek bir getirisi yok. Aksine on iki bölümde otuz karakter birden işlenemeyeceği için birçoğunun geçmişini görme şansımız olmuyor bile. Ve birçoğu arka planda kaldığı veya bir – ik ikez gözüktüğü için bu kimdi diyebiliyoruz. On – on beş karakter olup da üzerlerine düşülseymiş açıkçası hem anime hem de bu kimdi şimdi dediğimiz için bizler için de iyi olurdu. Figüran! Evet, karakterlerin birçoğu sadece figüranlık görevi görüyor.
Hikayenin gelişimi bakımından Kayıp Köy dozu yüksek bir başlangıç yapıyor. Özellikle ormandan gelen garip sesler eğer izlediyseniz size Lost’u hatırlatabilir. Animede sürekli bir belirsizlik ve bilinmezlik söz konusu ki bu iyi bir şey. Şimdi ne olacak? Bu karakter nereye kayboldu? Suçlu kafileden birisi mi yoksa hakikatten dış mihrakların oyunu mu derken bölümler çabuk ilerliyor. Gelgelelim öyle ahım şahım izleyicisini şaşırtacak bir şey olmuyor ama sonuçta merak ettirmesini de başarıyor. Arada diyaloglar fazla uzasa da Kayıp Köy işin gerilim kısmını iyi kotarmış. Alışılmışın aksine Kayıp Köy mangadan animeye uyarlanan bir yapım değil, animeden mangası türetilen bir yapım. Ayrıca 17 Ağustos 2016 tarihinde piyasaya sürülen ve Tsukasa Tsuchiya tarafından yazılan bir romanı da mevcut. Mayoiga’nın asıl kelime anlamı İllüzyon Evi ve bu da Japon folklorundan gelen bir tema. İllüzyon Evi ismi de aslında bir nevi animeyi tarif ediyor diyebilirim. Mari Okada’nın (Fate/Stay Night, Fractale, Anohana) senaryosunu üstlendiği ve Tsutomu Mizushima’nın (Shirobako, Another, Prison School) yönetmen koltuğunda oturduğu yapımın stüdyosu 2007’den beri faaliyet gösteren (daha genç sayılır) Diomedea.
Görsel olarak Kayıp Köy abartıdan ve gerçeklikten uzak klasik anime çizimlere sahip. Tek sıkıntı o figüran dediğim karakterlerin bazılarının birbirine çok benzemesi. Zaten az görüyorsun, bir de birbirine benzeyince iyice ortalık karışıveriyor. Bunun dışında şurası niye böyle, bu karakter neden değişik diyebileceğim bir durum söz konusu değil. Bir bölümde kullanılan CGI da oldukça ilginç ve hoştu. Animenin müziklerinden Arakawa Under the Bridge gibi garip (ama başarılı) bir animenin de müziklerini yapan Masaru Yokoyama. Açılışta ve kapanışta çalan parçalar da seri ile uyumlu, sırıtmayan ya da böyle içeriğe ne alaka dedirtmeyen parçalar.
Kayıp Köy Mayoiga kendisi gibi gizemli bir anime. İçinde merak ettirici unsurlar var. Lakin kimi zaman diyaloglar olayın önüne geçince atmosfer yavaşlayabiliyor. Yine de Mayoiga keyifle izlenebilecek hoş bir anime serisi. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
animenin kraliçesi olca her yerde karsımıza cıkıyorsun helal olsun vallah seni ilk gördügümde anlamıstım potansiyelini :D umarım yeniden karsılasırız vallah :(
LAĞNET OLASI WEEBLER