1/4

Max Payne 3

Erman Demirci 3.06.2010 - 12:31
Yıllar onu çok değiştirdi!
Oyuncular olarak zoru, kolay olana karşı daha çok severiz her zaman. Ezilen tarafta olur, ezen tarafa nefret duyarız. Her ne kadar güçlünün yanında olmak başarı şansımızı arttırsa da, haksız rekabetten kaynaklanan galibiyetler bizi geriden gelip yenmek kadar tatmin edemez. Kadınını kaybeden ve yeminini bozan Kyle Katarn veya halkının katliamından sonra gözünü karartan Prens Arthas gibi karakterler nasıl kendini o gazla oynattıysa, ailesini tamamen kaybetmiş ve hayatı kanalizasyondan farksız Max Payne'imiz de intikam hissi tavana vurmuş oynayış hissiyle bu kategoride kral tacını paylaşanlardandır.

Özlettin kendini Max, kaşlar hâlâ sinirden çatık mı?

"Bu oyun ile Max'in hayatında yeni bir sayfa açacağız" diyen Sam Houser (Rockstar Games'in kurucusu), sözlerine şöyle devam ediyor: "Max'i böyle daha önce hiç görmediniz. Biraz yaşlanmış, alaycı, içten pazarlıklı ve yaşamaktan bıkmış. MP2'deki olaylardan sonra yeni oyunda Max'in hayatının derinliklerine doğru sapkın bir yolculuğa çıkacağız ve Max'in acılarından arınması için son şansını tecrübe etmesine tanıklık edeceğiz."

Max Payne 3


Haydi Rockstar ve Max Payne'i şöyle bir alkışlayalım. Çünkü çok az oyun kendi başına MP kadar ait olduğu türe bu denli gelişim kat ettirme sorumluluğuna sahip oldu. Tamam, benzer olarak Half-Life, FPS türüne hikâye/senaryo olgusunu entegre etti veya Dune, stratejilerin sıra-tabanlı olmasının yanında gerçek zamanlı da olabileceğini gösterdi. Ama Max Payne, "aksiyon" oyunlarının çıtasını çok yukarılara çekti.

Şu anki silah-vando tarzı Shooter'ların fikir babası ve tarz olarak demosu niteliğindeydi zamanında. En son çıkan aksiyon oyunlarında bile hala Max Payne'in izlerini görmek mümkün. 6 senelik suskunluğun ardından geçen senenin haziranında serinin üçüncü oyunu açıklanmış ve damaklarımızdaki kurumuş MP tadını tekrar hatırlatmıştı.