Eğer yaşadığımız gezegen olan Dünya’nın birkaç tane uydusu olsaydı, bunlardan
birinin ismi de Orta Dünya olsaydı, insanlar belki de orada yaşamak için daha
fazla rağbet gösterirlerdi. Çünkü, Tolkien sayesinde, insanların hayal
dünyasında son derece önemli bir yere sahip ve fantastik olarak oldukça ilgi
çekici. Aslında, hayal ürünü olması, sadece kitap olarak yayınlandığı zamanlar
için geçerli diyebiliriz, çünkü filmleri çekilince, burayı beyaz perdede
gerçekmiş gibi gördük ve hatta bilinç altımıza oranın belki de hakikaten var
olduğu işlendi. Üçlemenin her filmi de birbirinden kaliteli olduğu ve Orta
Dünya’yı gerçeğe bu kadar iyi aktardığı için, Yüzüklerin Efendisi konsepti, yeri
kolay kolay dolmayacak bir kült haline geldi.
Klasikleşmiş mekanımız
Biraz komik olabilir ancak oyunları ben artık ciddi anlamda bir sanat dalı
olarak görmeye başladım. Şöyle ki, artık dikkatli baktığımız zaman, önemli
konseptlerin kitap – film – oyun ya da bu üçlünün kullanılması ile
oluşturulabilecek bir başka sırası ile karşımıza çıktığını görüyoruz. Üstelik,
bunlar içerisinde filmlerde oynamış artistleri ya da film müziklerinin de aynen
kullanıldığını gördüğümüzde, kafamda açıkçası bu düşünce kendisini biraz daha
güçlendiriyor. Ama dikkatli baktığımızda hakikaten de öyle, hatta filmler
çıkmadan önce reklam olaraktan ilk olarak oyunları piyasalara sürülebiliyor.
Çevremizde, oyun konusunu küçümseyen birçok insan olabilir, hatta onların
düşüncelerine de tabii ki saygı gösterilmeli. Ancak, bu paragrafta verdiğim
örneğin, aslında oyunların hiç de sanıldığı gibi “çocuk işi” ya da “boş iş”
olmadığının sağlam bir kanıtı olduğunu söyleyebilirim, aynı fikirdeysek ne ala.
Tekrar Orta Dünya’ya dönüyoruz. Hatta ciddi anlamda tekrar dönüyoruz. RTS
türündeki ilk Battle for Middle Earth (BFME) gerçekten çok kaliteliydi ve bir
RTS olmanın verdiği tüm özelliklerin yanında, Orta Dünya’nın da kendine has
özelliklerini kullanıyordu. Sonuç olarak “yeme de yanında yat” terimini, aynen
BFME için kullanabiliyorduk. Serinin önde gelen kahramanlarını kontrol
edebilmek, ırklar arasında cereyan eden çeşitli savaşları anı anına yaşayabilmek
son derece zevkliydi. Oldukça beğendik, şimdi EA bizi kırmıyor ve devamının da 4
Mart’tan itibaren piyasalardaki yerini alacağını belirtiyor. Daha önce verilen
ayrıntılardan yola çıkarak, kafamızda zaten olumlu bir önyargı oluşmuştu.
Elimize yeni yeni oynanabilir demosu geçince, kaliteli konseptlere ön yargılı
yaklaşmanın bazen hiç de fena olmadığını gördük. Demosundan gördüğümüz
kadarıyla, BFME 3, ilkinin üstüne kat kat özellik koymuş, rahar ve zevkli
oynanışını da sürdürmeye devam ediyor.
1. 3 GB’lık koca bir demo bizi bekliyor. Yükleme ekranına heyecanla vardık ve
oyunumuzu bir solukta yükledik. Ana menüye geldiğimizde bile, arka plandaki
değişen görüntüler bizi heyecanlandırıyordu. Grafiksel olarak biraz daha
ilerleme kaydedilmiş ve ışıklandırma efektlerinin daha ön plana çıkacağını
hissedebiliyorduk. Demoda oynayabileceğimiz iki tutorial bölümü ve senaryo
kısmından bir skirmish modu bulunuyor. Her yerini araştırmak üzere, ilk önce
tutorial bölümüne bakıyoruz ve burada basic ile advanced tutorial isimli iki
bölüm çıkıyor karşımıza. Her RTS incelememde, tutorial’ların mutlaka oynanması
gerektiğini üstüne basa basa söylerim. Eğer serinin gediklisi olsanız bile, bunu
mutlaka yapın. Yeni bir-iki eklenmiş özellik bile olsa, bunları oynarken
kullanamamak ve tıkanmak zorunda kalmak gibi durumlara maruz kalmanızı hiç
istemem. Basit Tutorial’dan işe başladık.