Kapılıp gideceğiniz bir maceraya hazır olun!
Limbo yaklaşık 1 sene öncesinde Xbox 360 için Xbox Live üzerinden oyunculara sunulmuştu. Oyunun PC ve PS3 kullanıcıları ise oyunu oynayabileceklerini pek düşünmüyorlardı. Bir kaç ay önce yapılan açıklamayla PC ve PS3 kullanıcılarının da bu “sanat eseri”ni deneme şansı olacağı söylendi. Biz de bu açıklamanın ardından büyük bir heyecanla beklemeye başladık.
Bu nasıl atmosfer?Limbo elimize geçtiği gibi hikayenin içine kendimizi attık. Hikaye tek cümleyle açıklanıyor: “Kızkardeşine neler olduğunu öğrenmek isteyen bir çocuk Limbo’ya girer...” Yönettiğimiz karakterin kızkardeşini aramak için Limbo’ya giriyoruz ve bu ilginç dünyada ilerlemeye başlıyoruz. Limbo dünyası genel olarak bir film noir havası taşıyor. Karanlık, puslu bir ormanda ilerlerken buluyoruz kendimizi. Ancak sonraki bölümlerde 1930’ların Almanya’sı tarzında endüstriyel yapılar ve makinalarla karşılaşıyoruz.
Ortamlarda sadece siyah-beyaz karşıtlığı ve tonları kullanılmış. Bu da boğucu bir atmosferi oyuncuya yaşatmak için birebir. Bununla birlikte Limbo’ya hakim olan film efekti, çeşitli yerlerdeki kamera açıları gibi özellikler, Limbo’nun atmosferini görsel olarak birebir etkiliyor. Bütün bunlar Limbo’yu bir oyundan çok bir sanat eseri olarak görmenizi sağlıyor.
Limbo’nun herhangi bir rehber bölümü ya da hikaye anlatımı bulunmuyor. Karakterinizle ilerlerken karşınıza çıkan bulmacaları deneme-yanılma yöntemiyle çözüyorsunuz. Bununla birlikte herhangi bir konuşma ya da hikayeye katkısı olan bir durumla da karşılaşmıyorsunuz. Bu her ne kadar oyunun zayıf bir tarafı olarak görünüyorsa da, tam tersine belli bir hikaye olmaması, hikayeyi hayalgücünüzle istediğiniz gibi oluşturmanıza sebep oluyor. Zaten mekanlar ve olaylar da bunun için sizi cesaretlendirir nitelikte.