ArtılarHer ne kadar kötü seslendirilseler de esprili diyaloglar, senaryosu fena değil.
EksilerGrafikler baştan savma, animasyonlar berbat, gereksiz derecede kolay bir oyun, fazla sayıda bug, böylesi bir oyunun dolu dolu toplam 3 CD olması şaşılacak iş.
Bundan yaklaşık yedi ay önceydi. İnternet’te yayın yapan, sadece adventure
oyunlarına dair yazılar yayımlayan ve sadece adventure oyunlarına değer veren
bir dergi, önümüzdeki dönemlerde piyasaya çıkacak oyunlar için bir Top10 listesi
oluşturmuş, ve onlar hakkında kısaca bilgiler vererek kendilerince fikirlerini
ortaya koymuştu. Hoş da bir çalışmaydı ayrıca. Listede Lucas’tan ayrılan
yapımcıların kurduğu Autumn Moon Entertainment firmasının hala yapımda olan ilk
oyunu A Vampyre Story birinci sırada yer almış, Post Mortem’in devamı
niteliğindeki Still Life da hatırı sayılır bir noktada değerlendirilmişti. Gerçi
o zamanlar daha MYST 4 çıkmamış, MYST 5 ise duyurulmamıştı. Dördüncü MYST’in bu
listede yer almayışını yadırgamıştım; ama, listedeki oyunlar arasında Runaway
2’yi geride bırakmış olan Legacy:DS dikkatimi çekmişti. Hikayesi hakkında fazla
bilgi verilmemişti o tek sütunluk yazıda; ama, grafiklerin ve kamera açılarının
Syberia ve Longest Journey gibi olacağı beyan edilmişti. Nitekim oyunu alıp
oynadığımda bunda haklı olduklarını gördüm. Evet, grafik temaları ve kamera
açıları Syberia’daki gibiydi. Buna ve bütün önceki beklentilerime rağmen koskoca
bir hiç vardı ekranımda.
1942’den 2138’e...
Ben adventure oyunlarının farklı bir yapı ile incelenmeleri gerektiği
kanısındayım. Örneğin; bir FPS için grafik kalitesi, atmosfer gibi unsurlar
elbette ön planda olmalı. Benzer şekilde sınırsız taktiksel özgürlük unsurları
taşıması ve geniş bir birim yelpazesi bulundurması da bir strateji oyununu iyi
yapan özelliklerdendir. Bunları, oyunların hangi kıstaslara göre
değerlendirilmesi lazım geldiğini belirtmek için söylüyorum. Tıpkı bunlar gibi
adventure oyunlarının da kendine özgü, değerlendirme yapılırken ön planda
tutulması kaçınılmaz olan yegane bir özelliği vardır. Bu da oyunun hikayesidir.
Kötü grafikleri olan bir adventure, oynanışı etkilemediği sürece, senaryosunun
kalitesi sayesinde “iyi” olarak değerlendirilebilir. Bunun en basit örneği
olarak Monkey Island serisini ve Maniac Mansion’u örnek gösterebilirim; onlar
kadar iyi macera oyunları gerçekten de yok! Ama buna rağmen grafik kalitesi
Syberia ve MYST ile karşılaştırılamaz bile, değil mi? Buna rağmen son zamanlarda
iyi grafikli, güzel ses efektli ve üstüne üstlük hiç değilse vasatın üzerinde
kabul görebilecek kalitede hikayeye sahip macera oyunları ile sıklıkla
karşılaşır olduk. Bak, bu iyi işte. Legacy’de ise vasatın altında grafikleri
olan; ama, hikayesi yüzünden kıl payı eh işte diye kabul gören bir oyunun
profili gözlerimin önüne geldi. Dilerseniz madem hikayesini beğenmişim, yazıya
oradan bir giriş yapayım.
Oyun öncelikli olarak İkinci Dünya Savaşı’nda, Stalingrad cephesinde başlıyor.
İlk bölüm için Jack Black adındaki bir Rus askerini kontrolümüzün altına
alıyoruz. Bulunduğumuz yerdeki diğer askerle havadan sudan konuşurken yakınlarda
bir yerlere uçağa benzeyen bir cisim düşüyor ve oracıkta infilak ediyor.
Askerimiz enkaz bölgesini araştırdığında ahşap bir sandık buluyor ve ardından da
tarih birdenbire 2138’e sarılıyor. Bu kez de denetimimize Ren Silver diye bir
bayan geçiyor. Bu kişi, yıllık iznini alıp Mars’a tatile gelen bir bilim kadını.
Etrafta dolaşıp hatıra eşyalar alarak ve Mars gezisi düzenleyen bir tur
operatörü ile görüşerek tatilin ilk gününü harcadığımız esnada PDA’mıza (bu
kısaltmayı da ne çok kullanır oldular) gelen bilgi ile yakın arkadaşımız Ted’in,
Profesör Harper Lee ile birlikte kaçırıldığını öğreniyoruz. Bu haberi alır almaz
Dünya’ya dönerek gelişmelerin ardındaki sır perdesini aralamaya ve arkadaşımızı
bulmaya çalışıyoruz. Olay bundan ibaret diye düşünürseniz yanılırsınız, çünkü
gerçekten de Razbor’un kendilerine en çok güvendiği nokta olan senaryo
aşamasında Legacy: Dark Shadows, hatırı sayılır bir başarıya sahip. İlerledikçe
ve derin olayları anladıkça, zaten oyun rahatlıkla anlaşılabilir konuşmalar
içeriyor, geçmişin laneti ile karşılaşıyorsunuz ve oynadıkça oynayasınız
geliyor.