1/2

Legacy: Dark Shadows

Erdem Maşlak 3.06.2010 - 12:31
Kolay, gelişigüzel, vasat, demode, saçma; ama, sürükleyici (?) bir adventure
Platformlar PC
Legacy: Dark Shadows
Merlin Puanı 51
Artılar Her ne kadar kötü seslendirilseler de esprili diyaloglar, senaryosu fena değil.
Eksiler Grafikler baştan savma, animasyonlar berbat, gereksiz derecede kolay bir oyun, fazla sayıda bug, böylesi bir oyunun dolu dolu toplam 3 CD olması şaşılacak iş.
Bundan yaklaşık yedi ay önceydi. İnternet’te yayın yapan, sadece adventure oyunlarına dair yazılar yayımlayan ve sadece adventure oyunlarına değer veren bir dergi, önümüzdeki dönemlerde piyasaya çıkacak oyunlar için bir Top10 listesi oluşturmuş, ve onlar hakkında kısaca bilgiler vererek kendilerince fikirlerini ortaya koymuştu. Hoş da bir çalışmaydı ayrıca. Listede Lucas’tan ayrılan yapımcıların kurduğu Autumn Moon Entertainment firmasının hala yapımda olan ilk oyunu A Vampyre Story birinci sırada yer almış, Post Mortem’in devamı niteliğindeki Still Life da hatırı sayılır bir noktada değerlendirilmişti. Gerçi o zamanlar daha MYST 4 çıkmamış, MYST 5 ise duyurulmamıştı. Dördüncü MYST’in bu listede yer almayışını yadırgamıştım; ama, listedeki oyunlar arasında Runaway 2’yi geride bırakmış olan Legacy:DS dikkatimi çekmişti. Hikayesi hakkında fazla bilgi verilmemişti o tek sütunluk yazıda; ama, grafiklerin ve kamera açılarının Syberia ve Longest Journey gibi olacağı beyan edilmişti. Nitekim oyunu alıp oynadığımda bunda haklı olduklarını gördüm. Evet, grafik temaları ve kamera açıları Syberia’daki gibiydi. Buna ve bütün önceki beklentilerime rağmen koskoca bir hiç vardı ekranımda.

1942’den 2138’e...

Ben adventure oyunlarının farklı bir yapı ile incelenmeleri gerektiği kanısındayım. Örneğin; bir FPS için grafik kalitesi, atmosfer gibi unsurlar elbette ön planda olmalı. Benzer şekilde sınırsız taktiksel özgürlük unsurları taşıması ve geniş bir birim yelpazesi bulundurması da bir strateji oyununu iyi yapan özelliklerdendir. Bunları, oyunların hangi kıstaslara göre değerlendirilmesi lazım geldiğini belirtmek için söylüyorum. Tıpkı bunlar gibi adventure oyunlarının da kendine özgü, değerlendirme yapılırken ön planda tutulması kaçınılmaz olan yegane bir özelliği vardır. Bu da oyunun hikayesidir. Kötü grafikleri olan bir adventure, oynanışı etkilemediği sürece, senaryosunun kalitesi sayesinde “iyi” olarak değerlendirilebilir. Bunun en basit örneği olarak Monkey Island serisini ve Maniac Mansion’u örnek gösterebilirim; onlar kadar iyi macera oyunları gerçekten de yok! Ama buna rağmen grafik kalitesi Syberia ve MYST ile karşılaştırılamaz bile, değil mi? Buna rağmen son zamanlarda iyi grafikli, güzel ses efektli ve üstüne üstlük hiç değilse vasatın üzerinde kabul görebilecek kalitede hikayeye sahip macera oyunları ile sıklıkla karşılaşır olduk. Bak, bu iyi işte. Legacy’de ise vasatın altında grafikleri olan; ama, hikayesi yüzünden kıl payı eh işte diye kabul gören bir oyunun profili gözlerimin önüne geldi. Dilerseniz madem hikayesini beğenmişim, yazıya oradan bir giriş yapayım.

Oyun öncelikli olarak İkinci Dünya Savaşı’nda, Stalingrad cephesinde başlıyor. İlk bölüm için Jack Black adındaki bir Rus askerini kontrolümüzün altına alıyoruz. Bulunduğumuz yerdeki diğer askerle havadan sudan konuşurken yakınlarda bir yerlere uçağa benzeyen bir cisim düşüyor ve oracıkta infilak ediyor. Askerimiz enkaz bölgesini araştırdığında ahşap bir sandık buluyor ve ardından da tarih birdenbire 2138’e sarılıyor. Bu kez de denetimimize Ren Silver diye bir bayan geçiyor. Bu kişi, yıllık iznini alıp Mars’a tatile gelen bir bilim kadını. Etrafta dolaşıp hatıra eşyalar alarak ve Mars gezisi düzenleyen bir tur operatörü ile görüşerek tatilin ilk gününü harcadığımız esnada PDA’mıza (bu kısaltmayı da ne çok kullanır oldular) gelen bilgi ile yakın arkadaşımız Ted’in, Profesör Harper Lee ile birlikte kaçırıldığını öğreniyoruz. Bu haberi alır almaz Dünya’ya dönerek gelişmelerin ardındaki sır perdesini aralamaya ve arkadaşımızı bulmaya çalışıyoruz. Olay bundan ibaret diye düşünürseniz yanılırsınız, çünkü gerçekten de Razbor’un kendilerine en çok güvendiği nokta olan senaryo aşamasında Legacy: Dark Shadows, hatırı sayılır bir başarıya sahip. İlerledikçe ve derin olayları anladıkça, zaten oyun rahatlıkla anlaşılabilir konuşmalar içeriyor, geçmişin laneti ile karşılaşıyorsunuz ve oynadıkça oynayasınız geliyor.