1/2

Land of the Dead

Hasan Uğur Nayır 3.06.2010 - 12:31
Bir film oyunu daha...
Film oyunları genelde kötü olur. Bazı arada istisnalar çıkabilir, ama genel kaideyi yıkamazlar. Yaptığınız genelde aksiyon ile kapatılmak istenir, basit sıkıcı görevler yapılır. Pek özen gösterilen bir tür değildir, aman film çıktı arada oyunuda çıkartıp para kazanalım taktiği yapılır. Güzel bir oyun için senelerce uğraşılır, fakat bu film oyunları öyle uğraşılmadan kısa bir süre içinde yapılıp piyasaya sürülür. Mesela Spiderman’nin PC’ler için çıkan ikinci oyunu tam bir rezaletti. Hiç uğraşılmadan, üzerinde çalışılmadan tak diye piyasaya sürmüşlerdi. PS2 versiyonu için aynı şeyi söyleyemem. Tam anlamı ile harika bir oyundu (Bkz- yazı başında belirttiğim istisna durumu). Filmlerin kötü oyunlarına daha bir çok örnek verilebilir. Catwoman(Halle Berry’nin Kedi Kadın modellemesi mükemmeldi ayrı konu öhöm), Fantastic Four vb... yakın zamalarda çıkan aklıma gelen isimler. Şimdi de yeni bir film oyunu ile karşı karşıyayız. Land of the Dead: Road to Fiddler’s Green işte karşınızda.

Kafadan koparma

George Romero’nun Yaşayan Ölüler Gecesi ile başladığı kült seri bu sene çıkan Land of the Dead ile devam etti. Filmi beğenenler oldu beğenmeyenler oldu. Usta yönetmenin elinden çıkan yapımı izlemek için sinema salonlarına akın edenler oldu. Zombilerin gişede ne kadar başarılı olup olmadığı ayrı bir konu. Bizim şimdiki konumuz ise filmin iyice etini ve sütünü sağmak için yapılmakta olan oyunu.

Demo’yu yükledikten sonra maceraya dalıyoruz. Bizi tanıtım fragmanı karşıladıktan sonra ana menüye geçiyoruz. Single player, options, quit seçenekleri arasında Multiplayer gözüme çarpıyor. Ona tıklamak istesemde giremiyorum, demo versiyonu ya, seçenek ne yazık ki yok. Tam sürümünde bu özellik olacak bizde kapışabileceğiz. Single player’ı işaretleyip kısa bir yükleme ekranından sonra ölülerin arasına giriyoruz. Ufak bir sinematik bizleri karşılıyor. Sakin Amerikan kasabasından fırlamış, şapkalı ve yelekli bir vatandaşı canlandırıyoruz. Elinde pompalı ile “Ready” diyor ve bir sinema salonunda maceraya dalıyoruz. Grafikleri görür görmez ilk bozgunu yiyorum. İçimden “Bu ne böyle?” diye geçiriyorum. Ayarlara giriyorum detaylar tamamen açık, çözünürlük tavana vurmuş. Ters giden nedir diyorum kendime, halbuki oyun Unreal grafik motoru ile yapılmıştı. Eski versiyonu dahi olsa bu motor bir efsanedir. Bir çok oyunun grafiklerini yapmıştır. Unreal Engine 3 çıkmadan evel ki versiyonlar ile yapılanlara bir bakalım. Thief 3 nasıldı gölgelendirmeler, ışıklandırmalar, çevre dizaynı veya modellemeler harikaydı. Onu geçtim biraz eski diyorsunuz geçen sene çıkan Pariah nasıl bir FPS’idi grafik açısından. Unreal motorunu iyi kullanıyordu ve güzel grafiklere sahipti(Dipnot ikinci oyunu da yapılıyor aklıma gelmişken yazıyım dedim, umarım Aykut kızmaz). Grafik motorunun nimetlerini sonuna kadar kullanmadan en basit şekli ile yapımcılar oyuna optimize etmişler. Demo’muz “Final” adı ile geçiyor, yani son versiyon ile yapılmış. Bu ne demek oluyor? Tam sürümde de aynı grafikleri görebiliriz, büyük ihtimal de göreceğiz. Bölüme devam edelim...