Motorlar, isyan ve kayıp Amerika'nın hikayesi
Amerika. Fırsatların, pişmanlıkların, pişmanlıklardan doğan fırsatların ülkesi.
Teller ailesi de bu pişmanlıklarla birlikte kavrulmuş, bütün bunların sorumluluğunu, Amerikan kalplerinde taşıyan insanlara sahip. Sons of Anarchy ise bu insanların hikayesini anlatıyor.
Bir aile olmak, bir bütün olmak, tek bir gaye için, sevdiklerini koruyarak hareket etmek, işte FX’in yapımcılığını yaptığı son yılların en sert dizilerinden birisinin eksen aldığı temalar bunlar.
SoA, yani Sons of Anarchy genel yapısı itibariyle bir suç draması. Kurt Sutter’ın yarattığı bu yapım, California’nın kurgusal Charming kasabasında bir motor çetesinin başından geçenleri anlatıyor, tabii bütün iş bununla kalmıyor.
Jackson “Jax” Teller, babasının ölümünden sonra üvey babasının buyruğuna düşen “Sons of Anarchy” motor çetesinin başkan yardımcısıdır ve babasının bu dünyadan göçmesinden beri çetesini, hayatını ve içerisinde bulunduğu düzeni sorgulamaktadır, bu sorgulamalar sonucunda babasının zamanında bıraktığı mektupları keşfeder ve okumaya başlar, böylece Sons of Anarchy’nin üstüne kurulduğu kanlı bir komplo yavaş yavaş gözler önüne serilir.
Genel olarak hikayenin alt metni ve anlatmak istedikleri Jax’in babasının mektupları sayesinde aktarılıyor seyirciye. Sons of Anarchy’nin belki de en güzel taraflarından birisi bu. Karakterler öylesine gerçekçi yazılmış durumda ki, hepsinin zaafları, güçlü yanları ve yaptıkları fedakarlıklar hikayenin kendi bütünlüğüne büyük etkilerde bulunurken, alt metin görevi görmüyor, bu sebeple izleyicinin üzerinden hatrı sayılır bir yoğunluk alıyor.
Sons of Anarchy FX’in şimdiye kadar yapımcılığını yaptığı en yüksek reytinglere sahip seri. Bu serilerin arasında yine Kurt Sutter’ın oluşturduğu The Shield ve Nip/Tuck gibi efsaneler de var. Nip/Tuck’ı geçmiş olması bile sanırım SoA’nın başarısını daha kolay bir şekilde özetleyecektir.