HER ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ MİYDİ?
Evet göründüğü gibiydi; kurtulmuştu ve soğuk yatağımızın üstüne uzanmış yanımızdaki sıcak kahvenin kokusuyla hayallere dalıp bu lanet yerden çıktığımızda yaşayacağımız hayatı düşünürken bir asker odaya giriyor ve komutanın sizi yanına çağırdığnı söylüyor. Siz de içinizden; ”Nerden çıktı bu herif?” diyorsunuz ama emire karşı çıkamayacağınızı da biliyorsunuz. Fakat hayatınızın hatasını yapmış bulunmaktasınız. Orası meçhul çünkü o kesik gözlü adam size öyle bir emir veriyor ki adeta ölmenizi emrediyor ama siz orduya sadaketinizden mi yoksa saflığınızdan mı bilemiyorum emri kabul ediyor ve bu sayede başınızı büyük bir belaya sokuyorsunuz.
BELA İYİDİR SEVERİM
Evet artık yavaş yavaş oyunun havasına girmeye başladık artık savaşın içine girebiliriz her şey hazır ve yerli yerinde fakat yanınızdaki takım kısa sürede yok oluyor ve o an oyunun atmosferini gayet iyi hissetmeye başlıyorsunuz. Çünkü oyunda öyle bir yalnızlık hissi vermisler ki insan bir saat oynadığı zaman ciddi ciddi havaya giriyor. Grafikler ilk görünüşte gayet iyi gözüküyor fakat gölgelendirmede bazı sorunlar var, bu da oyunun atmosferine bazen kötü yönde etki yapabiliyor. Fakat bu grafiklerin kötü olduğu anlamına gelmez tam tersi grafikler yeterli iyi ama her şeyin bir kusuru olduğu gibi bunun da var. Bence oyunun en iyi tarafı çok iyi bir sisteme sahip olmasanız da gayet rahatça oynayabilmeniz. Unutmadan oyunun minimum da bile kursanız yaklaşık 1GB'lık yer kapladığını belirtmeliyim.
İyi grafikler şüphesiz ki aynı derecede güçlü oynanabilirlikle desteklenmiş. Çünkü gerek firstperson'u olsun gerekse 3rd action kamerası olsun gerçekten iyi. Yine de 3rd action'ın üstünde biraz daha uğraşsalar daha iyi olabilirdi. Bunca iyi yönünün yanında oyunda XP'lerde kontrol tuşlarını ayarlayamamanız ve bazen 98'lerde oyunun açılması gibi bir sorun var. Bu takılmaları da ekran kartınız için uygun detenatör'ü yükleyerek halledebilirsiniz.
Oyunun müzikleri bence gayet iyi seçilmiş çünkü zor bir yere gelirken müzikler bir anda şiddetleniyor bu da oyunun atmosferine ayrı bir hava katıyor fakat oyun içi konuşmalar o kadar başarılı degil çünkü telsizle yapılan konuşmalar sanki telsizle değil de yüzyüze yapılıyormuş gibi geçiyor; hiç bir çızırtı veya ona benzer birşey yok. Efektler creative'nin yeni sistemi olan EAX2'yi destekliyor ve bu da oyuna artı bir puan daha katıyor.
Oyunun multiplayer kısmı gayet doyurucu ve her ne kadar counterdan sıkılanlar için yeni silahlar ve haritalar içerse de bu sayı bana biraz az geldi. Oyunun büyük bir bölümünde de yaptığnız sniper'lık oyunun bu bölümünde de çok büyük önem taşıyor. IronStorm multiplayer bölümünde farklı şekillerde oynayabileceğiniz farklı 5 mod içeriyor.
Sonuç olarak ortaya ilk yamayla düzeltilebilecek ama oyunu mükemmel olmaktan uzaklaştıran bir yapım çıkıyor. Genel olarak bunca oyunun çıktığı donemde türe birşey katmayan bu oyunu seçmeniz pek de akıl karı gibi gelmedi bana. Ancak Iron Storm’un yerini tutacak başka oyunlar olsa da alınıp belirli bi süre oynamak için ideal.
