Hayatta kalmanın dört şartı
Bitmek bilmeyen zombiler tekrardan karşımıza çıkıyorlar. Bu kez How to Survive onları konuk ediyor. RPG elementleri üstün bir şekilde içinde barındırarak, üretimi de oyuna uygulamış durumda bu oyun. Peki konsept neden zombiler üzerine kurulu? Hep zombi görmek mi zorundayız? Neyse konumuza geri dönelim. Evet, bugün sizlerle How to Survive’ı inceleyeceğiz. Oyunun kendine has özelliklerine değineceğiz.
RPG oyun türünü bilirsiniz. Günümüzün en son örneği olan Path of Exile’dan girelim. İşte bu oyunun zombili konseptini düşünün. Öyle düşündüğünüz zaman How to Survive’ın nasıl bir şey olduğunu anlayabilirsiniz. İçerisinde böcek ve çeşitli değişik yaratıklar yerine zombiler barındırıyor How to Survive. Fakat diğer RPG oyunlarından farklı yanları da bulunuyor. Özellikle Üretim kısmı oldukça güzel.
Peki hikayesi nasıl?Öyle can alıcı bir hikayesi bulunmuyor maalesef. Geminiz bir kaza sonucu batıyor ve kendinizi bir adada buluyorsunuz. Bu adada bir hayatta kalma mücadelesi vermek zorundasınız yoksa en fazla iki gün yaşarsınız. İşte tam burada oyun başlıyor ve bizler de hayat mücadelesi vermeye başlıyoruz. İlk olarak elimize bir “çıbık” geçiyor ve bununla zombilerden kendimizi korumaya çalışıyoruz. Adanın etrafında biraz gezindikten sonra yavaş yavaş alışmaya başlıyorsunuz.
Görevleri genel olarak adada bulduğumuz insanlardan alıyoruz. Onlar hem bizlere adayı öğretirken hem de tecrübe puanı kazandırıyorlar. Hikaye modu bu şekilde ilerliyor. Görevler ilerledikçe yapabildiğimiz şeyleri de daha çok öğreniyoruz. Görevler bir yana, oyunun en önemli karakterlerinden biri olan Kovac ile ileride tanışıyoruz. Bu karakter bize silah yapmayı falan öğretiyor ayrıca çeşitli ekipman sağlıyor.
Kovac'ın rehberlerini takip edinÖnemli bir karakter olmasının bir diğer sebebi de adanın etrafına yerleştirmiş olduğu rehber kitapları. Bu kitapları görevler yaparken adanın çeşitli yerlerinde keşfediyoruz ve bize oyunun ana hatlarını gösteriyor. Ufak videolar şeklinde hazırlanmış. Hem eğlenceli hem öğretici olmuşlar. Bana biraz Bioshock’u hatırlattı diyebilirim.
Yukarıda oyunun ana hatlarından bahsetmiştim. Sonuçta oyun içerisinde de olsa normal bir insanız. Belirli ihtiyaçlarımız bulunuyor: Acıkmak, susamak gibi. İşte bu ihtiyaçlarımızı da etraftan gideriyoruz. Tam olarak dört ihtiyacımız var.
Sağlık: Zombilerden hasar aldığımız zaman azalıyor. Çeşitli bitkiler ve üretilen sağlık eşyaları ile çoğaltılabiliniyor.
Açlık: Etrafta bulduğunuz yiyecekler ile gideriyorsunuz. Bazen avcılık yapmanız da gerekebiliyor.
Susuzluk: Çoğu yerde kuyular bulunuyor, oralardan rahatça ihtiyacınızı giderebilirsiniz.
Uyku: Uyku biraz daha farklı. Kovac’ın inşa etmiş olduğu çeşitli barınaklar bulunuyor. Bu barınaklarda ilk önce alarm veriyorsunuz. Daha sonra gelen zombileri öldürüyorsunuz. Etraftaki zombileri bölgeden arındırdıktan sonra barınakta bulunan yatakta rahatça uyuyabilirsiniz. Kovac’ın inşa ettiği bu barınaklar oldukça sağlam.