Amerikalıları Avrupalılardan ayıran yegane iki spor dalı vardır. Beysbol ve Amerikan futbolu. Bunlardan ikincisi her sene geliyor zaten çeşitli firmalardan –ki en ünlüsü Electronic Arts tabi- ama ilkini pek bir süredir göremiyorduk.
Sanırsam ki en son 2001 senesinde Triple Play ile bilgisayarlarımıza konuk olmuş, son iki sezondur da pas geçilmişti beysbol. Amma ve lakin eğlenceli oyundur. Özellikle bilgisayar ortamında zaman geçirmek için iyi seçenektir. Birkaç topa vur, birkaç atış yap. Zaten kalanını oyun otomatikman hallediyor.
Önce oyun mu, kurallar mı?
Ufak bir parça beysbol kurallarını hatırlatayım dedim önce ki bilmeyenlerimizin bir fikri olur, bilenlerimiz de yanlışımızı düzeltsinler.
Oyunumuz iki takımın karşılaşması şeklinde oynanır. Genel kural atıcının (oyun için kullanılan topu, kaleye –tutucuya- fırlatan kişi) vurucuyu (atılan topa kaleciden –tutucudan- önce elindeki sopa yardımı ile vuran kişi) ekarte ederek (atışlarına vuramamasını sağlayarak) puan almasını engellemesi ve tam tersi olarakta vurucunun topa vurduktan sonra saha etrafında tam bir tur atarak puan alması şeklindedir. Her vurucunun atışı karşılamak için üç hakkı vardır. Atışı karşıladıktan sonra koşmaya başlayan vurucu, toplamda dört köşeye uğramak zorundadır. İstediği herhangi bir köşede durup diğer vurucunun ya da vurucuların seriyi tamamlamasını bekleyebilir. Böylece tam bir tura gidebilirlerse tam puan alınabilir. Becerikli oyuncular ise topa çok iyi vurup oyun sahasının dışına atarak “Home Run” yapabilir. Bunun anlamı atıcının takımının topu tutamayacağı ve vurucunun engelleme olmadan sahayı dolaşabileceğidir. Engelleme de şöyledir; atıcı takım vurulan topu yere değmeden yakalarsa vurucu dışarı çıkar. Yere değdikten sonra yakalar ama vurucu bir köşeye gelmeden o köşenin oyuncusu topa sahip olursa gene dışarı çıkar.
Bu ana kuralların dışında bir de taktikler vardır. Örneğin topa yavaşça dokunmanız biri topu alana kadar birkaç saniye kazandırır. Topu tüm tutucuları ortasına atmanız biri koşmayı akıl edene kadar gene birkaç saniye kazandırır. Ya da topu direk atıcının üzerine nişanlayabilirseniz –ki bu en zor hareketlerden biri- muhtemelen ikinci köşeye kadar sorunsuz koşacak vaktiniz olur. İşte bilmemiz gerekenler bunlar. Yani bu kadarı oyunu anlamlıca oynayabilmek için yeterli. Şimdi oyunumuza dönelim.
Dediğim gibi ben en son Triple Play 2001 oynamıştım ki o da 2000 senesinde gelmişti. Yani yaklaşık üç senedir beysbol oynamıyordum. O açıdan biraz parmaklarımı açmak gerekir diye düşünüp hemen tek maçlık kısma girdim.
2001’den beri inanılmaz atılımlar olmamış açıkçası. Ama yeterli ilerlemeler kaydedilmiş. Örneğin eskiden üç boyutlu dediğimiz grafikler, artık daha gerçekçi, canlı, sanki daha bir sinematik hale gelmiş. Karakter hareketleri bilgisayar animasyonlarından daha doğal, daha gerçekçi olmuş. Karakterler uzaktan biraz robotmuş hissi veriyor ama oyun içi ekrana dönünce ve karakterler büyük görüntülerine kavuşunca yaptıkları, perspektifin düzgünlüğü gerçek bir spor karşılaşmasını kaleci gözünden izliyor edası yaratıyor. Karakterlerde tek göze batan konu, hala çözüm bulunamayan ve bütün üç boyutlu oyunlarda da olan giysi sorunu. Mesela oyuncunuzun kolunu görüyorsunuz, kolundan büyük bir tişört giydiğini de görüyorsunuz ama bir türlü o kolun bol kısmının kıvrıldığını görmüyorsunuz. Tabi ki buna yüz bulup astar istemek derler ama ben oyuncuyum, işim bu. Her zaman bir bahane yaratır, çok daha iyisinin olabileceğini söylerim. Haklıyımdır da. Baksanıza on senede grafikler nereden nereye geldi?
Karakterleri geçelim, sahaya gelelim. Tüm stadyumlar gerçeğine sadık kalınarak oyuna aktarılmış. Ayriyeten sahayı tam olarak gördüğünüz atış sonrası ekranı dışında, genel olarak NBL (Ulusal Beysbol Ligi) kanalının yayınını izler gibi yer alıyorsunuz. Yani vuruşu tamamlayabilirseniz kamera stat tepesinden çekime geçiyor ve kontrol (atıcı iseniz) size geçiyor. Ama eğer vuruş tamamlanmazsa, oyun bilgilerinin ve oyuncu istatistiklerinin menü halinde ekranda yer aldığı görüntü üzerinde oynuyorsunuz. Gerçekten çok başarılı, bu görüntüde de sahanın yansıtılışı harika. Bir iki ufak hata var ki onlarda sanırsam göz ardı edilebilir ama puan kırdırır haliyle.