HAWKED Erken Erişim / Ön İnceleme

Geçen hafta çok eğlenceli bir etkinliğe katıldım. Normalde aklımda oyun hakkında çok fazla bir şey yokken, etkinlikte test ettikten sonra mutlaka şans verilmesi gerektiğine inandım. HAWKED oyunundan bahsediyorum. Detaylara birazdan gireceğim, ancak basitçe ifade etmek gerekirse, tam olarak ifade etmese de bir nevi League of Legends'ın TPS versiyonu gibi diyebilirim. HAWKED'de erken erişim sürecinde elde ettiğim deneyimleri aşağıda okuyabilirsiniz.

HAWKED Erken Erişim incelemesi

Hayal edin. Indiana Jones olmuşsunuz ve bir adadaki hazineleri yağmalamak istiyorsunuz. Ama dikkat! Bunu tek isteyen siz değilsiniz. Başka haydutlar da aynı hedefe sahip ve adaya sizinle aynı zamanda geliyorlar. Elbette, onlardan önce hazineye ulaşmalısınız, ancak tek sıkıntınız rakipleriniz değil. Adanın yerlileri de hazinelerini korumak için bekliyorlar. Ama hiçbiri Pokémon'daki Charmander gibi tatlı yaratıklar değil. Hepsi kana susamış, silahlı yaratıklar.

Bu arada, dipnot olarak belirteyim, HAWKED, daha önce Warface ve Conqueror's Blade gibi oyunlardan tanıdığımız My.Games tarafından yayınlanan bir oyun. 30 Kasım'da Steam üzerinden herkese açık ve ücretsiz olarak erken erişime açılacak oyunu istek listenize buradan ekleyebilirsiniz.

Birçok yapımda olduğu gibi, HAWKED'da da önce karakterimizi seçerek başlıyoruz. Birbirinden farklı birçok karakter olsa da temelde bunlar sadece kozmetik farklılıklar ve birbirlerinden bir farkları yok. Yine de, oyuncular isterlerse saç tarzı, rengi ya da kıyafet gibi birçok özelleştirmeler de yapabiliyor. Oyuna etkisi olmasa da, oynama hevesinize olabilir.

Karakterimizi seçtikten sonra hikayemizin geçeceği Sürgünada'ya gitmemiz gerekiyor, ancak öncesinde bir adım daha var: Fevriâlem. Sürgünada'dan önce burada oyuna dahil oluyoruz. Aslında daha çok maça girmeden önceki bir bekleme alanı gibi. Burada isterseniz alışveriş yapabiliyor, ekibinizi kurabiliyorsunuz. Hemen belirtmem lazım ki, maçlara ekip olarak girebilmek için Steam'de arkadaş olmanız gerekiyor. Fevriâlem'de başlama komutu verdikten sonra kısa bir beklemenin ardından maça başlıyoruz.

Dedik ya, "yağmacıyız", "haydutuz" diye, işte bunun özüne sadık kalmamız da şart. Önümüze geleni indirip, elindekileri almamız lazım. Adaya vardığımızda elimizde bir adet sapan ve kılıç bulunuyor. Diğer yağmacılara doğru koşerken karşımıza çıkan bu kertenkeleler (Arakçılar olarak adlandırılmış) ve onların koruduğu sandıklardan elde ettiğimiz silahlar ve güçlendirmeler ile kendimizi geliştiriyoruz. Bu sayede rakiplerimiz ile karşılaştığımızda daha hazırlıklı olacağız.

Rakiplerimizin hakkından gelebilmek için tek silahımız elimizdeki tabanca ya da tüfeğimiz değil. Aynı zamanda etrafınızda bulunan tuzaklardan da faydalanabilirsiniz. Örneğin, bıçaklı dönen variller var. Bunun üstündeki kırmızı noktaya ateş ederseniz, hızlı bir şekilde dönüp, çevresindekilere zarar vermeye başlıyor. Oyunun başında onu bulmaca zannedip, ateş etmişliğim ve ardından büyükçe bir yara alarak kısa sürede ölmüşlüğüm de var. Bunun gibi detaylar sinirinizi bozuyor olsa da aslında eğlenceli. Hele ki bir de rakiplerinize karşı kullanmaya başlayın.

Adada topladığımız, kayıp bir medeniyetten kalma eserleri aynı zamanda kullanabiliyorsunuz. Bu eserler, eğildiğinizde çalılığa dönüşme yeteneği ya da yakındaki düşmanlara karşı altıncı his kazanma gibi pasif bonuslar veriyor. Oyunda şu an 18 tür eser bulunmakta. Tek seferde üç eseri birleştirebilirsiniz. Ve işin daha ilginç olanı ise, tüm eserlerin çeşitli nadirlik seviyelerinde ya da bu seviyelere yükseltilebilir olması. Bu eserleri bumerang, açılabilir siper, gözcü şahin gibi 16 tür teçhizatla birlikte kullanarak karakterinizi istediğiniz gibi özelleştirebiliyorsunuz. Hatta beğenmediğiniz ya da kullanmayı planlamadığınız teçhizat ve eserleri, oyunun sosyal alanı Fevriâlem'de satıp ya da parçalayabilirsiniz. Bu da karakterinizi geliştirmeniz için değerli kaynaklarla ulaşmanızı sağlıyor.

Kimi sandıklardan tabanca çıkarken kimilerinden de tüfek gibi daha güçlü silahlar da çıkıyor. Oyunu üç kişi grup halinde oynadığımız için, bazen sandık açan arkadaşlarımdan "Allah kahretsin, bundan da tabanca çıktı" diye sızlanışları bolca duydum. Ancak çevrede bolca sandık olduğundan bu sefer bir başkasına gidip şansımızı yeniden denedik. Eninde sonunda daha güçlü silaha kavuşuyorsunuz. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus var ki o da zamana karşı yarıştığımız gerçeği. Zira rakip takım siz silah ararken boş durmuyor. Biraz da şanslılarsa hazinelere sizden önce varabilirler. O yüzden, bir süre sonra çok da silah diye kasmadan ilk bulduğumuzu alıp, yola devam ederek yolda karşımıza çıkacak sandıklarda şansımızı denemek en mantıklısı olarak geldi.

Bu arada, hikayenin geçtiği Sürgünada her girişinizde farklılaşıyor. Kimi zaman hazineler yakınınızda olabileceği gibi kimi zaman da uzaktasınız. Bu sebeple, her maçta adanın farklı bölümlerinde karşılaşmanız gerekiyor. Benim en sevdiğim bölümler nehirleri bol olanlardı. Zira suyun üzerinde hızla giden sörfümüze binip, rakip bölgeye daha hızlı ulaşabiliyor, sıkıştığımız durumda da tahtamıza atlayıp, hızlıca bölgeden uzaklaşabiliyorduk. Bunun gibi bileşenler, oyuna keyif katıyor.

HAWKED'ın genel mekaniklerine yeterince baktık sanırım. Biraz da dinamiklerinden bahsetmek lazım. Maçlar yaklaşık 15 dakika kadar sürüyor. Bu, sizin ve ekibinizin kabiliyeti ya da kabiliyetsizliğine bağlı olarak biraz daha kısa sürebilir. Maçta ölünce bir ekip arkadaşınız sizi yeniden diriltebiliyor. Ancak testin başlarında bunu çözemediğimiz için oldukça kısa süren maçlarımız da oldu. Yalan söylemeyeceğim, genç oyuncular, bu tür oyunlarda hem refleksleri hem de kontrollere yakınlıkları sebebiyle daha çevik işler çıkarıyorlar. İlk 1-2 oyunda, takım arkadaşlarım beni oyundan atacak diye korkmadım değil.

HAWKED için yazılacak birçok detay var. Hatta bir tanesini yazmayı unutmuşum. Kısaca ondan da bahsedeyim. İlerlemeniz sırasında karşınıza bulmacalar da çıkıyor. Örneğin, bir ağacın meyvelerini vurup, sakladığı hazineyi bulmanız gerekiyor. Bunlar mutlaka çözülmesi gereken bulmacalar değil. Ancak bize tarihi eser verebildiği için kaçırmamak lazım. Zaten çok da zorlu değiller.

Grafiksel olarak renkli bir ortamda geçen karşılaşmalar, bizi bir dereceye kadar Marvel'in Thor dünyasına sokuyor gibi hissettirdi. Parlak patlamalar, renkli mermi izleri, parlak renkleri tercih edenler için görsel bir şov sunuyor. Elde ettiğimiz teçhizata göre daha farklı deneyimler de elde edebiliyorsunuz. Sürgünada'nın yeşil ovaları, rengarenk çiçekleri, kadim kalıntılarıyla dolu ortamı, bunca detaya rağmen teknik olarak (henüz erken erişim aşamasına bile geçmemiş bir oyun için bile) hiçbir aksaklık yaşatmadı.

My.Games tarafından geliştirilen HAWKED, The 4 Winds Entertainment tarafından yerelleştirildi. Ayrıca aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülke için bölgesel fiyatlandırma politikası uygulanacak. Türkçeleştirilen oyun içi altyazılar ve menülerle her bölgeden erişim sağlanarak erişilebilirlik, bölgesel sınırların ötesine taşınacak ve dünyanın farklı köşelerinden oynayan oyunculara anadillerinde içerik sunuluyor. Bu sayede bu oyunu da Türkçe oynayabilme şansına sahip olduk.

2024 yılında tam sürüme geçmesi planlanan HAWKED, ücretsiz olarak PS4, PS5, Xbox One ve Xbox Series X/S ve PC için piyasaya sürülecek. Ama en önemlisi de tüm bu platformlardaki oyuncular bir arada oynayabilecek. Yukarıda da yazdığımız üzere 30 Kasım'da Steam üzerinden herkese açık ve ücretsiz olarak erken erişime açılacak oyunu istek listenize buradan ekleyebilirsiniz.