NASA tarafından 1977 yılında dış gezegenlere epik bir tur için fırlatılan Voyager ikiz uzay araçları, Güneş'in uzaydaki etkisinin baloncuğundan kaçmayı başaran, çalışan enstrümanlara sahip tek araçlar oldu. Yıllardır Güneş sisteminin dışına doğru yol alan uzay araçları, yaşlanan teknoloji ve azalan güç kaynaklarına rağmen gözlemlerine devam etti.
Voyager 1, Ağustos 2012'de heliopoz'u geçerek yıldızlararası uzaya ulaştı. Farklı bir yönde ilerleyen Voyager 2 ise Kasım 2018'de heliopoz'un başka bir bölümünü geçti. Heliopoz, Güneş rüzgarlarının dışa doğru basıncının, yıldızlararası ortamın içe doğru basıncına eşit olduğu noktadır. Voyager'lar heliopoz'u geçerek, Güneş'in etkisinin ötesindeki farklı bir ortama, yıldızlararası uzaya girmiş oldu.
Bilim insanları heliosferin, yani Güneş'in etkisindeki baloncuğun şeklinin ne olduğunu henüz bilmiyor. Heliosferin şekli bir kuyrukluyıldıza benzeyebilir veya Güneş'in manyetik alanı ile yıldızlararası ortam arasındaki etkileşim, baloncuğu iki lob ile bir croissant şekline sokabilir. Dünya'daki sınırlı görüşümüzden kesinlik zordur. Voyager sondaları bu zorluğun istisnalarıdır, ancak onların uzak gözlemleri de yanıtlardan çok soru üreten ipuçlarıdır.
Bilim insanları, Voyager'ların görevleri ne zaman sona ererse ersin, yıldızlararası uzaydan daha fazla veriye ihtiyaç duyacak. Güneş Sistemimizin dışındaki gizemleri anlamak için Voyager'ların mümkün olduğunca uzatılması çok değerli, ancak tam resmi almadan enstrümanlar kapatılacak. Yeni görevlerle yıldızlararası ortamı daha iyi anlamak için çaba sarf ediliyor.