Spartalı olduğunu sakın unutma!
Bir gün yolunuz Atina’ya düşerse, o zaman God of War’un ne anlatmak istediğini çok daha iyi anlayabilirsiniz. Mitolojinin en ücra köşelerini, ekranlarımıza muhteşem görsel efektlerle yansıtan God of War hikâyesini bir de yerinde görmek var. Özellikle fi tarihinden kalma şehir Akropolis’i gördüğünüzde, oyunu da oynamışsanız bütün kareler bir bir gözünüzün önünden geçmeye başlayacak. Kratos’un, Akropolis merdivenlerinden çıktığını; Zeus’a, Hermes’e kafa tuttuğunu, denizden Poseidon’un öfkeyle beklediğini, tüm tanrıların toplanmış, Kratos’a karşı direnmeye çalıştıklarını hayal edin. Ares’in çıkagelmesini, o geniş alanlarda ölüm kusmaya yeminli Titanlar’ı düşünün. Akropolis’e çıktığınızda, bu sahnelerin hepsini zihninizde canlandırabilirsiniz. İşte God of War, mitolojiye bizi bu kadar yaklaştırabildiği, tanrıları muhteşem bir şekilde işleyebildiği için bu kadar sevildi. Hele yürekli ve nefret dolu bir karakter olan Kratos, zaten tanrı olmayı hak etmişti.
Gücü hissedinMuhteşem seride en son noktaya, PS3’teki God of War 3 ile ulaşmıştık. Saatlerce başından kalkamayıp, bir günde bitirdiğimiz bir yapımdı. Kurgulamadan tutun da oynanışa, dövüş sisteminden karakterlere ve görselliğe kadar her şeyin hakkını sonuna kadar veriyordu. God of War 3’ten sonra, PSP’ler için özel bir GoW’un hazırlanacağı belirtilmişti, bu da Ghost of Sparta olacaktı. Ghost of Sparta, PSP’ler için 2. GoW oyunu. Daha önce piyasalara sürülen Chains of Olympus, PlayStation 2’dekileri aratmayacak derecede sevilmişti. O el konsoluna bu kadar güzel grafiklerin hazırlanması, biz oyuncuların da ağızlarını açık bırakmıştı.
Ghost of Sparta’yı oynamaya başlamamla birlikte, saatlerce başından ayrılmakta zorluk çektim. Atmosfer diğer GoW’lardaki gibi sizi sarıyor ve bir daha bırakmıyordu. Grafikler ise, hem oyunun kendisini, hem de konsolu bizlere takdir ettiriyordu. Nitekim, o ufacık ekranda bizlere sunulan görsel şölen için hem yapıma, hem de alete teşekkür etmekten kendimizi alamadık.
God of War: Ghost of Sparta, PS2 için piyasalara sürülmüş olan GoW ve GoW 2’nin arasındaki zaman diliminde geçiyor. Dolayısıyla, bazı tanrısal güçlerimiz kullanılabilir duruma geliyor. Poseidon’un bizlere bahsetmiş olduğu Atlantis’i keşfetmeye çalışıyor, bir yandan da kardeşimiz olduğunu öğrendiğimiz Deimos’un peşine düşüyoruz. Bunu yaparken, yine birbirinden ölümcül yaratıklar ve sağlam boss’larla kapışacağız. Oyunun geçtiği yerler arasında, isminden de ipucu alabileceğiniz gibi Sparta da var. Bir kısmında memleketimize geri dönecek ve buradaki zindanlara inerek kapışmaya devam edeceğiz. Tabii Sparta’ya geldiğimizde, çevredeki insanların bizlere gösterdiği hürmeti de görünce, Kratos’un saygınlığı daha da ortaya çıkacak.