Kaos bıçakları, bileklerinle buluştuğunda duyduğun hissiyat, aslında acı
değildi.
Ne olmasını bekliyordun, bu aslında bir mükâfat. Evet, henüz bilmediğin intikam
maceran için bir başlangıç. Sen daha gerçek acıyı görmedin bile.
Acımasız birisisin Kratos. Merhamet duygun yok ve bu duyguya sahip olmayan bir
insanın, bir Tanrı’dan aman dilemesi ne kadar gerçekçi sence. Hem de bu, Savaş
Tanrısı Ares ise…
Unutma, acıma duygusu savaş topraklarında geçerli olsaydı, sen ve adamların
Barbarlar’ın önünde ölümle karşı karşıya kalmazdın.
Bir savaştasın ve Savaş Tanrısı’ndan yardım istedin. Peki, acaba o sana yardım
mı etti?
Ares, seni kullandı Kratos. Sen ona hayatını sundun, ama o daha fazlasını aldı
senden. Artık ayağa kalk ve gözlerini aç.
Uyan Kratos... Uyan ve savaş!
Sayıca oldukça üstün Barbar ordusuna karşılık bir grup cesaretli adam, her ne
olursa olsun Sparta için kılıçlarını kuşandı, miğferlerini giydi ve savaş
alanına adımlarını attı. İçlerinden bir tanesinin cesareti ve hırsı, diğerlerine
oranla çok yüksekti ve adamlarını savaş için, zafer için kenetledi. Kahverengi
toprakların üzerini kara bulutların kapladığı ve geceyi ateşin aydınlattığı
sırada, ilk kılıç sesi duyuldu ve ardından çığlıklar… Deyim yerindeyse Barbar
ordusu, Sparta askerleri yok etmeye başladı. Hezimet yaklaşıyordu ve o
kahverengi topraklar, çoktan kızıla bürünmüş, kara bulutlar, kan yağdıran yağmur
bulutlarına dönüşmüştü. En uç noktada Kratos göründü. Yerdeydi ve silahsızdı.
Hemen yanında da Barbar ordusunu komutanı ve elinde de büyük balyozuyla
birlikte. Sparta kaybetmişti artık. Gidişat bunu gösterirken, buna ihtimal
vermeyen tek kişi Kratos’tu ve bağırışları, düşman balyozundan önce davrandı.
"Kratos, eskisine göre çok daha öfkeli ve acımasız. Son oyunla birlikte herşey açığa çıkacak."
“Ares… Tüm düşmanlarımı yok et ve tüm hayatım, senin olsun.”
Gökyüzünün rengi değişti ve Ares göründü. Büyük balyozu tutan ellerin üzerinde
artık bir kafa yoktu ve zafer Kratos’un oldu. Belki de o öyle sandı. Bu andan
itibaren Ares’in emrine giren Kratos, Ares tarafından Blades of Chaos ile
mühürlendi. Gittiği her yere ölüm götürdü, zaferler kazandı ve olduğundan da
acımasız bir hal aldı. Fakat Ares, gözünü Atina’ya dikti. Ordularını buraya
sürdü ve yeni bir kaos başlattı. Artık durdurulmalıydı. Başta Athena olmak üzere
Olympos Tanrıları, Kratos’un yanında yer aldı. Kratos’un Ares’i yok etmesi
isteniyordu. Bu tek şekilde mümkün olabilecekti. Kratos, Pandora’nın Kutusu’nu
bulmalıydı. Ancak bu şekilde Ares’i yenebilir ve yeni Savaş Tanrı’sı olabilirdi.
Kutuyu ele geçirdikten sonra Ares’i yenen Kratos, bir ölümlü olarak yeni Savaş
Tanrısı oldu. Fakat bu onun daha da acımasız olmasına yol açtı. Gözüne
kestirdiği her yeri işgal etti, herkesi kılıçtan geçirdi ve çok ileri gittiği
konusunda Athena tarafından uyarıldı, ama uyarılara aldırmayınca yine Athena
tarafından gönderilen kuş, onu tekrar insan boyutlarına getirecek kadar
küçülttü. Kendini aldatılmış hisseden Spartanın Hayaleti’ne bu kez Zeus seslendi
ve kılıcını sundu. Ancak tüm güçlerinin Zeus tarafından ele geçirilmek
istendiğini bilmiyordu ve bunu öğrendiğinde hiç olmadığı kadar öfkeli olacaktı…