Ghostruner geçtiğimiz yıl Ekim ayında çıkmış, hızlı aksiyonu, zorlayıcı bölümleri ve cyberpunk temelli dünyası ile ilgileri üzerine çekip, iyi yorumlar almayı başarmıştı. Geliştirici One More Level oyunun yeni nesil konsollar için güncellemesini yayınladı. Ghostrunner’ın Playstation 5 sürümüne neler eklenmiş, ne tür geliştirmeler var gibi soruları birlikte cevaplayalım.
Ghostrunner gayet hızlı bir şekilde açılıyor. Hızlı ve temiz bir biçimde rakiplerini temizleyen ana karakterimizin, kötü adamların liderine ulaşma çalışmasını izliyoruz. Örümcek Adam’ın rakibi Doktor Ahtapot’u andıran patron ile karşılaşan ana karakterimiz, karşısındaki rakibin kendisini biraz aştığını, acı bir biçimde fark ediyor.
Hikaye Ghostrunner adıyla tanınan Jack isimli ana karakterimizin tekrar uyanması ile bizim kontrolümüze geçiyor. Kopan kolunun yerine sibernetik kol takılan Jack, kafasının içindeki gizemli sesin yönlendirmeleri ile harekete geçiyor. Hikaye gayet ilginç, Kafamızın içindeki The Architect rehberliğinde atıldığımız macera boyunca hem kendi geçmişimiz hem de çevremizdeki dünya ile ilgili şeyler öğreniyoruz. Kendi içinde güzel sürprizler de barındıran hikaye hakkında daha fazla ayrıntı vermeyeceğim ki keyfi kaçmasın.
Ghostrunner distopik cyberpunk evrende geçen, aşırı hızlı bir aksiyon oyunu. Elimizdeki kılıcımız ve sibernetik geliştirmeler ile keskinleştirilmiş hareketlerimiz ve kafamızın içinde yol gösteren sesten başka dostumuz yok. Zorlu parkurları tamamlayıp rakiplerimizi keserek Dharma Kulesi’nin en üst katına ulaşmaya ve intikamımızı almaya çalışıyoruz. Birinci kişi görüş açısından oynadığımız Ghostrunner’da rakiplerimizi tek bir kılıç darbesi ile indirmek mümkün. Hem de saldırı yaptığımız açıya göre farklı kesikler atıp kanlı bir şekilde ölmelerini izleyebiliyoruz. Ama bu durum sadece düşmanlar için değil, bizim için de geçerli. Alacağımız tek bir darbe bizi son kayıt noktasına döndürmeye yetiyor.
Oyun boyunca defalarca kez ölüyoruz. İlk ölümler bölgeyi tanıma, hangi duvarların koşmaya uygun olup olmadığını anlama ve düşmanın yerini tespit etme gibi sebeplerden normal karşılanıyor. Genellikle bir zaman ya da ölüm sayısı sınırı olmadığından kendi tempomuzda hareket edip bölümü tanımaya yarıyor bu ölümler. Daha sonraki ölümler ise düşmanları hangi sırayla öldüreceğimizi, hangi mermiden nasıl kaçıp, düşmanı kestikten sonra hangi yöne hareket edeceğimizi belirlemek için gerçekleşiyor. Planlar tamamen hazır olduğunda ise aksiyona dalıyoruz. Ben en çok son kısımda öldüm.
Ghostrunner hızlı bir oyun. Duvarlardan koşup çeşitli ekipmanları kullanarak mesafeleri aşıyor, düşmanın üzerine atlarken gelen mermiden kaçmak için havada yön değiştiriyor ve tek darbede işini bitirmeye çalışıyoruz. Bunları bir kuleye tırmanırken yaptığımız için, aşağı düşmenin bedeli de ölüm oluyor. Düşmanların arasına bam güm dalıp bir şekilde hepsini öldürdüm diye sevinirken kendimizi aşağıda bulmamız sıkça başıma gelen bir durum. Bunun en büyük sebebi ise gamepad ile oyunu oynamak oldu. Daha önce oyunu PC üzerinden oynadığım için, klavye mouse ikilisinin hassas kontrollerine sahip olmamak oyunu daha zor bir hale getirdi.
Rakipler oyuna basit silahlar ile başlıyor ve normal şartlarda ilk bölümler gayet hızlı bir şekilde bitirilebiliyor. Buna rağmen oyunu açtığımda ilk bölümü geçmek için 88 kere öldüm. Bunların çoğu duvardan rakibin üzerine atlayacağım diye aşağı düşmem ya da diğer duvara çarpıp arkamdan vurulmam sonucu oldu. Silahlı düşmanların arasında kanca ile platform değiştirip hızlı bir şekilde öldürmek, bu sırada aşağı düşmemek kumanda ile çok zor geldi ama konsolda bu tarz oyunları oynamıyor olmamım da etkisi büyük. Ama bunlar daha giriş bölümleri, ileriki seviyelerde kalkanlı rakipler ya da sadece belirli noktalardan hasar alan düşmanlar var. Sonraki bölümlerde ne kadar öldüğümü söylemiyorum ama bu incelemenin beklediğimden daha uzun sürede tamamlanmasının sebebi belli.
Bu kadar çok ölüp başa aldığımız bir oyunda insanın sinirleri bozulur gibi geliyor değil mi? Şaşırtıcı bir şekilde Ghostrunner’da her öldüğümde “BU DEFA OLACAK!” diyerek oyuna devam ettim. Oyun özünde çok kolay değil, kontrollere alışkın olmadığımdan ekstra bir zorluk çekiyorum ama yine de kendisini oynatıyor. “Bu defa düşmana shuriken atarım, sol taraftan kaçınıp kestikten sonra gelen mermiyi geri sektirip sağa atlarsam olur” gibi farklı taktikler deneyip başarılı olunca gelen keyif hissi çok büyük. Tabi oyun “aferin şu kadar kere ölüp bitirdin” diye yüzünüze gerçeği çarpıyor ama yine de başarıyı hissediyorsunuz. Oyunda checkpoint noktaları bolca var ve genellikle öldüğünüz yerin hemen başında başlıyorsunuz. Bu da güzel bir şey.
Genellikle Dharma Şehri’nin ışıltılı tabelaları altında rakiplerimiz ile mücadele ediyoruz ama bazı bölümlerde Matrix’i anımsatan siber uzay kısımları karşımıza çıkıyor. Bu kısımlar aksiyondan çok platform odaklı ve hikaye anlatımının önemli bir kısmı buralarda gerçekleşiyor. Oyunun temposu bu bölümlerde bir miktar düşüyor ama çok da kötü değiller. “Az önce çok yoruldunuz, biraz platform yapıp dinlenin” der gibi, ama hala zorlayıcı kısımlar.
Ghostrunner Playstation 5 konsolunda harika gözüküyor. Dharma Şehri’nin ışıltılı görüntüsü ve siber uzay bölümleri çok güzeller. 4K çözünürlük ve HDR desteğine sahip olan oyunda Ray Tracing ve 3D Audio desteği de bulunuyor. Playstation 5 üzerinden 4K ya da 120 fps arasında seçim yapmak mümkün. DualSense’in dokunsal geri bildirim ve uyarlanabilir tetik desteği de oyunda mevcut.
Oyunun orjinal kontrol şemasını çok beğenmedim, daha çok tetikler üzerine yoğunlaşmış ve alışması zor geldi. Neyse ki oyunda farklı kontrol şemaları var ve kendinize uygun şekilde ayarlayabiliyorsunuz. Playstation 5 sürümü DualSense için çeşitli çalışmalar da yapmış ama dokunsal geri bildirim ile bastığınız yeri hissetmek gibi büyük şeyler beklemeyin. Death Stranding ya da Ghost of Tsushima seviyesine bir destek beklemiyorum aslında ama kılıç savurma ya da parkur kısımlarında biraz daha fazla olabilirmiş.
Bu oyunda bolca öldüğümüzü söylemiştim. Checkpoint noktalarının çok olması ve neredeyse hiç vakit kaybetmeden tekrar aksiyona dönebilmek çok iyi bir özellik. Playstation 5’in SSD özelliği sayesinde yükleme süreleri neredeyse yok gibi. Her öldüğümde yükleme sürelerini beklemek zorunda kalsam oyunun bütün zevkinin kaçacağına eminim. Uzun yükleme sürelerini görmezden geldiğim tek oyun ilk çıktığı dönemde oynadığım Bloodborne olmuştu. YÜkleme süresinin neredeyse olmaması büyük bir artı.
Oyuna sonradan eklenen Assist Mode, Kill Run ve Wave Mode gibi özellikler yeni nesil sürümüne dahil edilmiş. Böylelikle ortalama 8 saat süren (başarı seviyenize göre daha uzun ya da kısa olabilir) hikayeyi tamamladıktan sonra yapacak bir şeyler bulabiliyoruz. Ayrıca Photo Mode ile oyunu durdurup güzel resimleri çekmeniz de mümkün ama fazla ayrıntılı olmaması üzdü.
Ghostrunner yeni nesil konsolların gücünü arkasına alarak başarılı bir güncelleme almış. Sorunsuz bir performans sergileyen, PC kalitesini yakalamış görselliği ve neredeyse hiç yükleme süresi olmaması ile dikkat çeken, zor ama eğlenceli bir oyun. Kumanda ile oynamak benim için oyunu olması gerekenden daha zor hale getirmiş gibi hissediyorum ama konsol oyuncuları için bu bir problem olmayabilir.
Sonuçta her oyuncu için ideal bir oyun değil, özellikle deneme yanılma yöntemi ile sürekli ölmekten bıkacak bir oyuncuysanız bu oyunu kesinlikle önermiyorum. Harika grafikleri, atmosferi tamamlayan müzikleri, sorunsuz performansı ve döneminde çıkan diğer oyunlara oranla başarılı bir şekilde verdiği cyberpunk atmosferi ile sabırlı oyuncuların büyük keyif alacağı bir oyun.
Ghostrunner’ın yeni nesil güncellemesi hem Playstation 5 hem de Xbox Series konsollar için çıkmış durumda. Sony’nin konsollarında Playstation 4 sürümünü de barındıran ikili paketin fiyatı 259 TL olarak belirlenmiş. Macerayı Xbox konsolunda tecrübe etmek isteyen oyuncular ise oyunu 169 TL fiyat etiketi ile satın alabiliyor.
Bu onlara gönderdiğim ilk mesaj değil.Sürekli diğer platformlarlarla da gönderiyorum.Birgün sesimizi duyan Sony Türkiye yetkilisi olur herhalde.Sesimizi çıkarmazsak zaten kimsenin ilgilenecegi yok.