GetsuFumaDen: Undying Moon, Konami’nin 1987 yılında çıkan ve yalnızca Japonya içinde yayınlanan Famicom (NES) oyununu yeniden canlandırıp, tüm dünyanın beğenisine sunuyor. Aksiyon ve RPG öğelerini barındıran orjinal oyunun aksine roguelike türüne geçiş yapan Undying Moon’un Nintendo Switch sürümü nasıl olmuş, gelin birlikte inceleyelim.
GetsuFumaDen: Undying Moon’un hikayesine kısaca değinmek istiyorum. Getsu Klanı’nın lideri uzun yıllar önce iblisleri yenmiş ve Cehennem’e geri göndermiş. Yine de iblislerin lordu Ryukotsuki bir şekilde dünyaya geri dönmeyi başarıyor. Klanın 27. lideri olarak Ryukotsuki’yi durdurma görevi bize düşüyor.
Undying Moon ilk oyundan bin yıl sonra geçiyor. Karakterimizin adı yine Getsu Fuma, orjinal karkaterin soyundan gelen klan lideri. Hikayede bir süre ilerledikten sonra klanın ninja üyesi olan Getsu Renge’de olaylara dahil oluyor. Böylece iki farklı karakter ile oynama şansı yakalıyoruz. Japon folkloru temel alınarak yazılmış hikayenin anlatımı çok ön planda değil, hatta sunum konusunda biraz hayal kırıklığına uğradım. Hades kadar iyi bir anlatım beklemiyorum ama birazcık daha uğraşsalardı keşke. Yazık olmuş.
GetsuFumaDen: Undying Moon orjinal oyundan daha farklı bir oynanışa sahip demiştik. Eğer daha önce ilk oyunu oynadıysanız (bu durumda ya büyük bir retro hayranısınız ya da Japonya’da büyüdünüz) alışık olduğunuz aksiyon / rol yapma öğelerini bu oyunda bulamayacaksınız. Undying Moon oynanış olarak Dead Cells’i hatırlatıyor. Başlangıç bölgesinden iki farklı silah alıyor ve iblislerin karşısına çıkıp bölümleri başarıyla tamamlamaya çalışıyorsunuz.
Getsu Fuma’nın kullanabileceği bir sürü farklı silah var. Başlangıç bölgesinde her zaman bizi bekleyen katanamızın yanı sıra mızraklar, kısa kılıçlar, büyük sopalar, zincirler, yelpazeler ve şemsiyeler gibi japon kültürüne has ana silahlar mevcut. İkincil ekipman olarak ok-yay, tüfek, bomba, büyülü ekipmanlar da bulunuyor. Her silah türü kendi alt silahlarına sahip ve oyun stilinize göre bir kombinasyon yapmanız mümkün. Tabi biraz da şanslı olmanız gerekiyor ki istediğiniz silahlar gelsin.
Oyunun göze hitap eden sanat stiliyle birleşen dövüşler aslında çok iyi gözüküyor ama oynanış kısmında bir hantallık mevcut. Karakter sanki istediğim kadar hızlı tepki vermiyormuş gibi hissediyorum. Silahlar arasında hızlı geçiş yapıp seri saldırılar yapmak bir yana, kimi zaman karakterimin hızlı bir şekilde farklı yönlere saldırmasını bile sağlayamadığım oldu.
Karakterin tepkilerinin ağır olması biraz can sıkıcı ama buna rağmen dövüşler eğlenceli geçiyor. Karşımızda japon halk hikayelerinden fırlamış biri sürü iblis var. Benim gibi konuyla ilgili biriyseniz ya da Nioh serisini oynadıysanız, bir sürü tanıdık sima göreceksiniz. Düşmanlar hoş, güzel, çeşitlilik de sunuyor ama biraz sorunlular. Kolay olması gereken zorlukta bile sağlam vurmaları değil şikayet edeceğim şey, onu kabullendik zaten.
Hem bölüm hem de rakipler bölüme başladığımızda rastgele oluşturuluyor. Rastgele Oluşturulmuş haritanın üzerine yerleşen düşmanlar, hem kameranın kontrolünün kısıtlı olması hem de düşmanların bari şekilde hile yapması yüzünden canımı çok sıktı. Küçücük bir çıkıntının üstünde durup patlayıcı kayalar atan düşmanı indirmek zaten zor, bir de attığı kayalar duvarın içinden geçip kafamıza inebiliyor. Ortada düşman yokken duvardan geçen bir saldırı yüzünden değerli can puanlarını kaybetmek sinir bozucu.
Oyunun boss dövüşleri, mücadelenin en eğlenceli olduğu yerler olmuş. Boss tasarımları çok güzel, her birinin kendine özel müziği müthiş, ve hiçbiri sinir bozucu derecede yenilmez değil. Evet, boss dövüşleri zor ama öyle olmaları gerekiyor. İlk karşılaşmada hareketlerini öğrendiğiniz rakibinizi, bir sonraki mücadelede yapacağınız hazırlık ile rahatlıkla yenebiliyorsunuz. Burada yine şans faktörü de var tabi, doğru ekipmanların çıkmadığı da oluyor ama olsun. Üstelik boss olarak karşınıza çıkan Getsu Renge’yi yendiğinizde ikinci bir oynanabilir karakter olarak ekibe katılıyor. Ben Getsu Fuma’yı geliştirdikten sonra Getsu Renge ile baştan geliştirmeye başlamak istemedim ama oynanış tarzının değişik olması ve farklı bir seçenek sunması oldukça güzel.
Düşmanlar ile dövüşürken saldırılardan yuvarlanarak kaçma (dodge) ya da blok / savuşturma (parry) yaparak saldırıyı durdurma şansımı var. Blok kısmında sorun yok, savuştura yapmayı ise bir türlü başaramadım. Oyunlarda zamanlama konusunda fena değilim, Bloodborne, Dark Souls gibi oyunlarda bunu geliştirmek için çok zamanım oldu ama bu oyundaki zamanlamayı bir türlü tutturamıyorum. Yuvarlanma ise en güvenli kaçış türü. Yuvarlanırken kazık dolu çukura düşmeyin yeter.
Kazık dolu çukur demişken, oyunun kamera kontrolünün sınırlı olması yüzünden aşağı atladığınızda sizi neyin beklediğini bilmemek ve çukura düşmek gibi bir sorun olduğunu da belirteyim. O kadar da yüksek düşmüyoruz, neden aşağıyı göremiyorum acaba? Oyunda can tamamlayan eşyalar çok sınırlı, üstelik bölüm geçince yenilenmiyor. Oyunun kolay modu bile nispeten zorlayıcı ve acımasız. Düşmanların üstüne yarınlar yokmuş gibi dalmanın sonu gerçekten de ölümle sonuçlanıyor.
Normalde incelemelerde oyunun iyi yanlarından bahsedip sonra can sıkan kısımlara geçerim ama bu oyunda farklı bir yol izlemeyi tercih ettim. Çünkü saydığım her güzel kısmın bir de kötü yanı var. Oyunda öldürdüğümüz iblislerden malzeme toplayabiliyoruz ama bunların ne işe yaradıklarını tam olarak kestirmek zor. Ekipman güncellemesinde kullanılıyorlar ama her ekipman farklı şey istiyor, her biri farklı alt kategoriye yarıyor, yeterli malzeme olmuyor. Oyunun arayüzü bu konuda biraz zayıf. Oyuncuyu iyi yönlendirmiyor, basit olabilecekken fazla karmaşık hale gelmiş gibi.
Düşman ruhlarını hemen kullanıp silahı geliştirme ya da toplayıp maksimum can / can iksiri gibi hayati şeylere saklama seçeneği gibi yükseltmelere kullanma gibi seçimleri içeren Soul Devour yeteneği de var. Bu geliştirmeler ölünce kayboluyor ona göre. Aslında ölünce neredeyse her şeyi kaybediyoruz, topladıklarımızın sadece %10 gibi bir kısmını kurtarmayı başarıyoruz o yüzden gelişim açısından biraz yavaş ilerliyor diyebilirim. Yine de eğlenceli geçiyor. Oyun japon ukiyo-e sanat tarzından esinlenerek hazırlanmış ve görsellik açısından çok iyi gözüküyor. Siz bölüm boyunca ilerleyip düşmanları temizlerken, arka planda bölüm sonunda karşılaşacağınız olası rakibi görmeniz mümkün. Dövüş sırasında da çeşitli efektler ve animasyonlar ile görsellik zenginleştirilmiş. Bazen düşmanı canını hızlı bir biçimde düşüren özel saldırıları, ekranın ortasında beliren bir kanji sembolü ile gerçekleştirebiliyorsunuz. Görsel olarak çok güzel ama efektler bazen düşmanın önüne geçip, yaptığı saldırıyı görmenize engel olabiliyor.
Oyun çok güzel gözüküyor ama Nintendo Switch performansı açısından ne alemde derseniz, burada biraz durmamız lazım. Dock üzerinden ekranda oynarken gayet rahat bir oyun tecrübesi yaşadım. Joycon problemleri yüzünden bir süredir Switch’i elime alıp oynamıyorum ama incelemelerde eksik yorum yapmamak için en az 2 saat elde oynamaya da çalışıyorum. Undying Moon, elde oynarken performans açısından kabul edilebilir bir seviyede ama görsellik düşüyor. Bir ya da iki düşmanla karşılaşırken sıkıntı yok ama özellikle boss mücadelelerinde grafik kalitesi gözle görülebilir derecede düşüyor. Dinamik çözünürlük sayesinde oyunun performansını korumak amacıyla görüntüden ödün vermek anlaşılabilir bir durum tabi. Keşke daha iyi olsaydı.
Son olarak ses ve müzikler harika. Oyunun “güzel ama şu sıkıntısı var” diyemeyeceğim tek kısmı ses ve müzikler. Sesler genel olarak gayet iyi. Müzikler ise muhteşem. Geleneksel japon tınıları taşıyan bölüm müzikleri, bir anda sizi boss dövüşü havasına sokan farklı türlerde boss müzikleri, dükkanda çalan reggae tınıları, oyun müzik konusunda neredeyse her türe el atmış ve çok güzel bir iş çıkarmış.
GetsuFumaDen: Undying Moon mükemmel bir roguelike oyunu değil. Dead Cells gibi rakipler karşısında mücadele etmek istiyorsa bundan daha fazlasını yapması gerekiyor. Yine de bu söylediklerim, oyunun kötü olduğu anlamına gelmiyor, oynarken çok eğlenceli vakitler geçirdim. Daha önce çıkan benzer oyunlardan örnek alan ama bunları en iyi haliyle sunmayı başaramayan bir oyun Undying Moon. Oyunun kendi eksiklikleri bir yana, Nintendo Switch sürümünün el modunda grafikleri düşürmesi biraz can sıkıcı.
Konami’nin uzun zaman sonra, hem de yıllardır elini sürmediği bir IP ile oyun çıkartmış olması hem şaşırtıcı hem de güzel bir haber. Undying Moon’u bir süredir erken erişimde tutan ve sonunda tam sürüm olarak yayınlayan Konami, gelecekte eski markalarına yeni oyunlar yapıp, bunları daha düzgün bir şekilde yayınlamaya devam eder diye umuyorum. Nintendo Switch için 25 dolar fiyat etiketiyle dünya genelinde istediği ücretin hakkını verebilecek kadar içerik sunan bir oyun GetsuFumaDen: Undying Moon. Türkiye tarafından bakarsak, oyunun fiyatı, sunulan içerik ve grafik kalitesine göre düşük kalıyor. Steam üzerinden 40 TL vererek alabilme şansınız varsa, tercihinizi burdan yana yapmanızı öneririm.