Nintendo’nun 3. Parti oyun üreticileri ile anlaşmasına sık sık şahit
oluyoruz. En son Silicon Knights ile anlaşıp Gamecube platformunda Eternal
Darkness: Sanity’s Requiem adında bir şaheserle karşımıza çıktılar. N64’teki
Golden Eye, Perfect Dark ve son olarak klasik oyunları Metroid’in evrim geçirmiş
versiyonu Metroid Prime ile kendi konsollarında FPS’ye ne kadar önem
verdiklerini kanıtladılar. Nintendo şimdi de (aslında 4 yıl önce) Duke Nukem,
Rugrats, Die Hard: trilogy 2 gibi yapımlara imza atan N-Space ile anlaştı ve
Gamecube için Geist adında ruhani bir FPS’nin yapımına başlanıldı. Aslında Geist
daha Gamecube piyasaya çıkmadan hazırlanmaya başlamıştı. N-Space’in oyunu bir
türlü istenilen seviyeye getirememesi Geist’in çıkış tarihini bayağı geciktirdi.
Geçen 4 yılın ardından Geist bayağı bir aşama kaydetmiş gibi görünüyor. Bu
gecikmeden dolayı firmayı suçlamaya hiç gerek yok; çünkü Geist oldukça karmaşık
bir yapıya sahip. Günümüzde çoğu FPS’deki gibi önüne geleni öldür geç türünde
bir oyun olmayacağını şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz.
Son zamanlardaki en ilginç First Person Shooter
Her oyunun mutlaka bir konusu vardır; ama çok nadir olarak konunun,
oynanabilirliğin önüne geçtiği görülmüştür. Biz de bu yüzden Geist’in konusuna
kısaca değinip, olayların nasıl geliştiğinden bahsedelim. Bir güvenlik görevlisi
olarak araştırma görevine çıkıyoruz; fakat bir saldırı sonucu yanımızdaki
arkadaşlarımız ile yaratıkların kurbanı oluyoruz. Her şey sona erdi derken
ilginç bir gelişme sonucunda ruhumuz dünyada kalıyor ve artık bir hayalet olarak
görevimize devam edeceğiz. Hayalet olmanın en büyük avantajı ise kontrol
edebileceğimiz bir sürü canlının vücudunun yanında elektronik aletlerinde
(mesela Mech’ler) kontrolünü alabilmemiz. Artık istediğimiz kişi olabiliriz,
ister bir güvenlik görevlisi, ister bir köpek, ister bir fare seçim size kalmış.
Yine de şunu unutmayın, kontrolünü aldığınız kişi artık sizin sorumluluğunuzda
yani o ve siz artık bütünleşeceksiniz. Eğer kontrol ettiğiniz kişi ölürse
ruhunuz bir daha dünyada kalmayabilir. Kontrol altına alacağımız kişilerin
arasında kapı geçiş hakkına sahip insanlarda var. Bu insanları etkimiz altına
alarak güvenlik kapılarından kolayca geçebileceğiz. Eğer hiç çıkış yolu
bulamadığımız takdirde bir farenin kontrolünü alıp güvenlik görevlilerinin
ayaklarının altından rahatça geçebileceğiz.