Gamescom’a adım atar atmaz Blizzard’ın basın toplantısına girmek durumunda kalmak başıma gelebilecek en güzel şeydi sanırım. Önceden randevu da almış olduğumuz için salona ilk girenlerden biri olarak hemen önlerden, güzel bir yer kaptım ve beklemeye başladım. Blizzard’ın (WoW haricindeki) bombalarını burada patlatacağını bildiğimden biraz heyecan da bastı doğrusu… Hearthstone: Grand Tournament
Açılış Hearthstone’un yeni ek paketi Grand Tournament’tan geldi. Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan sinematiği bir kez daha, büyük ekranda izlettikten sonra yeni paketle ilgili bilgiler vermeye başladı Blizzard.
Öncelikle yeni kart özelliği “Inspire”dan bahsettiler –ki aslında Grand Tournament duyurusuyla birlikte bunun ne olduğunu da öğrenmiştik. Yine de kaçırmış olanlar için tekrar bir üstünden geçelim tabii ki. Inspire mekaniğine sahip kartlar doğrudan kahraman yeteneklerinizi etkileyecek. Mesela yeni “Mukla’s Champion” kartı sahadaysa ve diyelim ki Mage olarak oynuyorsanız rakibinize Fireball attığınızda hali hazırda masaya inmiş kartlarınız +1/+1 kazanıyor. Bu en basit Inspire örneklerinden biri oldu tabii ki. Bundan çok daha karmaşık yapıya sahip Inspire kartları da mevcut yine. Buna ek olarak Justicar Trueheart gibi bazı kartlar da kahraman gücünüze doğrudan etki edebiliyor. 6 Manaya kahraman gücünüzün daha güçlü versiyonunu kazanmak sizce de çok cazip değil mi?
Eh, ama bunları zaten bir süredir biliyorduk. Oraya kadar gitmişken yeni başka bir şeyler de öğrenmek istiyor insan haliyle… Neyse ki o açıdan da hayal kırıklığına uğramadık ve bir diğer yeni mekanik olan “Jousting” de ilk defa orada duyuruldu. Şövalyelerin at üzerinde mızrakla birbirine girmesinden esinlenilen bu mekanik, düşük mana gereksinimine sahip destelerin ortamı domine edişini kırmayı da amaçlıyor bir yandan. Nasıl mı? Jousting mekaniğine sahip kartları oyuna attığınızda her iki oyuncunun da destesinden rastgele birer kart çekecek oyun. Kimin kartının mana gereksinimi daha yüksekse, o kişi kartın üzerindeki Joust etkisini de kazanmış oluyor. Gösterilen örnekler arasında Armored Warhorse vardı mesela: Joust’ı kazanırsa Charge’a sahip oluyor. Bir diğer örnek Master Jouster, kazanırsa hem Taunt, hem de Divine Shield kazanan +5/+6’lık bir kart. Bunun yanında oyuncuların yüksek bir sıralamaya ulaştıktan sonra geriye düşmemek için oynamaktan çekinmelerine karşı getirilen “Highest Rank” bonusundan bahsedildi. Her ay ulaştığımız en yüksek sıralama profilimizde kayıtlı tutulacak ve ay sonunda ulaştığımız noktaya göre belirecek sandığı açtığımızda çeşitli ödüller kazanacağız. Böylece “Aman aslında Rank 6’ya çıkmıştım, 12’ye geri düştüm, hiç olmadı bu” derdine çok da düşmeden oynamaya devam edebileceğiz. Bu sistem bu ayın sonlarına doğru 130 yeni kart içerecek Grand Tournament ile birlikte aktif hale geçecek.
Heroes of the Storm
Basın toplantısında beni asıl heyecanlandıran buydu işte, ne yalan söyleyeyim. Son zamanlarda bir Heroes of the Storm bağımlılığına saplanmış gidiyorum zaten, haliyle yeni harita ve yeni kahramanla ilgili duyuru olacak denilince en önden yer kaptığıma bir kez daha memnun oldum. Peki beklediğimi buldum mu? Aslına bakarsanız benim beklediğimden çok daha fazlasını gösterdi Blizzard…
Öncelikle Monk’un karakter videosunu izledik. Monk Monk diyip duruyoruz hala ama aslında artık resmi bir ismi var kendisinin: Kharazim. Kendisi yakın menzil bir destek kahramanı. Heroes of the Storm’daki diğer karakterlerden farklı olarak ilk seviyede ne şekilde oynamak istediğini seçiyor: Transcendence her 3 atakta bir iyileştiriyor, Iron Fists yine 3 atakta bir hasar bonusu veriyor, Insight ise (doğru tahmin ettiniz!) 3 atakta bir mana dolduruyor. Bu 3 traitten hangisini seçtiğiniz Kharazim’i nasıl oynayacağınızı da aşağı yukarı belirlemiş oluyor. Bunun dışında yetenekleri hem savunmaya, hem saldırıya yönelik olmuş. Radiant Dash (Q), 2 şarja sahip. Dost veya düşman birimlerin üzerine sıçramak için kullanılıyor. Kullanım alanı da bir hayli geniş: İster rakibi kovalamak için kullanın, ister uzaktaki takım arkadaşınızla aranızdaki mesafeyi kapatıp onu desteklemek için, isterseniz de kendinizi tehlikeli bir pozisyonun içerisinden kurtarmak için.
Breath of Heaven (W), hem Kharazim’i hem de etrafındaki takım arkadaşlarını iyileştiren bir yetenek. İleride talentla hızınızı arttırmak, kısa süreli hasar bonusu vermek gibi ekstra özellikler de kazanabiliyor üstelik. Deadly Reach (E) ise kullandığınızda belli bir süreliğine saldırılarınızın menzili ve hasarını arttırıyor. Heroic yeteneklerine gelecek olursak zamanlamasını tutturabilirseniz ölmek üzere olan bir takım arkadaşınızı kurtaran Divine Palm ve kullandığınız alandaki düşmanlara 7 kere vuran Seven-Sided Strike arasında bir seçim yapmanız gerekiyor.
Yine karakterinizi nasıl oynamak istediğinize göre ikisi de gayet iş yapabilen yetenekler. Şahsen konferans bittikten sonra şov alanında denerken Seven-Sided Strike’ı seçtim karşı takıma karşı zaten üstün olduğumuz için. Takım savaşlarında gayet de harikalar yarattı beklediğim gibi…
Neyse, Kharazim’den bu kadar bahsettiğimiz yeter. Gelelim yeni haritamız olan “Infernal Shrines”a. Bu harita aslında Battlegrounds of Eternity ile büyük ölçüde aynı gibi duruyor ilk bakışta. En azından görsel olarak… Ancak ekstradan bir koridora daha sahip. Üzerine mekanik olarak da çok farklı bir “boss”a sahip. Infernal Shrines’daki amacınız her koridorda bir tane bulunan Shrinelara giderek orada çıkan iskeletleri kesmek. 30 iskeleti ilk kesen grup, bu haritanın boss’u olan Punisher’ı çağırma hakkı kazanıyor. Punisher’ı diğer bosslardan ayıran özellik ise, düşman kahramanlarına karşı önüne geçilemez bir nefret duyuyor olması. Eğer kendi koridorundan yardırıp gidiyorken önüne çıkarsanız vay halinize! İşi gücü bırakıp sizinle uğraşmaya başlıyor, hatta kendi üssünüzün güvenli duvarları arkasına kaçsanız bile duvarların üzerinden zıplayarak sizi takip etmeye devam edebiliyor… Üstelik de hani Shrine’dan çıktığına bağlı olarak bazı farklı özelliklere sahip olabiliyor. Arcane Shrine’dan çıktıysa şu Diablo III’ten hatırlayacağınız mor, dönen ışınlardan çıkartıyor ekstra hasar için. Fire Shrine’dan çıktıysa cayır cayır yanıyorsunuz zaten. Frost Shrine’ın Punisher’ı ise sizi ve binaları dondurabiliyor. Ha, eğer karşısına çıkmazsanız yine normal bir boss gibi koridordan üssünüze doğru paldır küldür girmeye de devam ediyorlar tabii. O yüzden kaçmak ve dönüp savaşmak arasında ince bir denge tutturmanız gerekiyor genellikle.
Ben bu noktada “Eh, artık sıradaki oyuna geçerler herhalde…” demiştim. Ancak yanıldığıma ne kadar sevindim anlatamam! “Sırada başka duyurularımız da var” diyen Blizzard’ın durmaya hiç de niyeti yoktu çünkü… Eternal Conflict adını verdikleri etkinlik bittikten sonra bir sonraki temalı etkinliğe kadar normal kahraman ve harita akışına gireceklerini de resmen duyurdular. Derken “Sırada Ne Var?” sorusuyla ekranda Warcraft’tan Rexxar’ın görseli belirince bir anda afalladım. Rexxar mı geliyordu yeni kahraman olarak? Evet, evet! Rexxar geliyordu! Hem de yanında Misha’yla birlikte!
Rexxar biraz farklı ve enteresan bir kahraman. Menzilli bir savaşçı olarak yer alacak Nexus’ta. Trait’iyse Misha’nın ta kendisi. Başta ikisini de The Lost Vikings gibi ayrı ayrı kontrol edilebilir karakterler olarak düşünmüşler ama sonra birlikte kontrol edilmelerinin daha özgün ve iyi bir deneyim sunacağında karar kılmışlar. Doğru da yapmışlar bence, zira şu anki haliyle Rexxar diğer savaşçı tipteki kahramanlardan bir hayli farklı olmuş. Misa zaten otomatik olarak Rexxar’ın son saldırdığı hedefe saldırdığından (isterseniz D’ye basıp pasif moda da alabiliyorsunuz) ikisini tek karakter olarak kullanmak gayet rahat olmuş. Yine de dikkat etmek lazım, zira Misha Rexxar’ın kolu kanadı gibi. O ölürse (14 saniye sonra tekrar doğuyor gerçi ama) aktif yeteneklerinizden 2 tanesi geçici olarak kapanıyor.
Gel gelelim, Rexxar da Blizzard’ı kesmemiş olacak ki, bunun da üzerine şu meşhur “Starcraft savaşçısı”nı duyurdular. Karşımızda Artanis’i gördüğümüze de zerre şaşırmadık, haftalar öncesinden o olacağını tahmin etmiştik zaten… Sunumda söylenene göre Artanis oldukça dayanıklı bir kahraman olacakmış. Hayranların yaptığı spekülasyona göre meşhur Protoss kalkanlarına sahip olabilir gibi duruyor. Bu güçlü defansif yapısına rağmen aynı zamanda bir hayli sert de vuracağı söyleniyor. Bütün bu avantajlarınıysa hantal yapısıyla ödeyecek muhtemelen. Zealotların “savaşta ölmek en büyük onurdur” düsturunu karaktere yansıttıkları için savaşın sıcağından kaçan bir Artanis’i pek göremeyeceğiz muhtemelen.
Bu kadarı benim gibi bilgiye aç bir insan için bile fazlasıyla yeterliyken, Heroes of the Storm sunumunu yeni eklenecek skinleri gösteren bir video ve canlı yayında bir karakteri daha açıklayacakları duyurusuyla sonlandırdılar. En çok buna heyecanlandım demiştim ya, hakikaten hakkını da verdi Blizzard, yüzümü kara çıkartmadılar…
Overwatch
Geldik Blizzard’ın yeni göz bebeği Overwatch’a… Bu sunum sırasında iki yeni harita, bir de karakterle tanıştık. Haritalardan ilki Volskaya Industries. Oldukça geniş bir harita olan Volskaya Industries’de harita üzerindeki iki kontrol noktasını elimizde tutmaya çalışacağız. Adından da tahmin edebileceğiniz gibi Rusya’da bulunan harita, aynı zamanda insanlar tarafından kontrol edilen devasa robotların da üretim merkezi konumunda. Takımların savaşı da bu üretim merkezini kendi kontrollerine almak için olacak haliyle…
İkinci haritamız taaa Afrika’ya uzanıyor: Numbani. Overwatch dünyasının teknolojik olarak en gelişmiş şehri olan Numbani’deki amacımız Doomfist’in eldivenini ele geçirmek. Bir takım eldivenin bulunduğu kargoya Numbani Köken Müzesi’nden eşlik ederken, diğer takım da eldiveni varış noktasına ulaşmadan durdurmaya çalışacak. Eğer Overwatch’un duyuru sinematiğini hatırlarsanız orada da Doomfist’in eldivenini çalmaya çalışan Reaper ve Widowmaker’a karşı savaşan Wilson ve Tracer’ı görüyorduk. Haritada da o sinematiğe gönderme olması gayet hoş olmuş.
Overwatch karakterlerinden bahsetmişken… Tabii ki bir de Lúcio’yla tanıştık sunum sırasında. Lúcio aslında Brezilyalı, müzik sever bir DJ. En azından dünya daha yaşanabilir bir yerken öyleymiş. Overwatch’un kahramanlık hikâyelerinden etkilenen Lúcio, halkını bastırmak için kullanılan Vishkar sonik teknolojisini çalarak kendi silahını yaratmış. Vishkarlara karşı yapılan ayaklanmalarda da başı çekmiş bu yeni oyuncağı sayesinde. Tanıtım videosunda ilk gözüme çarpan şey patenleri ve hareketli yapısı oldu açıkçası. Ardından sahnede bize yenilikleri anlatan Jeff Kaplan, Lúcio’nun destek sınıfı bir kahraman olduğunu ve kulaklıklarında sürekli çalan iki farklı türde müziği olduğunu söyledi: Hız müziği ve iyileştirme müziği. Böyle söyleyince isimleri biraz saçma geliyor, farkındayım ama konseptin çok başarılı olduğunu da kabul etmek lazım. Siz hız müziğini dinlerken hakikaten de kulağınızda ritmi daha hızlı, adrenalin veren bir müzik çalıyor. (Hatta daha sonradan karakteri denerken fark ettiğim üzere Lúcio yanınızdan geçerken o müziği diğer karakterler de duyabiliyor) Dahası, hem siz hem de etrafınızdaki takım arkadaşlarınız bu müzik sayesinde daha hızlı hareket ediyorlar. İyileştirme müziği ise tahmin edeceğiniz gibi daha sakin bir elektronik müzik ve takım arkadaşlarınızı iyileştirmeye yarıyor.
Asıl bomba “Amp-it-Up!” yaptığınızda patlıyor: Lúcio müziğin sesini iyice açıyor ve iki müzikten hangisi aktifse onun efektini birkaç katına çıkartıyor. Bunu açtıktan sonra zaten yeterince efektif bir destek karakteri oluyorsunuz, fakat asıl ipin ucu Lúcio’nun en bir güçlü yeteneğinde kopuyor: Sound Barrier. Bunu kullandığınızda takımınızı koruyan bir sonik kalkan yaratıyorsunuz. Şarkılarınızla birlikte kullanınca önünde durulması gerçekten zor bir takım haline geldiğinizi bizzat onaylayabilirim, zira Overwatch’u deneme şansım olduğunda ilk denediğim şeylerden biri de bu oldu.