Bilgisayar oyunlarının belki de en önemli yanı; insanlara gerçek hayatta
yaşayamayacakları deneyimleri sunmalarıdır. Hayali bir dünyanın oyunculara
yansıtılması için de FRP (Fantasy Role Playing) evrenleri bulunmaz nimet
elbette. Yıllarca fantastik öğeler içeren kitaplar okuyarak, filmlerini
izleyerek ve belki de gençleri en çok etkileyen unsur olan; “FRP oyunlarını
oynayarak”, bir zamanlar isimlerini duyduğumuzda anlam veremediğimiz; “elf,
dwarf, orc…” gibi terimleri artık hayatımızın bir parçası olarak kabul eder
olduk.
Fantastik Dünyaların yaratıcılarını ele aldığımızda, önemli isimler arasında yer
alan R.A. Salvatore ve onun hikayesinden yola çıkılarak hazırlanan Icewind Dale
oyununu hepimiz biliriz. İşte Demon Stone isimli bu yeni aksiyon oyununun da
hikayesinin tasarımında önemli rol üstlenmiş bu usta yazarın ismini görmek bizi
oldukça heyecanlandırdı. Demon Stone oyunu üzerinde emeği olan insanların
listesine bakınca heyecanımız daha da arttı. Yapımcılar; “Lord of the Rings: The
Two Towers” oyununda görev alan isimlerden oluşuyor. Üstelik oyun içindeki
seslendirmeleri yapanların arasında, Uzay Yolu’nun yeni nesil kaptanı olarak
tanıdığımız Patrick Stewart’ın ve yine ünlü bir oyuncu olan Michael Clarke
Duncan’ın ismini görmek heyecanımızı oldukça üst düzeye taşıdı.
Üç kahramanın ortak kaderleri
Hikayemiz, dünyayı esir almaya çalışan iki acımasız büyücü; Slaad Lord Ygorl ve
Githyanki General Sereka’nın birbirleri ile olan karşılaşmaları ile başlıyor.
Büyücüler birbirlerini yok etmeye çalışırken yarattıkları acımasız ordular,
arada kalan masum halka da zarar verir. İki kötü büyücünün de amaçlarının ortak
olması, Faerûn evreninde yaşayan her masum insanın ölümüne, eziyet çekmesine yol
açınca, olaylara son vermek amacı ile bir anda ortaya çıkan, Blackstaff isimli
büyücü; Demon Stone adındaki taşı kullanarak kötülük efendilerinin ruhlarını bir
küre içine toplar. Kötülük geçici olarak son bulsa da, kötü büyücülerin
yarattıkları ordular, birbirleriyle savaşırken insanlara zarar vermeye, köyleri
yakıp yıkmaya devam ederler.
Olayların sarpa sardığı, yoğun savaşların yaşandığı anlarda aniden ortaya çıkan
savaşçı Rannek ile köye varıyoruz. Kontrolünü aldığımız Rannek güçlü bir
savaşçı. Onunla birlikte hem çevredeki insanları kurtarıyor, hem de kötülük
emsali yaratıkları kesip biçiyoruz. Esir alınan insanlar arasında yarı elf -
yarı cüce (!) olan Zhai isimli rogue (gizliliği kullanan, düşmanlarını sinsice
öldüren hırsız) ile karşılaşıyoruz ve ortak kaderi paylaştığımızdan yola beraber
devam ediyoruz. Zhai; hem dövüş yeteneği yüksek bir savaşçı hem de haritaların
belirli noktalarını kullanarak görünmez olup düşmanlarını sinsice öldürebiliyor,
hatta hiç kimseye görünmeden mekanlara sızabiliyor.
Savaşın boyutu iyice artınca ve işin içine ejderhalar da girince bu iki
kahramanımız ile kapana kısılmış halde kalıyoruz. Umutlarımız tükenmek üzereyken
aniden olay yerine ışınlanan genç büyücü Illius iki kahramanımızı kurtarınca,
gruba katılıyor ve oyunun sonuna dek sırt sırta dövüşecek olan üçlü tamamlanmış
oluyor. Beraberce düşmanlarını kolay alt eden kahramanlarımız, kaderin oyunu
olarak girmemeleri gerek bir mağaraya giriyorlar. Kısa bir süre sonra bilmeden
büyük bir hata yapıyor ve girdikleri mağaradaki engelleri aşınca Demon Stone’u
etkisiz hale getiriyorlar. Tekrar serbest kalan kötülük emsali iki büyücü
işlerine kaldıkları yerden devam edince, grubumuzun tek çaresi kalıyor; iki
büyücüyü bulup yok etmek…
Two Towers - Demon Stone benzerliği(?)
Tipik bir aksiyon oyunu olan Demon Stone’da üç karakterimizi dönüşümlü olarak
kullanarak orc ve goblin avcılığı yapıyoruz. Önümüze geleni öldürdüğümüzden
dolayı hack’n slash kategorisine yaklaşsa da yol boyunca toplayacağımız
altınlarla ve kazandığımız tecrübe puanları ile karakterlerimizi geliştiriyor
olmamız oyunun RPG unsurlarını biraz arttırıyor. Aslına bakarsak oyun, kullanımı
kolaylaştırmak için hazırlanmış unsurlarla dolu. Yani; RPG’nin “R”sini bile
bilmeseniz ya da karakter büyülerini akıllıca kullanmayı beceremeseniz dahi
oyunda başarılı olmanız mümkün.