Final Fantasy efsanesi X-2 ile devam ediyor.
RPG oyunlarından çok fazla hoşlanmasam da Final Fantasy oyunlarının yeri
benim için başkadır; özellikle de serinin PS2’de çıkmış ilk oyunu olan Final
Fantasy X’in. FFX hakkında PS2’nin en iyi RPG’si ve aynı zamanda en güzel
oyunlarından biri diyebilirim. İşte bu başarının ardından serinin ilk devam
oyunu olan Final Fantasy X-2 piyasaya çıktı. Peki neredeyse her yönüyle mükemmel
olan bir oyundan daha iyisi nasıl yapılabilirdi? Yine de serinin hayranları
X-2’nin önceki oyundan daha iyi olacağını umut ediyorlardı. Acaba oyun
beklediğimize değmiş mi?
Yeni bir hikaye
Sin’in yokedilmesinin üzerinden tam iki yıl geçmiştir. Bu iki yıl boyunca
kayıplara karışan Tidus’tan herhangi bir haber yoktur. Günlerden bir gün
Yuna’nın eline özel bir küre geçer. Yuna bu kürede Tidus’a çok benzeyen birini
görür. Daha fazla ipucu için daha fazla küre bulmak zorundadır. Bunun sonucunda
“Gullwings” adlı küre avcıları grubu meydana gelir. Bu arada Spira halkının
büyük bir kısmı olanlardan sonra Yevon’a olan güvenini kaybetmiştir. Yevon’a
hala inanan insanların Yeni Yevon’ı oluşturması üzerine Yeni Yevon’a karşı bir
de Youth League tarafı oluşturulmuştur. Yani halk tam anlamıyla ikiye
bölünmüştür. Bunun yanında insanlar teknolojiyi ilerletip makineler üretmeye
başlamışlardır. Vegnagun isimli dev bir makine insanların geleceği için tehlike
oluşturmaktadır... Ne yazık ki bu senaryo FFX’in senaryosuna göre biraz fazla
zayıf kalıyor. X-2 bir devam oyunu olmasına rağmen senaryo bundan daha iyi
olabilirdi.
Oyun boyunca Yuna’yı olmadık yerlerde sanki bir popstarmış gibi şarkı
söylerken ya da konser verirken görüyoruz. Nerede o eski High Summoner diye
sormadan edemiyor insan, çünkü Yuna’nın eski halinden eser yok. Gullwings adlı
gruptan bahsetmiştik, bu grupta bulunan üç karakter oyunun ana karakterleri.
Bunlar; Yuna, Rikku ve Paine. Yuna ve Rikku’yu zaten önceki oyundan tanıyoruz.
Paine ise Yuna’nın arkadaşı, oldukça güçlü bir karakter.
FFX-2’deki en büyük yenilikler oynanışta ve savaş sisteminde
gerçekleştirilmiş. Celcius adlı airship sayesinde bir yerden bir yere gitmek
artık çok kolay. Oyunun başından sonuna kadar sürekli bu Celcius’u kullanıyoruz.
Oyuna zıplama, tutunma gibi yenilikler de getirilmiş ama bunun çok da iyi
olduğunu söyleyemem. En önemli yeniliklerden biri savaş sisteminin değiştirilmiş
olması. Savaşlar eskiye göre daha hızlı geçiyor. Oyunda artık saldırmak için
başkasının saldırısının bitmesini beklemek zorunda değilsiniz, yani karakterler
aynı anda da saldırabiliyorlar.
Yapılan en önemli yeniliklerden bir diğeri de job’lar. Job’lar sayesinde
karakterleri farklı yönlere çekebiliyorsunuz. Oyunda Dressphere(kıyafet)
değiştirerek job’da değiştirmiş oluyorsunuz. Oyundaki birçok kıyafetin yanı
sıra, her karakterin bir tane olmak üzere özel kıyafeti bulunuyor. Özel kıyafeti
giyen kişi olduğundan çok daha güçlü bir hale geliyor. Kıyafetleri menüden
değiştirebildiğiniz gibi savaşın içindeyken de değiştirebiliyorsunuz. Bu job işi
oyunun monotonlaşmasını önlemiş. Kıyafetleri seçebilmek için Garment Grid’lerin
üzerine yerleştirmek gerekiyor. Garment Grid’lerin çeşitliliği kıyafet
çeşitliliğinden de fazla ve her biri farklı bir özellik sunuyor. Mesela bir
tanesi karakterin gücünü arttırırken başka bir tanesi büyü gücünü arttırıyor.
Bunların dışında karakter geliştirme sistemi de değiştirilmiş. İşin içine
job’ların girmesiyle beraber FFX’teki Sphere Grid sistemi ne yazık ki
kaldırılmış. Artık karakterleri geliştirmek için sadece düşmanlardan experience
alıp level atlamak yeterli. Level atladığınız zaman otomatik olarak karakteriniz
gelişiyor. Aynı zamanda karakterleriniz bulunduğu job’a göre özel yetenekler
öğreniyor.