Final Fantasy Tactics: The Ivalice Chronicles İnceleme

Final Fantasy Tactics: The Ivalice Chronicles, klasik taktik-RPG severlerin uzun süredir kendisinden haber beklediği Final Fantasy Tactics serisini tekrar canlandırmak için evlerimize konuk oluyor.

Final Fantasy evrenine PS1 kutusu üstündeki grafiklere kanıp aldığım Final Fantasy VI ile girmiş, daha sonra ise 7. ve 8. oyunlar ile kalıcı bir oyuncu olduğumu anlamıştım. Final Fantasy Tactics’i ise ilk defa geliştirilmiş War of the Lions sürümü ile PSP’de oynamış ve “bu bambaşka bir tecrübe” düşüncesi ile bağlanmıştım. İlginçtir ki o kadar fazla Final Fantasy oyunu çıkmasına rağmen doğru düzgün bir Tactics devamı asla gelmedi. Geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan “Remake” söylentileri biraz heyecanlandırsa da, sonunda elimize geçen sürüm bir “Remaster” oldu, üstelik PSP sürümündeki kısımların da olmayacağı bilgisi ile birlikte. Buna rağmen heyecanla Switch 2’ye kurup oynamaya başladım. Bunca yılın ardından gelen Remaster sürümü The Ivalice Chronicles nasıl olmuş, haydi birlikte bakalım.

Final Fantasy Tactics: The Ivalice Chronicles İnceleme- Fantastik Evren Politikaları Bir Başka Oluyor

Hikaye çoğu Final Fantasy oyunundan aşina olduğumuz üzere kişiler üzerinden başlayıp daha büyük bir skalaya evrilecek şekilde devam ediyor. Ivalice’in yeni gerçek kralı olmak için iki dük arasında gerçekleşen War of Lions isimli savaşta Beoulve Evi’nin üçüncü oğlu Ramza ve ekibi ile birlikte çıktığı macerayı tecrübe ediyoruz. Politika, soyluların kapışmaları, entrikalar, ihanetler gib bu tarz bir maceradan beklediğiniz her şey hikayede mevcut ve gayet iyi işlenmiş. Hikaye kimi zaman gayet vahşi yönlere doğru ilerliyor ve kimi zaman “bu kadar mı yapmışlar” diyebileceğiniz seviyelerde olaylar oluyor.

Hikaye çok güzel, anlatım iyi, karakterler ilgi çekici, arka planda gerçekleşen olaylar kimi zaman dehşete düşürecek seviyede iyi ama burada özellikle yeni oyuncuların kaybolup gitmesi mümkün. Game of Thrones kitapları seviyesinde bir içerikten bahsediyoruz, o kadar fazla yer ve kişi ismi devreye giriyor ki bir noktada “bu kimdi lan” durumuna düşüyorsunuz. Yeni oyuncular dedim ama benim de çoğu durumda zerre fikrim olmadığı anlar oldu. Bunu aşmak için ise oyuna eklenen State of the Realm kısmı ve karakterlerin gerçekleşen olaylara göre güncellenen infoları yardıma koşuyor.

Oyunda, tahmin edebileceğiniz üzere, bolca diyalog bulunuyor. Neredeyse herkes uzun uzun konuşuyor, kimi zaman savaşa girdiğinizi unutup ara sahne izler gibi takip ediyorsunuz ama bir anda savaş başlıyor falan. Bunların hepsinin seslendirilmiş olması çok iyi olmuş, dümdüz Görsel Roman okur gibi ilerlemek zorunda kalmıyorsunuz. Eğer diyaloglardan bıkarsanız hızlı geçme seçeneği de mevcut ama bu defa hikayeyi takipte iyice sorun yaşayabilirsiniz. Ben genelde ilgilenmediğim karakterlerin konuşmalarını hızlıca geçip daha sonra özet okumak için kullandım burayı.

Güncellenmiş Taktiksel Savaşlar

Final Fantasy Tactics: The Ivalice Chronicles izometrik açıdan oynanan sıra tabanlı bir savaş sistemine sahip. Fire Emblem, Disgaea veya Jeanne d'Arc gibi grid üzerinde oynanan taktiksel strateji oyunu diyebiliriz. Sıra tabanlı oyunlarda alıştığımız oynanışa yükseklik avantajı, konum avantajı ve karakterlerin mesleklerinin getirdiği artı - eksiler de dahil oluyor. Oyunda yaklaşık 30 farklı meslek bulunuyor ve bu mesleklerin yeteneklerini birbirine karıştırarak savaş için ideal karakterleri oluşturabiliyorsunuz. Savaşta bir karakteriniz ölürse ölüyor, bunu da unutmayalım.

Oyunda bir sürü farklı meslek var ve bunları karıştırabiliyoruz dedik, bunu biraz açmak istiyorum. Öncelikle her karakter acemi olarak başlıyor, bu durumda ya yaver olarak saldırıyor ya da kimyacı olarak millete iksir falan fırlatıyorsunuz. Yeterli seviye aldığınızda mesleğinizde bir adım ilerleyerek farklı bir alan seçiyorsunuz. Okçu, büyücü, şövalye gibi standart meslekler. Bu sistem 4. seviye mesleklere kadar benzer şekilde işliyor, Black Mage’i Time Mage yapıyor, onu Summoner yapıyorsunuz gibi. Ama büyücünüzü daha farklı bir yöne ilerletmek istediğinizde kombinasyonlar ortaya çıkıyor. Örneğin Arithmetician yapmak istiyorsunuz, o zaman White Mage - Black Mage - Time Mage - Mystic seviyelerinizin her birini 4. seviye yapmanız ve mesleği öğrenmeniz gerekiyor ki düşmanı aritmetik ile dövebilesiniz. Cinsiyete ve karaktere özel (Soldier gibi) mesleklerin yanı sıra Mime gibi ilginç meslekler de bulunuyor. Mime yapmak biraz zahmetli ama bir kez yaptığınızda, bir önceki turda gerçekleşen hareketi taklit eden ilginç bir karakteriniz oluyor. Faydalı mı faydasız mı çok tartışmalı.

Oyunun meslek sistemi ortada, sırf savaş öncesinde bile üzerinde kafa yoracağımız şeyler varken, savaş alanı ne durumda? Partinizi uygun bir şekilde oluşturmak şart ama bu sadece ilk kısım. Karelere bölünmüş (grid) savaş alanında ekibinizin yerleşimi, düşmanın sayısı, saldıracağı yön, sahip olduğu meslekler ve kurulan tuzaklar savaşın gidişatını belirliyor. Fakat belirtmem gerek, sıra tabanlı taktik strateji oyunlarına aşina değilseniz bu savaşlar normal zorlukta bile yeterince zorlayıcı. Kimi zaman kağıt üzerinde yaptığım sınıf seçimlerinin oyunda o kadar da etkili olmadığına birinci elden şahit oldum. Neyse ki oyuna gelen savaşı terk etme özelliği, gidip karakterleri geliştirmeniz ve daha sonra savaşlara geri dönebilmeniz için eklenmiş. Eskiden oyunların ne kadar acımasız olduğunu ve eski bir save dosyanız yoksa baştan başlamanız gerektiğini hatırladım da, bu özellik bile büyük bir nimet. Savaşı hızlandırma özelliği de gelmiş, R1 tuşuna basılı tutarak hareketleri hızla gerçekleştirmelerini sağlayabiliyoruz.

Savaş alanına gelen bazı arayüz yenilikleri sıranızı ve çeşitli yeteneklerinizi takip etmenizi kolaylaştıracak savaş hakimiyetini arttırıyor. Savaşta bulunduğunuz konum hem saldırı hem de düşmandan kaçınma açısından çok önemli. Oyuna eklenen “hareket etmeyi geri alma” özelliği sayesinde yanlış bir yere yürüdüğünüzde büyücünüzü düşmanın ortasında bırakmak zorunda kalmıyorsunuz. Karakterlerinizin meslekleri arasında hızlı geçiş yapabilmek, bu mesleklere özel hazırlanmış setleri kullanmak da artık mümkün.

Sonuç olarak oynanışa bir sürü yenilik gelmiş ve oyun hem yeni nesil oyuncular hem de eski topraklar için daha rahat oynanabilir hale gelmiş. Dengeli oynanış ise tartışmalı, “şu meslekten çok iyi özellikleri al sonra diğer meslekten devam et” genelde forumlarda en çok önerilen taktiklerden. Dengesiz karakterler ve ayarsız boss dövüşleri (çoğul) oyundaki varlığını koruyor. Kimi zaman Switch 2’nin joyconlarını kemiresim geldi ama pahalı cihaz, iç çekip yastık yumruklayarak devam ettim oynamaya. Bu tür oyunları Switch 2 gibi konsollarda oynamayı tercih etmemin ana sebebi de karakteri boş bulduğum her anda kasabilecek olma şansım zaten.

Grafik ve Performans

Final Fantasy Tactics: The Ivalice Chronicles, 1997 yılında Playstation 1 için yayınlanmış olan Final Fantasy Tactics’in Remaster sürümü olsa da grafikleri birazcık cilalayıp sunmak gibi bir hata yapmamışlar. Evet, hala tatlı duruyorlar ama yenilenmiş grafikler ile oyun çok daha güzel hale gelmiş. Işıklandırmalar güzel, karakter modelleri detaylı, atmosferi zenginleştiren detaylar ile süslenmiş mekanlar var. Switch 2’nin el modunda oyun gayet güzel gözüküyor, dock ile ekrandan oynarken ise dikkatlice bakmadığınız sürece ufak tefek düşük kalite görsellere takılmıyorsunuz. Ben biraz şımardım, o yüzden neredeyse her oyunun HD-2D çıkmasını istiyorum ama bu tarz 3D geliştirmelere de hayır diyecek değilim.

Oyunda seslendirme olduğundan bahsetmiştim, bunu açmak gerekirse “Herkes konuşuyor!” diyebilirim. Ana karakterden parti üyelerine, rastgele hayduttan dükkandaki satıcılara kadar herkes konuşuyor! Seslendirmenin önemini ise yazıyı dümdüz okumak ile duyguları katarak seslendiren bir karakteri dinlemek arasındaki fark ile açıklayabilirim. Burada yine Japonca seslendirmenin daha iyi bir iş çıkardığını belirtmek istiyorum ama İngilizce seslendirmede “dümdüz kağıttan okuma” durumu daha az dikkat çekiyor. Savaşta atılan naralar, ölüm sesleri, karşılıklı atışmalar şahane. Seslendirme atmosfer için gerçekten çok önemli bir etken, şunu bir tek Pokemon serisine anlatamadık.

Oyunun müzikleri ise orijinali ile neredeyse aynı, çeşitli geliştirmeler yapılmış ama çok büyük bir yenilik bulunmuyor. Yani Tactics Ogre Reborn gibi orkestra ile yenilenmiş bir müzik bekliyorsanız çok heveslenmeyin. Ama müziklerin eskisiyle aynı olması bir şey değiştiyor mu derseniz, değiştirmiyor. Masaharu Iwata & Hitoshi Sakimoto tarafından bestelenen müzikler hala daha çok güzel ve etkisini koruyor.

Sonuç

Final Fantasy Tactics: The Ivalice Chronicles, uzun zamandır kendisinden yeni bir içerik beklediğimiz FF Tactics serisini tekrar canlandıracak olan oyun olabilir. Benim gibi PSP’de oynamış olanlar için War of the Lions içeriklerinin dahil olmaması biraz hayal kırıklığı ama bunun için de geçerli sebepleri vardı. Üstelik oyunun sunduğu içeriklerin yanında War of the Lions’ın eksikliği çok da büyük bir kayıp değil. Ayrıca War of the Lions scripti üzerinden giden eski tarz FF Tactics’i de oyunun içerisine dahil etmişler. Bunu farklı bir save ile oynamak zorunda olmak biraz üzücü ama en azından farklı bir seçenek de bulunuyor.

Final Fantasy Tactics: The Ivalice Chronicles harika bir taktik strateji rol yapma oyunu ve daha önce bu oyunu oynamamışsanız 50 dolarlık fiyat etiketinin hakkını sonuna kadar verecek içeriğe sahip. Bunu oynadıktan sonra PS Vita ya da telefonlarınız üzerinden War of the Lions sürümünü oynamaya bile gidebilirsiniz gibi geliyor. Ben de denedim ama yeni eklenen QoL özellikleri ve seslendirmelere o kadar alışmışım ki fazla uzun sürmedi.