Susuzluk, sanırım çöldeki ölüm anımı çağrıştırdı bana. Boğazımdaki acı susuzluk. Kafamda bir tane mermi vardı belki, ya da sıyırmıştı, emin olamıyordum. Işık görüyordum, ama bu tünelin diğer tarafındaki ışık mıydı yanında sandalcının beklediği, yoksa parlak Vegas güneşi miydi, onu da bilmiyordum. Tek bildiğim, eğer hâlâ diğer tarafa geçemediysem, geçirmeye çalışana bunu ağır ödetecektim.
İyileşmem çok hızlı oldu. Yedikçe, etime et eklendi sanki. Gözlerim keskinleşti, kaslarım sertleşti. Primm ve Novac'tan geçerek yolculuğum beni buraya kadar getirdi kısa bir sürede. Şimdi topladığım koyunlarla Helios1'e girmek üzereydim ve o bilimden anlamayan salak yöneticinin elinden alacaktım o enerji santralini. %1 verimle çalışan bir santral, ancak bir ölü kadar iyiydi. Peki alınca onu halka verebilecek kadar kalben güçlü müydüm? Yoksa yüzüğü taşımaktansa kendi parmağıma mı takacaktım? Bir despotu indirdikten sonra onun yerine daha yararlı bir despot mu geçmeliydi, yoksa despotluğu kaldırıp muhtemel kaosu tetikleme pahasına insanlara mı paylaştırmalıydı… Ne yapmalı?...
Fallout 2 nerde, Fallout 3 nerde
"Fallout 3'ü o sevilen Fallout'lar gibi yapamadığımız için hayal kırıklığına uğradım" diye anlatmaya başlıyor, Obsidian Entertaintment'ın genel yöneticilerinden Feargus Urquhart. Bu hayal kırıklığının kaynağı ise, Fallout 3'ün yapımına başlayan grubun aslında F1 ve F2'yi yapan ekibin büyük bir kısmını içermesi, fakat Interplay yok olduktan sonra ortada kalan projenin haklarını ve lisansını Bethesda'nın kapması ve bizim bildiğimiz F3'ü tamamladıktan sonra piyasaya sürmesi. Bu efsane seri, şimdi bir kez daha karşımızda. Bu kez daha iddialı ve fiyakalı, ama en önemlisi hatalarından ders almış bir şekilde.