Elden Ring: Nightreign inceleme yazımız ile yeni bir türe adım atan FromSoftware oyununa yakından bakıyoruz.
PlatformlarPC, PlayStation 5
Çoklu Oyuncu: Yok
Oyun Türü: Aksiyon,Role Playing Game
Merlin Puanı80
ArtılarBir araya gelen Souls evrenleri Aksiyon eğlenceli Yeni bosslar Bağımlılık yapıcı bir yapısı var Karakterler gayet iyi Hareket özgürlüğü daha fazla Karakter görevleri güzel Grafikler iyi Performans genelde iyi Sürpriz boss ve mekanlar
EksilerBir Souls - Elden Ring oyunu beklemeyin Platformlar arası Cross-play yok Single player kısmı ayarsız Oyun içi iletişim çok kısıtlı Ufak performans sorunları ve hatalar Fashion Souls yok!
Elden Ring Nightreign İnceleme: Hatırladığım kadarıyla ilk olarak H1Z1 ile hayatımıza giren battle royale türü, PUBG ve Fortnite gibi yıllardır eskimeyen isimlerin yanı sıra bir sürü başarısız oyuna da ev sahipliği yaptı. Battlefield V ve COD: Black Ops IV gibi nice başarısız “elimizdeki oyunu BR yapsak çok satar” girişimi ile karşılaştıktan sonra insanların vazgeçtiğini düşünüyorduk ama bu defa bomba hiç beklemediğimiz bir yerden, ne yapsalar alırım dediğim FromSoftware stüdyolarından geldi. Bakalım Elden Ring: Nightreign nasıl olmuş.
Elden Ring Nightreign İnceleme: Güneşi Ararken Geceye Geldik
Elden Ring: Nightreign, Elden Ring’den bağımsız bir standalone oyun ve hikayesi de bu evren üzerine kurulmuş olsa da bambaşka bir yerde geçiyor. Nightlord adı verilen varlıklar Limveld adındaki diyara geceyi getiriyor ve bunu durdurmak için çalışması gerekenler ise Roundtable etrafında toplanmış olan Nightfarer isimli kahramanlar.
Bir battle royale oyununa hikaye eklemek ne kadar etkili ya da başarılı olur diye düşünüyorsanız, Fortnite hikayesi hakkında bir fikriniz olmadığına kanaat getiriyorum. Nightreign’de de tıpkı Fortnite’da olduğu gibi lore parçaları ve etkileşimler sonucu ilerlettiğiniz bir ana hikaye ve yan görevler bulunuyor. Ana hikayeden çok bahsetmeyeceğim, zaten 8 kahramanın “geceyi durdurmalıyız” amacıyla ilerlediği oyundaki birkaç güzel olayı da spoil etmeye lüzum görmüyorum. Fakat Elden Ring ve Dark Souls evrenlerini bir araya getiren bu diyar hakkında en başta gördüğünüzden daha fazlası olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Oyunda ana hikayenin yanı sıra oynadığınız karakterlerin kendi kişisel hikayeleri de bulunuyor. Bunlar karakterler ile oynadıkça hatıra defterinde açılan ve “Hatıralar” isimli sekansları başlatarak devam ettirebildiğiniz mini hikayeler. Kimi kısımlarında “git bana bir çiçek bul” ya da “gece etkisindeki hipopotamı kes gel” gibi minik oyun içi görevler alıyor ve tamamlayarak daha fazla hatıraya erişiyorsunuz. İlerleyen kısımlarda ise özel görev bölgelerine gidip kısa sekansları tamamlayarak karakterin geçmişine dair bilgi ediniyor ve güzel bir ara sahne izliyorsunuz.
Hikaye anlatımını Fortnite ile karşılaştırmaya kalkarsam daha zayıf olduğunu söylemem gerek. Zaten Souls serisi hikayeyi genellikle lore parçaları üzerinden anlatmaya odaklanmış oyunlardan oluşuyor. Üzerine Fortnite’ın ardındaki uzun yıllardır devam eden altyapıyı da düşünüp, bu oyunun da geçen zaman içerisinde içerik sağlamaya devam ederlerse bir yerlere gideceğini düşünebilirim. Ama sırf hikayesi için Nightreign alınır mı derseniz, alınmaz.
3 Kafadar Limveld Piyasası Yapıyoruz
Deminden beri oyunu PUBG ya da Fortnite ile karşılaştırıyorum ama Elden Ring: Nightreign aslında saf bir battle royale değil, rogue-like türünden öğeler de taşıyan bir aksiyon oyunu. Aksiyon rol yapma demek isterdim ama rol yapma ile alakası yok. Elden Ring’in savaş sistemini alıp hazır karakterler ve çeşitli rastgele özelliklere sahip silahlar ile karakterimizi güçlendirip boss dövdüğümüz (ya da bossun bizi dövdüğü) bir oyun.
Her biri farklı istatistiklere ve yeteneklere sahip 8 karakter bulunuyor. Betayı oynayanların tecrübe etme şansı bulduğu Guardian, Wylder,Duchess, Recluse’a ek olarak Raider, Executor, Ironeye ve Revenant ekibe dahil olan yeni karakterler. Duchess ve Revenant bazı görevler sonucu kullanılabilir hale gelirken, diğer 6 karakter oyun başında açık olarak geliyor. Her karakterin sabit istatistik puanları var ve seviye atladığınızda otomatik olarak puanlar dağıtılıyor. Yani Duchess’e vigor basıp canını yükselteyim gibi deneysel işlere giremiyorsunuz.
Karakterlerin her biri belirli durumlara ve görevlere uygun olarak tasarlanmış, geleneksel bir tank - dps - destek kombinasyonu yapabiliyorsunuz ama takımın oynayışına göre farklı kompozisyonlara da açık bir oyun. Ben oyunu genellikle rastgele oyuncular ile oynadığımdan ilk olarak diğer oynayanların seçtiği karakterlere bakıp ona göre hareket ettim, bu da genellikle Ironeye ya da Revenant ile oynayıp takıma belirli bir mesafeden destek olmamı sağladı. Zaten yabancılar ile oynamak zor, bir de dengesiz takımlarla oyunu iyice zor hale getirmeye gerek görmedim. Karakterlerin yetenekleri genelde takım oyununa göre tasarlanmış, tüm ekibe savunma sağlayan Guardian, düşmanın önüne totem diken Raider, ekibi görünmez yapan Duchess gibi karakterlerin özel yetenekleri tek başına pek faydalı olmuyor. Single player modunda oynamak isterseniz farklı oynayış şekilleri denemek zorunda kalıyorsunuz.
Karakterlerin özellikleri ve yetenekleri oyun tarzınızı az çok belirliyor ama silah seçiminde özgürsünüz. Ironeye ile ok atarken bir anda asayı çıkarıp büyü kullanmaya başlayabilirsiniz ya da Recluse ile greatsword savurabilirsiniz. Silahları kuşanmak için tek sınır seviyeniz ama silahların hasarı ve yeteneklerini kullanabileceğiniz mana miktarınız karakterin istatistiklerine göre belirleniyor. Deneysel şeyler yapabiliyorsunuz ama bir yere kadar. Yine de yakın dövüşçülerin bile en azından bir adet menzilli silahı olması tercih sebebi. Hem silahların sağladığı pasif yetenekleri için hem de olası uzak mesafede durmayı gerektiren durumlar için bir önlem.
Silahların pasif yetenekleri, kullansanız da kullanmasanız da aktif olan bazı mini özellikler olarak açıklanabilir. Başlangıç silahlarında bulunmayan bu özellikler düşen her ekipmanda mevcut. Ekstra saldırı ya da savunma bonusları gibi özellikler bir yana, her öldürdüğünüz ya da vurduğunuz düşmandan can-mana-stamine çalmanızı sağlayan özellikler çok önemli. Sırf her darbede düşmanı sarsma oranını yükseltiyor diye Ironeye ile sırtımda savaş çekici, çantamda da can çalmaya yarayan greatsword tuttuğumu biliyorum. O yüzden iyi yada kötü her eşyaya bir göz atmak iyi oluyor.
Oyunun rouge-like olan kısmı ise relic sistemi ile ortaya çıkıyor. Başarılı yada başarısız olsun, her oynadığınız oyundan dönüşte yeni nesneler ve belirli bir para birimi kazanıyorsunuz. Relic adı verilen bu nesneler çeşitli özellikleri barındıran renkli taşlar ve eklediğiniz karaktere bazı bonuslar ekliyor. Başlangıç silahının skillini değiştirmek, karakterin çeşitli istatistiklerine + puan eklemek ya da ultimate yeteneğinin özelliklerini modifiye etmek gibi şeyler var. Örneğin Revenant’ın yanında herhangi bir yardımcısı varken daha güçlü olması ya da Raider’ın toteminin etrafındakilere buff sağlaması gibi. Bu Relic işi başlarda tam bir angarya gibi gözüküyor, zaten çoğu şey alakasız karakter renklerinde ve özellikleriyle geliyor. İlerledikçe karakterinize yeni kadehler açıyor ve farklı renklere erişebiliyorsunuz. İlerde (bana göre) hala angarya olmaya devam ediyor, “çöp” ile “idare eder” arası relicleri ayırmakla uğraşıyorsunuz ama en azından oyun bir miktar özelleştirme şansı sunuyor.
Özelleştirme demişken karakterlerin zırhlarını değiştiremediğimizden bahsetmiştim. Benim gibi “Fashion Souls” odaklı oynayanlar için bu büyük bir eksi bu arada belirtmeden geçemeyeceğim. Oyun karakterlerimizin görüntülerini değiştirmeyi sağlayacak bir özellik koymuş ama bütün kostüm değişiyor, bunun açılması için de en az 2 Nightlord kesmeniz gerekiyor. Sonrasında para harcayıp farklı görüntüler alabiliyorsunuz. Raider için Siegward ve Guardian için Solaire kostümü gibi Dark Souls’dan gelme kostümler de var, bunları açmak için ayrıca çeşitli şartlar bulunuyor. Kalan kostümleri spoil etmek istemiyorum.
Yağmurdan Kaçarken Boss’a Yakalandık
Limgrave’i biliyoruz da Limveld nedir derseniz, aynısının laciverti derim, hani oyunun ana renklerinin lacivert olmasından da anlamışsınızdır. Burası Elden Ring ve Dark Souls evrenlerinin ufak bir karışımı, haritada az çok tanıdık gelen mekanlarda gezip “Bu boss şey değil mi ya?” diyeceğiniz rakipler ile mücadele ediyorsunuz. 3 güne bölünmüş oyun süresinde mavi alan (yağmur) iki kez kapanıp sizi belirli bir noktaya götürüyor ve orada asıl boss ile mücadele ediyorsunuz. Tabi buraya gelene kadar etraftaki bölgeleri temizleyip seviye atlamalı ve daha iyi silahlar toplamalısınız. 3. gün ise gecenin tamamen çökmemesi için Nightlordlar ile kapışmanız gerekiyor.
İlk harita Limgrave’in iklimine sahip rastgele bir alan, yıkıntılar, eski kiliseler, asker kampları ve benzeri yerlerde flask sayısını arttırıp bossları dövmeniz gerekiyor. Çok fazla özel bölgesi olmasa da Elden Ring’den tanıdığımız satıcıları bulabiliyoruz. Onlardan bir şeyler almak ya da örs ile silah upgrade etmek de mümkün. Tabi haritalar açıldıkça yeni bölgeler ortaya çıkıyor ve taktikler değişiyor. Örneğin krater olan haritada kraterin dibine kadar inip silahınızı en üst seviyeye çıkaracak geliştirmelere ulaşabiliyorsunuz, tabi bunun için yolda bir sürü boss dövmeniz ve bir yandan da yağmuru hesaba katmanız gerekiyor. Ya da Caelid hatıralarınızı canlandıracak Scarlet Rot ormanlarına girebiliyorsunuz. Bunlar oyundaki Shifting Earth denilen olaylar ile oyuna dahil oluyorlar ve haritanın değişimi oyunun tekdüzeliğini kırmak için gayet güzel olmuş. Kimi zaman başka Nightfarer NPC’lerin alanı invade ettiği bile oldu. Bunun ileride oyuncular tarafından da yapılıp yapılmayacağını bilmiyorum.
Benim gibi FromSoftware oyunlarını tek başına oynamaktan keyif alan oyuncular için Nightreign neler sunuyor peki? Açıkçası bu konuda pek bir umudunuz olmasın. Oyunda bir tek kişilik mod var, zaten ya 1 ya da 3 kişi oynayabiliyoruz. 2 - 4 kişilik gruplar şanslarına küsüyor direkt. Tek kişilik modu da ne kadar iyi tartışılır. Düşman canları biraz azalıyor ama özellikle oyunun başında, herhangi bir relic olmadan oynadığınız zamanlarda en basit fare bile gereğinden uzun sürede ölüyor. Gereğinden uzun yaşayan düşman boşa giden vakit demek, Nightreign ise daha paldır küldür oynanan bir oyun. Yağmur gelince konumunuza göre ardınıza bakmadan kaçmanız gerekiyor. Bu defa bossun karşısına patates gibi çıkıyorsunuz. Üçe bölünüp her biri koordine şekilde saldıran ve sizi yerden kaldırmayan köpek Nightlord’dan bahsetmiyorum bile.
Tek kişilik oyundan neredeyse hiç keyif almadım ben açıkçası. Oyuncu sayısının az olması sebebiyle bazı görevleri hızlı tamamlamak için tek başıma oynadığımda bile görev bittiği gibi kendimi bir yerlerde öldürüp haritadan çıkmaya başladım. Zamanı ya da can-hasar oranını tek kişiliğe göre ayarlamalarını diliyorum.
Boss savaşları genel olarak FromSoftware’den beklentilerimi karşılıyor. Tek kişiye göre tasarlanmadıkları bariz ama takımla oynarken gayet eğlenceliler. Yakın zamanda daha fazlasını gördüğünüz, Elden Ring ve Dark Souls serilerinden tanıdığımız bir sürü boss mevcut. Yeni gelen bossları da sevdim, özellikle bir tanesi savaştan önce sizinle pazarlık yapıp çeşitli avantaj - dezavantajlar sunan seçenekler sunarak kendini sevdirdi. Gerçi dövüşü takım çalışması olmadan tam bir eziyet ama olsun.
Teknik Kısımlar
Elden Ring: Nightreign’i PC sürümüyle oynadım ama çeşitli sebeplerden şehir dışında olduğum süre boyunca PlayStation sürümünü de tecrübe etme şansı buldum. Oyunun performansının genelde oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim ama burada beni ne kadar ciddiye alırsınız emin değilim. Elden Ring: Shadow of Erdtree incelemesinde de ( link) iki farklı PC’de oynamama rağmen sorun yaşamamıştım ama sıkıntı yaşayan insanlar çoktu oyun çıktığında. Kişisel tecrübem oyunu her zaman akıcı bir şekilde yüksek ayarlarda oynattığı yönünde oldu.
Oyun iki yerde fps oranını yerlere çekti, ikisi de Nightlord dövüşlerinde gerçekleşti. İlki ikinci Nightlord ile dövüşürken yaratığın üzerimden geçtiği, benim Revenant summonları çağırdığım ve o sırada kafamıza Recluse’un ay fırlattığı bir dövüşte oldu. İkincisi ise ileride bir lordun phase değişiminde gerçekleşti. Normalde bu kadar yüklenmeye dayanıyordu ama çok spesifik iki olay olduğundan belirtmek istedim.
Oyun sesler konusunda Elden Ring kalitesini koruyor, bu tarafta bir sıkıntım yok. Müzikler ise bende Elden Ring’in bıraktığı etkiyi bırakmadı. Bildiğimiz boss müzikleri hala güzel ama yenilerin çoğu akılda kalıcı gibi gelmedi. Belki biraz daha oynarsam (40+ saat oynadım) daha fazla oturur.
Oyunda karşılaştığım bazı hatalar oldu bu arada, dövüştüğümüz ejderhanın yakındaki bir kulenin tepesine takılıp kalması, karakterimin bazen ortada gözükmeyen bir nesneye takılması gibi ufak tefek hatalar. Bir de kimi zaman uzaktan gördüğümüz bossların animasyonları kafayı yiyebiliyor, kendi etrafında dönen çeşitli bosslar gördüm.
Elden Ring: Nightreign tamamen online odaklı bir oyun, tek kişilik tarafını yukarıda bahsettiğim gibi pek iyi anmayacağım. Böyle bir oyunda en büyük problem ne biliyor musunuz? Cross-play yok! Playstation 4 - 5 ya da Xbox One - Series arası cross-play desteği sağlamışlar ama konsollar ve PC arasında beraber oynamak mümkün değil. Hangi yıldayız biz, ne demek başka platformlara ulaşamıyoruz. Tek kişilik oyunlarda tamam sunucuları ayrı tutmak istemiş olabilirsiniz ama bütün olayı online co-op olan bir oyunda bu ayrımı hiç iyi karşılamadım. Zaten 3 kişilik takımlar bile sıkıcı bir durum, üstüne cross-play yok, sevenler iyice ayrılıyor!
Bu arada oyun içi iletişimin de çok kısıtlı olduğunu belirtmek istiyorum. Sesli iletişim yok, bir şeyler işaretleyerek anlaşabiliyorsunuz onu da sadece arka arkaya ping atmak için kullanan oyunculara denk geldim bolca. Envanterdeki bir eşyanın bana değil takım arkadaşıma yarayacağını düşünüyorum mesela, bunu ona söylememin tek yolu yere atıp işaret atmak ve öbürünün kapmamasını ummak. Bu oyunda eşya paylaşımı bile etkiliyken rastgele insanlarla oynamak zor oluyor yani. En azındna sesli sohbet olabilirmiş. İnceleme için bize ortak bir Discord önerdiler ama ben giremedim ülkemizde kapalı olduğundan.
Son olarak PC'de DualSense ile oynamayı seven oyuncular için güzel bir haberi de ekleyelim, PlayStation overlayi oyuna eklenmiş. Yani elinizde bir DualSense (ya da DualShock) varsa ve bununla PC'ye bağlayıp oyun oynamak istiyorsanız doğrudan ilgili tuş takımını görebiliyorsunuz. Diğer FromSoftware oyunlarında olduğu gibi tuşlara ayrı bir mod indirmek zorunda değilsiniz.
Sonuç
Ben FromSoftware oyunlarını Demon Souls batıda çıktığı günden beri seviyor ve çıkan her oyununu gözü kapalı alıyorum. Hatta Echo Night isimli PS1 korku oyununu bile FromSoftware’in olduğunu bilmeden sevmiş, Sekiro’yu bile bambaşka bir tür olmasına rağmen bağrına basmış biriyim. Sonuçta hepsi benim için özel oyunlar ve Elden Ring: Nightreign’i de alıp oynamam kaçınılmaz bir durum. Ama bu oyunu diğerleri ile aynı yerde tutabilir miyim derseniz, ne yazık ki hayır.
Saatlerimi verdim, muhtemelen daha uzun saatler de arkadaşlarımla oynamak için başında olacağım ama Souls ya da Bloodborne gibi bir oyun bekleyenlerin isteklerini kesinlikle karşılamıyor. Daha ağır tempoda, taktik geliştirip ilerleme sağlamak isteyenleri, tek başına keyifli bir oyun oynamak isteyenleri üzecek olan oyun “dostları toplayıp Souls bosslarını dövelim” diyen oyuncuları ise bir yere kadar tatmin edecektir. Zaten fiyatı da ona göre belirlenmiş, 40 dolar verip ortalama 50 - 80 saat arkadaşlarla keyifli vakit geçirebileceğimiz bir oyun. Bunu 15 dolara hatta bedavaya yapan da var ama işte, Elden Ring ismi oyunun yükünü büyük oranda sırtlamış. Bu yüzden benim notumu biraz daha taraflı olarak alabilirsiniz, eğer FromSoftware oyunlarına özel bir sevginiz yoksa 5 puan daha düşürün aklınızdan.
09:48 - Klasik servis oyunu sevdası. Hani bir tuttursak para akar kafasıyla yapılan oyunlar bunlar ve %99 da tutmuyor, ama yine de bu sevdadan vazgeçmiyor firmalar.
MK Okuru29.05.2025 09:48
Mis gibi oyun, her sizin istemediğiniz oyun türü çıkınca, ona cashgrab demeyi bırakın.
Yorumlardan birinde cashgrab denmiş kesinlikle doğru. Nasıl bir açgözlülükse 3-5 dolara gelmesi gereken dlc'yi standalone diye 40$'a ittirmeye çalışıyorlar. Ha yine hayvan gibi satacak orası ayrı konu.