Bunca aydır beklediğimize değdi mi?
Tanner, yeraltı problemleri ile ilgilenen çok sıkı bir polistir. Kimliği
belirsiz mafya babası tam 40 adet çok pahalı ve hızlı araba siparişi vermiştir.
Tanner'ın görevi bu gizli insanı bulup ortaya çıkarmaktır. Genel haliyle böyle
olan konu, ufak bir flashback ile başlıyor. İstanbul sokaklarında Tanner
vurulmuş ve SSK'da can vermiştir. Akabinde kurgu bir kaç ay geriye döner ve oyun
başlar. İlk defa ülkemiz hakkında bu kadar ayrıntılı bir oyun yapıldığı için çok
heyecanlanmıştık. Fakat şimdi görüyorum ki yapımcılar pek iyi ARGE çalışması
yapamamışlar. Hazırlananın aksine bizde M16 kullanan polislere ben pek
rastlamadım, ayrıca eklenmemiş olsa da bildiğim kadarıyla İstanbul'da hala
koskoca köprüler var, oda ayrı ilginçlik.
Atari sen ne yayınladın böyle???
Serinin ilk oyunu gerçekten çok güzeldi. Gerçi Grand Theft Auto ondan çok
başarılıydı ama Driver'da kendine göre başarılıydı. Aslında o zamandan bu zamana
görüyorum ki hiçbir şey gelişmemekle birlikte, daha çok geriye gitmiş. Öncelikle
şehirlerden bahsedeyim. Gezip göreceğimiz yerler: Miami, Nice ve İstanbul. Fakat her nedense oyunun geçtiği dönemlerde her şehirde bir
şeyler olmuş olacak ki sokaklar bomboş. Örneğin İstanbul'da seçim dönemine rast
gelmişler, Miami'de ise gündüz vakti çoğu insan denizde olduğundan pek kalabalık
olmamış. Hazırlanan şehirleri mantıklı bir şekilde anlatmaya çalışıyorum fakat
imkansız. Ne çevrede insanlar var, ne araçlar, nede en ufak bir canlılık
belirtisi. Kısaca maalesef şehirler berbat tasarlanmış. Görevleriniz size hem
ufak bir video eşliğinde anlatılıyor hem de haritada gideceğiniz yer
işaretleniyor. Bu arada sanki ara demolar başka bir oyuna aitmiş gibi gerçekten
inanılmaz kaliteli ve güzel hazırlanmış. Yine kayıt seçeneğimiz yok, görev
bitiminde yapıyoruz. Herhangi bir ölümde baştan başlıyor fakat yükleme ekranları
çok kısa. Başarılı olduğunuz görevleri kaydedebiliyorsunuz. Böylelikle sanki bir
film yapar gibi istediğiniz yerlere kamera yerleştirerek bütün olayı tekrar
izleme şansınız var.
Hangi kontroller, hangi grafik?
Driv3r'ın kontrol ve grafikleri ise aynı şehirleri gibi. Tam olarak aşağıya
bakamıyorsunuz, az bir boşluk kalıyor, bu yüzden yüksekten aşağıdaki birilerini
vurmak çok zor. Çevre öğeleri o kadar az kullanılmış ki çoğu mekan kendini
tekrarlıyor. Özellikle sokaktaki insanlar sanki 2-3 çeşit, siz ilerledikçe
kopyala/yapıştır yapılmış gibi aynı şeyleri görüp duruyorsunuz. Distance, yani
uzak mesafeyi görme olayı ise tam anlamıyla berbat. En yüksek seviyede oynamama
rağmen sadece bir kaç metre ilerisini görebiliyorsunuz ve işin ilginç yanı siz
ilerledikçe önünüze bir şeyler ekleniyor. Biraz ilerliyorsunuz çat diye bir
araba çıkıyor, kamerayı geri alıyorsunuz yanından geçtiğiniz insan kayboluyor ve
anında önünüze ışınlanıyor. Bu haliyle böyleyken grafik ayarlarını en düşük
seviyeye getirseniz nasıl olur onu da siz düşünün. Ama az olsa da Driv3r'ın iyi
yönleri de var. Daha doğrusu az değil de tek iyi yönü hasar sistemi. Araçlar
herhangi bir yere çarptığında çok gerçekçi hasar alıyorlar. Tabi bazen
oyuncakmış gibi havayı sıçradıkları felan oluyor ama çaktırmayın. Sesler ve
müzikler genel kanıya uygun olarak vasat olmuş. Fakat oyunun başındaki Türkçe
seslendirme hoşuma gitti doğrusu.
Son Sözler :
Driv3r maalesef türünün en kötü oyunu olmuş. O harika yapımı nasıl bu kadar
bozabilmişler inanılmaz. Kısaca, Brothers In Arms'da oyun, Splinter Cell'de
oyun, GTA'da oyun, Driv3r da oyun. Fakat aralarında dağlar kadar fark olduğu
apaçık.