İçerik No: | İçerik |
1.1 | Doom’un
Kısaca Tarihi |
1.1.2 | Doom3’ün
Konusu |
2 | DOOM3
ANSİKLOPEDİSİ |
2.1 | Oynanış |
2.2 | Bölüm
Tasarımları |
2.3 | Küçük
Ayrıntılar |
2.4 | Silahlar |
2.5 | Düşmanlar |
2.6 | NPC’ler |
2.7 | Genel
Fikir |
2.8 | Sistem
Gereksinimleri |
3 | İd
Software’in İMZASI!!! |
Hayatınızda yapabileceğiniz en güzel şey; yapmak istediğiniz her şeyi yapmış olarak hayata gözlerinizi yummaktır. İnsanoğlu doymak bilmez derler ya, bence kesinlikle doğru. Biz ve siz belki hayatlarımızı şu dört köşeli ekrandan yansıyan “sadece” 32 bitlik evrene hapsetmiş olabiliriz; ama, emin olun az önceki cümlenin bize söylediği bu kural hiçbir zaman değişmeyecek, insan denen varlık bu alemde var oldukça. Ve emin olun gün gelecek ki istediğimiz her şeyi yapmış olmanın huzurunu hissettiğimiz anda bile “biraz daha, biraz daha” diyerek fazlasını arzulayacağız. Çok küçük; ama, çok büyük! Sınır tanımayan teknoloji bunun en büyük örneği, güç gösterisi oyunlar da kuvvetli bir silahı.
Zamanında 286 işlemcili bilgisayarım vardı. Daha sonra 486 ve peşinden de ilk MMX! Şimdiki sistemime de güvenirim; ama, hiç kuşkum da yok ki en fazla 10 sene sonra 128 bitlik bir Athlon’um olacağına bahse girerim. Ki 10 sene önceki durumla şimdiyi kıyaslayacak olursam yanılacağımı sanmıyorum. Büyük ihtimalle de biraz sonra göklere çıkaracağım Doom3 adlı yıllar sonrasının “zerzevatına” zamanı gelecek göz ucuyla bile bakmayacağım. Evet, bundan eminim. Ama şu anda aylardan Ağustos ve takvim 2004 yılını gösteriyor. Zaman; 3 farklı harften oluşan ve toplamda da 4 karakterli bir kelimenin yarattığı “Dünya Molozu’nun” altında ezilme zamanıdır.
1-Doom’un Türkçe Kelime Karşılıkları
1.1 Kısaca(?) Tarihi:
1.1.1.1-Kötü Kader
“Ne kötü kaderi!?” diyebilirsiniz. Bence kötü kader. 1993 yılında yazılmış, oyunculuk tarihinin en kötü kaderidir Doom; id Software baş mimarıdır. O günler, hiç unutmam, oyunların sırf zevk için oynandıkları dönemlerdi. Ellerde Tetris, sistemlerde de PacMan vardı. O zamana göre dünyanın merkezindeki belki iki oyun buydu. Çok fazla konsol olmasa da olan oyunların çoğu aynı amaca hizmet ediyordu; salt eğlence. Derken John Carmack adındaki zeki çocuktan “Eureka!!!” diye bir çığlık yükseldi. Akla hayale gelmeyecek yaratıklarla dolu bir dünyada, elinizde teknolojinin son ürünü silahlarla, ve en önemlisi karakterinizin “gözünden” oynadığınız bir aksiyon fikri üreyiverdi John Carmack’ın beyin kıvrımlarında. Bu ne büyük bir zekadır ki şu anda binlerce insan FPS denen bu oyun devriminde kendini kaybetmiştir? Adına da şekilli bir isim, Doom deyiverdi. Sonuçta benim şahsi fikrim şudur ki; hangi açıdan bakarsanız bakın John Carmack, adını tarihe yazdırmış dünya devleri arasında en öndedir.
Gel gelelim ilk Doom bir harikaydı. İsmi para ediyor, kendisi milyonlar kazandırıyordu. Id tam anlamıyla turnayı gözünden vurmuştu. Ekrandan yansıyanlar oyunun adını kusursuzca karşılıyordu. Hatta görünenler korkunçtu. Karakterleri dört taraftan ve çaprazdan görebiliyorduk; ama, bu o ana kadar alışılmışın dışında inanılmazı gözler önüne seriyordu. İlki mükemmeldi, ikincisi geldi; o da mükemmel oldu. Oyunun fanları ise çıldırıyordu. En ufak ayrıntısına kadar incik cincik ediliyor, yaşananlara senaryolar uyduruluyor; kısacası insanlar Doom’u bir oyunun dışında bir hayat olarak görüyorlardı. İkincisi birincisinden daha çok ses getirdi; çünkü artık yaratılan kitle ilkinin kat kat üzeriydi. Ve tam o sırada yapımcı firma Id’den beklenmeyen, daha doğrusu üzen bir duyuru gerçekleşti: Doom serisi, ikinci oyun ile nihayete ermişti...