Yıllardır oyun oynayan, bilgisayar oyunlarını yaşam tarzı olarak belirleyen
insanların asla belleklerinden silinmeyecek, mihenk taşı sayılan, nadir
yapımlardan biridir Doom. Bilgisayarlarımızın basit muhasebe işlemlerini yapmak
için işlemcilerini yordukları yıllarda, oyun dünyasında çığır açan bir teknikle,
hepimizi kendi gözümüzden gördüğümüz bir ortama taşıyan Doom, doğru bir ifade
ile oyun dünyasının derinden çalkalamış, alışkanlıklarımızı tepe taklak etmişti.
Öyle ki; oyun makinesi olarak ilan edilen Amiga’nın bir kenara atılıp, herkesin
PC almaya başladığı bir dönemin öncüsü olmuştu. Doom, dünyada en çok satan ve
adını tarihe altın harflerle kazımış nadide oyunlardan biri olduğu gibi halen
oynanılabilme gibi bir lükse de sahiptir.
Kısa sürede ikinci versiyonu ile karşımıza çıkan Doom serisi aniden uzun bir
sessizlik içine girdi. id çalışanları kendilerini tekrarlamak istemediklerinden
farklı projeler üzerinde yoğunlaşmaya başladılar. (Quake serisi gibi) Doom
efsanesi, diğer oyun yapımcılarına öyle büyük bir ufuk açtı ki; benzer oyunlar
ardı sıra gelmeye başladı. Hatta 1996 yıllarının sonunda piyasaya çıkan
oyunların %60’ına varan kısmı FPS türünde olmasının bir nedeni de bu olsa gerek.
Doom 3’ün ayak sesleri
2001 yılında resmi olarak duyurulan Doom 3 için vadedilenler gerçekten dudak
uçuklatacak türdendi. O zamanda görüntüleri elden ele dolaşan oyunun grafikleri
gerçekten inanılmaz boyutlardaydı. Hatta bir çoğumuz bu görüntüleri nasıl bir
konfigürasyonla alacağımızı düşünmeye başlamıştık. Fakat Doom 3 gecikti de
gecikti. Defalarca ertelendi, defalarca çıkış tarihi değiştirildi. Bu sırada
piyasada yeni yeni tutunmaya çalışan Xbox konsolu PlayStation 2’nin gölgesinden
kurtulmak için kendine özgü oyunları piyasaya sürdürürken elinde bir koz olarak
da Doom 3’ü barındırıyordu. PC’ler için çıkacağı zaman kesinlikle sistem
canavarı olacak olan bir oyunun konsol versiyonu gerçektende hayal gibi bir
şeydi ve Xbox bunu başarırsa kendisini sevmeyen kesimlerden bile geçer not
alabilecekti. Fakat o da abisi; yani PC versiyonu gibi, defalarca ertelemeye
uğradı.
2004 senesinin yaz aylarında, piyasaya sürülmesinden bir hafta evvel dağıtılan
reklam panoları insanlara şaka gibi geliyordu. “Hadi canım gene ertelenir!” gibi
sözler havalarda uçuşurken, yazın kavurucu sıcağının yanı sıra Doom 3
cehenneminde de yanmaya başladık. İlginç olan; defalarca “Önce Xbox’ta” sözleri
söylenmesine rağmen oyunun ilk olarak PC’ye çıkmasıydı. O ya da bu şekilde oyun
çıkmıştı ve grafikleri de gerçekten anlatıldığı kadar vardı. Tam söylendiği gibi
korku filmi tarzında ilerleyen senaryosu ve her an tetikte olmamızı sağlayacak
ani yaratık saldırıları oyunun ilk göze çarpan özellikleri idi.
Doom 3 için ilk akla gelen soru elbette “Benim sistemimde çalışır mı?” oldu.
Kimileri oyunu en yüksek seviyede oynamak için bilgisayarlarını yükselttiler,
kimileri ise bana bu kadarı yeter deyip oyunu en düşük grafik seviyesinde
oynadılar. Yine de kesinlikle değişmeyecek bir gerçek vardı: Doom 3, Xbox’a
çıktığında stabil bir oynayış sunacak, sistemin el verdiği ölçüde kesintisiz
aksiyon içerecekti…
Bir sene gecikme ile nihayet Xbox’ta
İlk olarak Xbox’a çıkması gereken oyun bir yıla yakın bir gecikmenin ardından
nihayet piyasaya sürüldü. PC’deki versiyonun ihtişamı, konsol versiyonuna gölge
düşüreceği konusunda ciddi endişeleri olan herkesi şaşırtacak kadar kaliteli bir
adaptasyonla geldi üstelik. Yapımcı id olmasına rağmen Xbox modifikasyonunda
Vicarious Visions isimli firmanın katkısı ile hazırlanan oyun, bir iki eksikliğe
rağmen kesinlikle Xbox platformundaki en iyi FPS’lerden biri.