Bazı oyun serilerinin oyuncuların kalbinde apayrı bir yeri vardır, ne kadar iyi veya ne kadar kötü olurlarsa olsun içlerinde bulundurdukları tek bir karakter yüzünden ikonik statüsüne ulaşan bu oyunlar,asla unutulmazlar ve asla terk edilmezler.
Dante böyle bir karakter işte, senelerce Devil May Cry takipçileri arasında imza kılıcı Rebellion ve vazgeçilmez silahları Ebony & Ivory ile milyonlarca iblisi avlayan Dante, şüphesiz bizler için çok fazla şey ifade ediyor. Belki bu sebeple Devil May Cry serisinin yeniden başlatılacağı söylendiğinde hayranların tepkisi ağır olmuştu. Kimse Dante’yi olduğundan daha farklı bir şekilde görmek istemiyordu. Beyaz saçlı, alaycı iblis avcısı, olduğu gibi kalmalıydı.
Serinin yeniden başlatılacağı haberleri ilk piyasaya düştüğünde ve yeni Dante’nin tipi belli olduğunda herkesin kaşları havaya kalkmıştı. Bunun en büyük sebebi serinin yeniden başlatılıyor oluşu değil gözümüze popüler kültür trendlerinden oluşan daha farklı bir Dante’yi sokmalarıydı, tepkiler öyle ağır olmuştu ki oyunun yapımcı stüdyosu Ninja Theory ölüm tehditleri bile almıştı. Yeni Dante sevilmemişti.
Buna rağmen Ninja Theory karakteri değiştirmeyeceklerini, Dante’nin olduğu gibi kalacağını savundu, oyunun tasarımcısı Tameem Antoniades kararının arkasında duruyordu. Dante konusunda tehditler, geçilen dalgalar ve ciddiye alınmama durumu devam etti, oyunu bekleyenler ise ikiye bölündü, bir kısım gerçekten muhteşem bir Devil May Cry oyununun geldiğine emindi, diğer kısım ise bu oyunun seriyi mahfedeceğini düşünüyordu, ben ilk gruba dahildim, haklı çıktığım için oldukça mutluyum.
Devil May Cry’ın ön inceleme kopyasını bitireli sadece saatler oldu, şunu gönül rahatlığı ile söylüyorum, kral öldü, yaşasın yeni kral! Peki bu yeni kraldan neler beklemelisiniz? Devil May Cry çıktığında gerçekten eskisini aratacak bir oyun mu oynayacaksınız? Hepsine geleceğiz.
Öncelikle Dante’ye değinmek istiyorum, daha doğrusu yeni “Dante”. Orijinal seriden alıştığımız beyaz saçlı, hafif alaycı fakat bir o kadar ciddi iblis avcısı artık yok, bunu kabullenelim öncelikle. Capcom’un yaptığı Devil May Cry oyunlarında oldukça Japon tasarım elementlerinin etkilerinin hissedildiği bir Dante vardı, beyaz saçlar, abartı kıyafetler, oldukça abartı silah tasarımları derken orijinal serinin şüphesiz kendine ait bir tarzı vardı. Peki ama yeni DmC? Şunu açık ve net söylüyorum, Ninja Theory bütün bu Japon etkileşimini oyundan kaldırarak batıdan esinlenilmiş, çok daha farklı bir DmC yaratmış (Batının ahlaklı yanlarını aldığını pek söyleyemem). Yeni Dante oldukça genç, enerjik ve bir o kadar umursamaz. Oyunun başında izlediğiniz sahne zaten Dante’nin ne kadar asi, başına buyruk ve umursamaz olduğunu gösteriyor, elimizde gençliğini ve “güçlü” olmasının en iyi yanlarını kullanan bir genç var. Carpe Diem mantığı ile yaşayan Dante, henüz yaşadığı dünyanın gerçekliklerinden haberdar değil ve içkiyle, kadınlarla, bilimum başka hızlı olaylarla gününü gün ederken birden bire karavanında saldırıya uğruyor, böylelikle hikayeye dinamik bir giriş yapıyoruz.
Ninja Theory inanılmaz gerçekçi grafikler yerine görsel tasarıma ve sunuma daha çok özen göstermiş, kabul edelim, PlayStation 3’ün grafikleri artık belli, PC’ye çıktığında şüphesiz daha güzel görünecek olan oyun, PS3’te şimdilik limitlerde geziyor, hatta yer yer FPS düşüklükleri bile yaşadım. Fakat grafikleri önemli değil, platformuna göre gayet yeterli grafiklere sahip DmC gücünü yakaladığı görsel konseptten ve tasarımından alıyor. Sürekli olarak Limbo’yu harika yansıtan kırmızının ton geçişleri, şehrin değişen yapısını muhteşem bir şekilde gözler önüne seriyor, karşılaştığınız iblisler ve karakterler de aynı şekilde, hepsinin tasarımı bir bir özenle yapılmış ve her biri oldukça farklı. Uçan kırık bebek maskelerine sahip Bathos’lar, Stinger’lar, Drone’lar, Succubus ve geri kalan cehennem yaratıkları gerçekten gördüğüm en esaslı tasarımlara sahip.