Özel İnceleme
Bazı oyun türleri vardır ki, öyle hikayesini bitirip köşeye atamazsınız. İçerisinde kendinizi yerine koyduğunuz bir karakter veren RPG, FRP'ler ve MMO'lardan bahsediyorum. Bu türdeki yapımlarda kendi oluşturduğumuz karakterleri, yeteneğimiz ve oyun içerisinde harcadığımız zamanla doğru orantılı olarak geliştirir, kendi zevkimize ve oyun tarzımıza göre kişiselleştirir ve adeta bizlerin sanal dünyadaki bir yansıması haline getiririz. Genellikle TPS bakış açısı ile oynanan bu oyunlara, Bungie farklı bir şekilde yaklaştı ve her ne kadar kendisi aksini iddia etse de, piyasanın en sağlam MMOFPS'lerinden biriyle, Destiny ile yıllar önce karşımıza çıktı.
İlk oyunun çıkışını hatırlıyorum. Her ne kadar o zamanlar konsolda oyun oynamıyor olsam da, Destiny'nin o, nasıl anlatayım... Gerçekçi bir bilim kurgu havası vermesi, silahların sanki gerçekten de elimizde böyle bir teknoloji olsa, tıpkı Destiny'de olduğu gibi gözükecek olması hissiyatı, oyunun ortamlarının çekiciliği, muhteşem, olağan üstü müzikleri ve arkadaşlarınız ile oynadığınızda verdiği keyfi beni kıskandırmış, hatta sonunda bir konsol aldırmayı başarmıştı. Ancak bu konuda kendimi, tıpkı Destiny'ye geç başlayan diğer oyuncular gibi şanslı görüyorum. Çünkü Destiny ilk çıktığında, öylesine kısıtlı bir içerik sundu ki, oyuncular oyuna başladıktan çok kısa bir süre sonra sürekli olarak aynı şeyleri tekrarlamak zorunda kalmıştı, ve ne kadar aksini iddia edersek edelim, bir oyun tekrara düştüğünde, dar ağacını da hazırlamaya başlıyor.
İlk oyun yapılan güncellemeler ve gelen eklenti paketleri ile gerçekten evrim geçirdi. Yapılabilecek birçok aktivite ile oyunun gelişme hissiyatı iyileştirildi, yeni Raid'ler, yeni Strike'lar, PvP mod'ları vs derken, ilk çıkışından hayli farklı bir yapım karşımıza dikildi. Zaten Destiny'nin ilk zamanlarında oyuna başlayan kiminle konuştuysam ve "Destiny güzel oyunmuş ya" desem, gelen itirazların sebebi sürekli olarak benim oyuna geç başlamam ve başladığımda yeteri kadar içeriğin oyunda olması gösterildi.
Şimdi ise karşımızda yep yeni bir oyun var. Ama, gerçekten yeni mi? Ya da sadece yeni olması, Destiny 2'yi güzel yapmaya yetecek mi? Gelin yavaş yavaş Destiny 2'ye giriş yapalım. Bu arada baştan belirteyim. İnceleme iki bölüm şeklinde olacak. İlk bölümünde oyun daha yeni çıktığı için ve oyunu yalnızca bir gündür oynadığım için, ilk karşıma çıkanlar, Destiny'nin ilk oyunundan direkt olarak gözüme çarpan farklılıklardan oluşacak. Oyun için son sözü, puanını ve detaylarını, önümüzdeki hafta oyunda yeterli seviyeye geldikten sonra vereceğim. (Bize kızmayın, Activision sağolsun oyunu çıktığı gün gönderdi...)
Puan geldi
"Ne için, nasıl ve nereden geldiğini bilmiyorduk. Milyonlarca yıl boyunca kendimizi yapa yanlız sandığımız bir evren içerisinde, birden bire, aniden ortaya çıktı. Önceleri ne olduğunu anlamadık. Ne için geldiğini de. Ancak Gezegenlerin arasında ahenkle dolaştığı için ona "Gezgin" adını verdik. O da bize, ölümsüzlüğü..."Bazı oyun türleri vardır ki, öyle hikayesini bitirip köşeye atamazsınız. İçerisinde kendinizi yerine koyduğunuz bir karakter veren RPG, FRP'ler ve MMO'lardan bahsediyorum. Bu türdeki yapımlarda kendi oluşturduğumuz karakterleri, yeteneğimiz ve oyun içerisinde harcadığımız zamanla doğru orantılı olarak geliştirir, kendi zevkimize ve oyun tarzımıza göre kişiselleştirir ve adeta bizlerin sanal dünyadaki bir yansıması haline getiririz. Genellikle TPS bakış açısı ile oynanan bu oyunlara, Bungie farklı bir şekilde yaklaştı ve her ne kadar kendisi aksini iddia etse de, piyasanın en sağlam MMOFPS'lerinden biriyle, Destiny ile yıllar önce karşımıza çıktı.
İlk oyunun çıkışını hatırlıyorum. Her ne kadar o zamanlar konsolda oyun oynamıyor olsam da, Destiny'nin o, nasıl anlatayım... Gerçekçi bir bilim kurgu havası vermesi, silahların sanki gerçekten de elimizde böyle bir teknoloji olsa, tıpkı Destiny'de olduğu gibi gözükecek olması hissiyatı, oyunun ortamlarının çekiciliği, muhteşem, olağan üstü müzikleri ve arkadaşlarınız ile oynadığınızda verdiği keyfi beni kıskandırmış, hatta sonunda bir konsol aldırmayı başarmıştı. Ancak bu konuda kendimi, tıpkı Destiny'ye geç başlayan diğer oyuncular gibi şanslı görüyorum. Çünkü Destiny ilk çıktığında, öylesine kısıtlı bir içerik sundu ki, oyuncular oyuna başladıktan çok kısa bir süre sonra sürekli olarak aynı şeyleri tekrarlamak zorunda kalmıştı, ve ne kadar aksini iddia edersek edelim, bir oyun tekrara düştüğünde, dar ağacını da hazırlamaya başlıyor.
İlk oyun yapılan güncellemeler ve gelen eklenti paketleri ile gerçekten evrim geçirdi. Yapılabilecek birçok aktivite ile oyunun gelişme hissiyatı iyileştirildi, yeni Raid'ler, yeni Strike'lar, PvP mod'ları vs derken, ilk çıkışından hayli farklı bir yapım karşımıza dikildi. Zaten Destiny'nin ilk zamanlarında oyuna başlayan kiminle konuştuysam ve "Destiny güzel oyunmuş ya" desem, gelen itirazların sebebi sürekli olarak benim oyuna geç başlamam ve başladığımda yeteri kadar içeriğin oyunda olması gösterildi.
Şimdi ise karşımızda yep yeni bir oyun var. Ama, gerçekten yeni mi? Ya da sadece yeni olması, Destiny 2'yi güzel yapmaya yetecek mi? Gelin yavaş yavaş Destiny 2'ye giriş yapalım. Bu arada baştan belirteyim. İnceleme iki bölüm şeklinde olacak. İlk bölümünde oyun daha yeni çıktığı için ve oyunu yalnızca bir gündür oynadığım için, ilk karşıma çıkanlar, Destiny'nin ilk oyunundan direkt olarak gözüme çarpan farklılıklardan oluşacak. Oyun için son sözü, puanını ve detaylarını, önümüzdeki hafta oyunda yeterli seviyeye geldikten sonra vereceğim. (Bize kızmayın, Activision sağolsun oyunu çıktığı gün gönderdi...)