Death Stranding 2: On the Beach için geri sayım sürerken, yönetmen Hideo Kojima’nın yeni oyuna dair açıklamaları dikkat çekici bir içsel dönüşümün izlerini taşıyor. İlk oyunda işlediği kopukluk teması, gerçek dünyadaki pandemiyle beklenmedik şekilde örtüşmüştü. Şimdi ise Kojima, devam oyunuyla bu yalnızlık ve kopmuşluk hissine farklı bir perspektiften yaklaşmak istiyor.
Edge dergisine verdiği röportajda Kojima, ilk Death Stranding oyununun pandemiden sadece aylar önce yayımlandığını hatırlatarak, kurgusal dünyanın kısa süre sonra gerçek hayata ne kadar benzediğini şaşkınlıkla izlediğini belirtti. O dönemde geçirdiği ciddi bir hastalık sonrası stüdyosuna dönen Kojima, ofisin bomboş olduğunu gördüğünde “Artık kimseyle bir daha yüz yüze görüşemeyecekmişim gibi hissettim,” diyerek yalnızlığın ruhsal etkisini aktardı.
Death Stranding'deki “chiral ağ” fikri, insanların tehlikeli bir dünyada dijital yollarla bağlantı kurmasını sağlıyordu. Bu ağ, bir yandan iletişimi mümkün kılarken diğer yandan fiziksel bağların eksikliğini derinleştiriyordu. Kojima’ya göre Zoom toplantıları, dijital partiler ve sanal sınıf etkinlikleri hiçbir zaman gerçek insan temasının yerini tutmadı. Bu durum, ikinci oyunun temellerini atarken “daha önce var olmayan” bir oyun yapma arzusunu tekrar alevlendirdi.
Death Stranding 2, Sam Porter Bridges karakterini bir kez daha merkezine alırken, bu kez dijital bağlantıların yetersizliğini ve insan olmanın anlamını daha da derinlemesine sorgulayan bir hikâye sunmayı hedefliyor. İlk oyunun tematik başarısından güç alan Kojima Productions, oyuncuları gerçeklikten kaçış sunarken duygusal olarak güçlü bir deneyime davet ediyor.
Oyuncular, Hideo Kojima’nın bu benzersiz anlatım diline bir kez daha tanık olacakları Death Stranding 2: On the Beach ile 26 Haziran 2026’da yeniden yola çıkacaklar. Bu sefer yalnızca kıtaları değil, kopan insani bağları da onarmaya çalışacaklar.
Hissedenlere merhabalar.