Zombilere ne kadar alıştık değil mi sevgili oyun severler? Zombileri konu
alan bir oyun piyasaya çıkınca kayıtsız kalmak mümkün olmuyor. Özellikle Capcom
bizi yaşayan ölülerle baş başa bıraktıktan sonra, zombi istilası hız kesmeden
sürüp gidiyor. Ne biz zombi avlamaktan vazgeçeceğiz ne de onlar insan etinden
vazgeçecek.
Resident Evil 5 beklentilerin altında kalınca, yaşayan ölüleri ele alan bir
projeye gözümüzü dikip beklemeye başladık. Capcom’un diğer bir zombi oyunu Dead
Rising 2’nin (DR2) çıkacağı haberi ortalıkta dolaşmaya başladı. İlk yapım 1.5
milyonun üzerinde bir satışla devamının geleceğinin müjdecisiydi.
Dead Rising 1’i (DR1) biraz hatırlayalım. Hiçbir kahramanlık öğesini bünyesinde
barındırmayan Frank West adlı bir fotoğrafçıyı kontrol etmiştik. Bu oyunu özel
kılan bazı noktalar vardı. Birincisi aynı anda ekranda 500 zombiyi
görebiliyorduk, ikincisi ise etraftaki hemen hemen bütün nesneler silah olarak
kullanılabiliyordu. Alışveriş merkezinde kapana kısılmış olan insanları,
zombilerin elinden kurtarmaya çalışıyorduk.
İlk oyunda gördüğüm önemli bir eksiklik kayıt sistemiydi. O kadar zombi ile
uğraşıyorsunuz güç bela bir noktaya gelmişsiniz. Haritada bakıyorsunuz kayıt
noktası epey uzağınızda gözüküyor. Zombi sürüsünün içinde kaldığınızda
canınızdan olup kayıt yerinden yeniden başlamak epey can sıkıcıydı. Üstelik
alışveriş merkezinde insanları güvenli bir yere götürmek zorundaydınız ve kendi
canınızla birlikte onları savunmanız gerekiyordu. DR2’de bu kayıt işi Checkpoint
ile süslenirse daha verimli olacağı görüşündeyim. Zira yeni yapımda büyük bir
ihtimalle fotoğraf çekme işi olmayacak. Zaten ilk oyunda bir yandan zombilerle
uğraşırken, bir yandan fotoğraf çekmek pek anlamlı değildi.
Bitmeyen düşmanlar
Bu sefer mekân olarak Vegas’taki Fortune City seçilmiş. Fortune City bir kumar
şehri. Yöneteceğimiz karakter ise Chuck Grene adında bir motosikletçi. Grene
kızıyla birlikte helikopterle Fortune City’e geliyor. Buraya kumar oynamak için
gelmemiş. Normal bir ebeveyn gibi kızı ile şehirde tur atarken, kızını
kaybediyor. Deli gibi kızını ararken, başka bir belayla burun buruna kalıyor
yani zombilerle. Chuck Grene, Frank West’e birazcık benziyor ve kalıp olarak da
daha bir derli toplu. Üzerinde sarı bir motosiklet montu göze çarpıyor. Tahmin
edeceğiniz gibi hikâye bazında öyle ahım şahım bir ilerleme yok. Capcom senaryo
konusuna odaklanmak yerine, genellikle zombi teması üzerinde duruyor. Zombileri
kes doğra, silahla vur nereye kadar gidecek. Resident Evil’daki hikâye kurgusunu
DR2 için de yapamaz mıydınız?