Psikolojisi bozulan savaşçının dramı...
Bugüne kadar oynadığınız oyunları bir düşünün... Neredeyse tamamında kahramanlarımız korkudan nasibini almamış, cengaver karakterlerdir. Ben bugüne kadar karşılaştığı dehşetler karşısında kılıç tutan kolu titreyen, ölümün bile yanına almayı reddettiği yaratıklarla yüzyüze gelip de arkasına bile bakmadan geri kaçan bir kahraman gördüğümü hatırlamıyorum. Hayır, kahraman dediğin cesur olmalıdır, bütün dehşet verici şeylere göğüs germelidir. Ya da en azından Darkest Dungeon oynamıyorsak durum aşağı yukarı böyledir...
Darkest Dungeon, sırtını Kickstarter'a bağlayan bir "roguelike" RPG oyunu. Yapımcılar oyunun hikâyesini
"açgözlülük, felaket ve kefaret ödeme üzerine doğaüstü bir hikâye" olarak tanımlıyor. Maceradan maceraya atılırken bir yandan da ailemizin kökenlerini ve onlara ait toprakların altında yatan gizemli, korkunç gerçekleri ortaya çıkaracakmışız. Bu uğurda karanlık zindanlar, kadim mağaralar ve türlü türlü yaratıklar maceramızın bir parçası olacak yine. Buraya kadar herhangi bir RPG'den pek de farkı yok doğrusu. Ancak bu maceraları nasıl yaşadığımızın detaylarına geldiğimizde Darkest Dungeon asıl silahını ortaya çıkatıyor: Karakter psikolojisi, ya da yapımcıların verdiği isimle
"Affliction System".
Oyundaki her kahramanın kendi karakteri, psikolojisi ve bir ruhsal durumu mevcut. Ve bu kahramanlar, tam olarak giriş paragrafında belirttiğim türden durumlar karşısında sarsılabilen, morali bozulabilen ve hatta çeşitli fobiler geliştirebilen kişiliklere sahip. Anlayacağınız parlak zırhlar ve büyük kılıçlar Darkest Dungeon'ın karakterlerini ışıldayan kahramanlar yapmaktan bir hayli uzak. Ha, tabii ki bu kendilerini savunamayacakları ya da çıtkırıldım oldukları anlamına da gelmiyor. Karakterlerinizi doğru analiz edip ruhsal durumlarına özen gösterdiğiniz sürece hikâyenin düğümlerini birer birer çözmeye başlayacak ve güçleneceksiniz yine.
Açıkçası bu oldukça enteresan ve nedense oyunlarda genelde atlanan bir nokta. Sonuçta gayet çömez bir maceracı grubunun ilk defa bir dehlizde bir grup iskeletle karşı karşıya gelmesi oldukça sarsıcı bir tecrübe olacaktır. Hele ki gruptan birileri ciddi şekilde yaralanırsa ya da ölürse... Gerçi çok basit bir benzeri aslında eski tarz RPG'lerde de bulunabiliyordu. Mesela Baldur's Gate'te kritik hasar alan bir karakter paniğe kapılp kaçmaya başlayabiliyordu. Ancak bu kadar derinlemesine bir sistemi ilk defa görüyoruz sanırım. Zira dinamik olarak çalışan sistem, karakterinizin yaşadıklarına göre çeşitli paranoyalar bile geliştirebilme yeteneğine sahip. Hep olumsuz psikolojik etkilerden bahsediyorum ama sistem olumsuzluklardan ibaret değil tabii. Başarılı olduğunuz sürece çeşitli yetenekleriniz de tecrübe ettiğiniz olaylar doğrultusunda gelişecek ve genelde alışık olmadığımız kadar "kusurlu" bu grubu zafere ulaştırmayı başarabilirseniz bunun getirdiği tatmin hissi de bambaşka olacak.