Aslında bu satırları yazmadan önce 36 sayfalık bir Crytek rapor dosyası hazırlamıştım. Bunları araştırmam ve yazmam bir haftamı aldı ancak düzenleme ve teyit ettirme işlemleri derken konu en az iki aydır uzadı. Açıkçası Crysis 4’ü üstü kapalı bir şekilde “gelme ihtimali yüksek” diyerekten de bahsedip, “…bakın zamanında demiştik” demek için de hevesliydim (Severim bunu yapmayı). Hatta Crysis 4, benim tahminlerime göre de biraz erken duyuruldu (Çin’in yaptığı sızıntı sağolsun). Normalde beklentim şubat ayı içerisinde olacağı yönündeydi. Aslında güzel de oldu.
Crytek’in, Crysis Remastered Trilogy ve Crysis 4 başta olmak üzere birçok oyunu geliştirdiğini en az iki yıl öncesinden biliyordum. Bu duyurular geldiğine göre birkaç konuda konuşmanın da vakti gelmiştir diye düşünüyorum. Hatta dakikalar önce Avni Yerli’ye ulaşıp, anlatacağım artık dedim. Bundan da çıkarmanız gereken bilgi şudur ki; Bu oyunların piyasaya sürülme düşüncesi, iki yıl ve daha öncesine dayanıyor.
Bilirsiniz ki Crytek, Far Cry ve Crysis serisi ile ön plana çıkmış, Crysis 3 ile son bulana kadar da her yapımı ile kendisinden bahsettirmeyi başarmış bir firma. Crysis 2 ve 3 kimilerine göre sönük oyun kalsa da, bu sönüklük o dönem piyasadaki yerini alan rakiplerinden Killzone, Call of Duty, Battlefield, Metro gibi rakip konumlarındaki FPS oyunlarına karşı değildi. Kendi serisi içerisinde, bir önceki oyunlarına göre sönüklükten bahsediliyordu. Sebebi ise açıkça basitti: İlk Far Cry oyunu ile dönemin FPS oyunu konusunda kendini zirvede tamamlayan ve halen zirvede olan Half-Life 2’nin beklendiği zamanda piyasaya sunulması ve o dönem hiçbir oyunda görülmeyen grafikler ve oynanış ile açık dünya bir oyun ile herkesin ağzını açık bırakmasıydı. 2007 senesindeki Crysis de bunu beraberinde getirmişti. Hal böyle olunca Crytek GmbH, teknoloji ve oyun konusunda kendini zirveye yerleştirmiş. Bunlarla birlikte büyümeye gitmişti. Çoğu firmanın da örnek aldığı bir firma haline gelmişti. Hatta rakipleri bile teknoloji konusunda defalarca Crytek’e danışmanlık yapmıştı.
Gel gelelim Crysis 2 dönemine; Asıl planlanan Crysis 2 daha farklıydı. Bu Crysis 4 ile mümkün olacak! Aslında bu konuda aktaracağım çok şey var. Oyun 2009 senesinde tıp ki şu an Crysis 4’te de olduğu gibi gizemli bir “Teaser” videosu ile duyurulmuştu ve E3 2009’da konuşma yapan Cevat Yerli, şu anda da olduğu gibi “Her şeyin başında olduklarını…” belirtmişti. Tarih tekerrürden devam ederek bu sefer aynı kelimeler firmanın CEO’su Avni Yerli tarafından geldi.
Tarih tekerrür derken “Oh be sonunda teknolojik yenilikten biraz uzak, AAA oyun yapan Crytek geri döndü” olarak da algılayabilirsiniz bunu. Açıklamam gereken bir şey var; Crytek, Far Cry ve Crysis ile çıtayı yükselten firma, o dönem “Neden sadece FPS oyunları?” diyerekten birçok yerli ve yabancı basının sorularına maruz kalıyordu. Bilenler bilir ki; Tayfun Kumaş olarak ben, Melik Arslan ve Raşit’in Facebook’un popüler olduğu dönemlerde yönettiğimiz “CRYTEK” adlı resmi sayfadan bile fazla takipçiye sahip olan fan sayfamıza da bu yönde sorular geliyordu. Tabii genel olarak fan sayfası olduğumuz için bu konuyu cevapsız bırakıyorduk. Basına yansıyan bilgiler varsa açıklıyorduk sadece. Aradan geçen zaman diliminde ise Gamescom 2010 ya da 2011 fuarında, yerli bir oyun basını da aynı soruyu yönelttiğinde; Avni Yerli kısa bir söz ile konuyu noktalamıştı; “Seviyoruz…”
Gerçekten seviyorlardı. Keşke oyuncuları dinlemek yerine buna bağlı kalsalardı. TPS özelliği olan CryEngine, VR özelliği olan CryEngine derken olaylar arap saçına döndü. Evet, Crytek GmbH çalışanları ve fanları da bunu seviyordu fakat firma için beklentiler her daim büyük oldu. Rockstar Games’e seneler önce “Neden artık FPS oyunu yapmıyorsunuz?” denildiğinde ise “Beceremiyoruz” gibisinden genel bir açıklama ile bu konu sonlanmıştı. Aşağıdaki Crysis 2 ve Crysis 4 için yayınlanan resmi Teaser videolarına sırayla bakabilirsiniz. Bahsettiğim benzerliği o an daha net anlarsınız.
Oyun, grafiksel ve teknolojik açıdan yine zirveydi fakat eski sürümlerine kıyasla yani Crysis ve Crysis Warhead’a kıyasla sönük kalmıştı. Bunun da sebebi sadece Call of Duty düzeyinde bir ilerleyişe sahip olmasındandı. Hikâye konusunda da her şeyi sunmamışlardı. Hikâye demişken de, senaryoyu bizzat Netflix sayesinde birkaç sene önce popüler olan “Altered Carbon” kitabının yazarı Richard Morgan tarafından yazılmıştı. Ayrıca kendisi o dönem bilim kurgu yazarı ödüllerini de toplayan isimdi. Kitapları zaten Netflix sonrası popüler kültüre ayak uydurmak için Türkçeleştirildi. Aslında bunun başlangıcı 2000’lerin başına bile dayanıyor. Müzikler konusunda da Hans Zimmer’ın ve ekibinin emeğiyle de Crysis 2 bambaşka bir seviyeye ulaşmıştı.
Crysis 2 özetinde özeti olarak böyle bir süreçten geçmişti fakat bilmediğiniz bir kısmı ilk kez açıklamak gerekirse; Birkaç çalışandan duyduğum duyumlara göre aslında Crysis 2 beklenilenden daha iyisi olacaktı. Planlanan içerik de şuydu; Nasıl ki her seferinde büyük bir ada, orman ve doğa içerisinde bir etkileşimde bulunulduysa, Crysis 2’de de asıl planlanan New York içerisinde apartmanların, gökdelenlerin ve şehrin içerisinde her şey ile etkileşimde bulunmasıydı. Hatta bundan iki sene sonra duyurulan Battlefield 4’ün fragmanındaki gökdelen yıkılışı, aslında Crysis 2 planlanmıştı. Hani sinematiklerden bahsetmiyorum. Direk gökdeleni yıkmak ya da belli kısımlarını parçalara ayırma özelliğinden bahsediyorum.
2007’nin Crysis’inde palmiye ağaçlarını odun keser gibi ateş ederek kesmek mümkündü (Aşağıdaki Kişisel videomun 11:32 saniyesinde bundan bahsettim). İşte bu New York’ta beton parçalamaktan da fazlası olacaktı.
Crysis Remastered - Sohbet Tadında Oynanış! (Eski Crytek Anıları - Sürpriz Sonlu!)
Tabii planlar daha sonra değişti. Sebebi ise konsollar!
Microsoft Xbox 360 ile Sony PlayStation 3’ün gücü ortada. PC’de tüm bu imkanlar sunulsa da, konsollarda ne yazık ki bu mümkün değildi. Günümüz konsolları olan Sony PlayStation 4 ve Microsoft Xbox One (2013-2020) bile bu imkanı sunuyor olsa da, bir nesil önceki konsollar bunu maalesef mümkün kılamadı. Bu yüzden Crysis 2’nin sunulandan daha fazlasına sahip olacağı oyun olduğunu düşünmeden de edemedim. Bir de yeni nesli düşünecek olursanız? Ortaya kimbilir neler neler çıkardı? İşte şimdi bunun tam zamanı. (Crysis 4 ile mümkün olacak. Geleceğim o kısma…)
Ayrıca eski konuları geride bırakmadan evvel şunu da bu makaleye not düşeyim; Crytek, Far Cry, Crysis ve Crysis: Warhead’ın ardından Redemption adlı sadece konsollara özel bir The Last of Us ya da The Evil Within 2 tarzında yarı açık dünyaya sahip, Ukrayna ve Çernobil felaketinin yaşandığı Sovyetler Birliği'ne bağlı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Pripyat şehri çevresinde geçen bir oyunun gelişimine başlamışlardı. Tam 9 Chapter da tamamlanmıştı fakat oyun gelişimi sürecinde konsollarla ilgili yaşanılan sıkıntılar sebebiyle olsa gerek ki; Bu oyun seneler öncesinde bir Asssassin’s Creed: Unity, Cyberpunk 2077 ve Battlefield 2042 faciası yaşatmama adına iptal edilmişti.
Bu inanılmaz oyun ile ilgili videoya da aşağıdan bakabilirsiniz…
(Foto: Faruk Yerli, Tayfun Kumaş ve Avni Yerli)
Crysis 3 sonrası, firmanın CEO’su ve kardeşleri Avni ve Faruk Yerli ile değişik işlere imza atma peşine yönelmişlerdi. Bunlardan biri VR oyunlarıydı, diğeri de bu Free to Play konusuna odaklanmalarıydı. Free to Play konusunda da ağır eleştirilerime sahip olunmuştu. Hatta yerli yersiz kavga ettiğim çalışanlar bile olmuştu ki neyse ki bunlar geride kaldı.
Aslında AAA oyunları geri plana atıp, tamamen Free to Play oyunlarına odaklanılması beni rahatsız eden durumdu. VR oyunlarına “Back to The Dinosaur Island” ile geri dönülmüştü. Durum açıkça belliydi. Yeni bir dönem başlıyordu. Çünkü Crytek’in kurulduğu zamanlarda Far Cry’ın demosunun temeli X-ISLA adlı bir dinozor adalı bir yapıma dayanıyordu. The Robinson ve The Climb ile VR konusunda da zirveyi ele geçirdiler fakat VR konusu tüm dünyada her eve girecek kadar popülerleşmediği için ne yazık ki arkaplanda kaldı ancak her VR tarafına geçenler ise bu iki oyundan birini mutlaka arşivine kattı. Hani Far Cry ile Half-Life 2 karşılaştırması yapıyoruz ya, günümüzde de Valve gibi firmanın oyun geliştirmeye VR oyunu olan Half-Life: Alyx ile dönmesi bu konudaki en iyi örneklerden biri.
Bu yaşanılanlar beraberinde hızlıca büyüyen firma, zamanla bazı ofislerini kapatıp tek çatı altında daha büyük bir ofis olan Crytek Frankfurt’ta buluşması, firmanın finansal sorunlar ve hatta kapatılmaya dair gideceği konusundaki dedikoduları da beraberinde getirdi. Sorun şu ki; AAA oyunlara kıyasla doğal olarak gelirler azalmış ancak yeni bir şeyler deneniyordu. Ryse: Son of Rome gibi yapımlar, Warface gibi Free to Play yapımlar, Hunt Showdown gibi sürekli güncellenen ve baştan yenilenen oyunlar da bunlardan birkaçıydı. Fibble: Flick 'n' Roll ve The Collectables gibi mobil oyunlar da ayrıca eklenen yapımlardı. FarCry’ın demosu olan X-Isla demo videosunu da aşağıdan izleyebilirsiniz!
Aslında bu anlattıklarım asıl anlatacaklarım arasındaki özetler diyebilirim. Çünkü elimde 36 sayfalık bir Crytek rapor dosyası var ve daha da geliştirilecek.
Cevat Yerli’nin ayrılığı ise sadece Yerli’nin artık oyun yapmak istememesine dayanıyor. Çünkü Vine gibi oluşumları ön gören, metaverse gibi bir geleceği bundan 10 yıl öncesinden bahseden Yerli, şu an ROOM ile Meta bir planına odaklanmış durumda. Bu sayede insanlar arasındaki iletişim, toplantı ve görüşmeler farklı boyutlara ulaşacak. Cevat Yerli, bir nevi oyun yapmak istesem Crytek’te kalırım mantığı ile firmadan ayrılmıştı. Ne yazık ki bu durum bazen farklı yorumlara da sahip oldu. Tabii tüm bunların sadece bana ait düşüncelerimden ibaret olduğunu da belirteyim!
Önceki haberimize bakabilirsiniz; Cevat Yerli, Yeni Bir Proje Açıkladı!
Avni Yerli’nin firmanın başına geçmesiyle de, işler özlediğimiz boyutlara ulaştı. Crysis Remastered ile ilk oyun Saber Interactive aracılığıyla yenilendi ve günümüz PC sistemlerine, ayrıca Sony PlayStation 4 ve Microsoft Xbox One gibi konsollara uyarlandı. İlk oyuna kıyasla basit bir Remastered etkisi verse de ilk oyunu oynadıktan sonra Crysis Remastered’e başlayanlar oynanıştaki ve çevredeki farklılıkları bizzat fark edecek. Çıta yüksek olunca, sunulan ne olursa olsun istenilenleri sunamıyor ki inceleme yazılarımızdaki attığımız başlıkta da olduğu gibi Crysis Remastered Trilogy üçlemesi; yeniden yapım olan Remake değil, Remastered bir yapımdı.
İptal edilen Redemption ile ilgili bahsetken, pandeminin verdiği etkiyle çoğu oyun firması ve film yapımcıları büyük bir durgunluk içerisinde bunları da ne yazık ki yapımlarına da yansıtmış durumda. Matrix Resurrections’un asıl vermek istenilen hikâyeyi vermek yerine kestirilip atılmış bir film olarak IMDB 6.9 gibi puanlarla buluşması, Dexter New Blood gibi bir dizinin yine berbat bir 10. Bölüm ile final yapması ve sizleri de en başından beri rahatsız eden Cyberpunk 2077 ve Battlefield 2042 vakasından sonra beklentiler aşırı bir şekilde düşmüş durumda. Bu bir bakıma da iyi diyebilirim. Beklenti ne kadar büyük olursa olsun, sunulan yapım da ne kadar büyük olursa olsun, hayal kırıklığı da bir o kadar büyük oluyor. Buna en büyük örneği God of War üzerinden verebilirim. Çünkü God of War 3 sonrasında hikâye boşluğuna düşülmüş, God of War: Ascension ile Kratos’un geçmişi konu alınmış ve yıllar sonra bir nevi reboot bir God of War ile yılın ve hatta günümüzün oyunu olmayı başarmıştı. Aynı durum Crysis 4 için de söz konusu.
Hikâye konusunda gelecek vaat eden bir oyun olmasının yanı sıra, Crysis 1 ile Crysis 2 arasında da, Crysis 2 ile Crysis 3 arasında da büyük bir hikaye kopuklukları var. Seri bir an önce üçleme ile tamamlanmıştı ancak Crysis 1 sonrası Lingshan’dan nasıl dönüldüğü, salgın başladıktan ve chepler uyandıktan sonra neler olduğu, Nomad gibi karakterlerle neler yaşandığı ve Hargreave ile aralarında neler geçtiği bir muamma.
Ayriyeten Crysis 2’den sonra Karl Ernst Rasch’ın Prophet’a ulaşmasının ardından dünyanın her bir yanına gizlenmiş cheplerle olan mücadeleler, Prophet’ın 23 sene esir alınması, New York’un ve dünyanın değişimi hep akılda kalan sorulardı.
Kimi zaman bunlar çizgi roman ve kitapları ile anlatılmaya çalışılsa da onları ayrı bir evren olarak kabul ediyorum. Aylar önce kişisel kanalımda paylaştığım “Crysis 3 - Kara Kutu” mesajlarından bile ayrı hikâye yaratılır. Böyle bir evren Crysis evreni…
Firmadan Cevat Yerli’nin ayrılılığı, çoğu oyuncular için Cevat Yerli firmanın beyniydi izlenimi verse de Crytek bir müzik grubu olmadığından dolayı, solisti ayrılan bir grubun dağılması gibi bu bir anlamsız karşılaştırma. Cevat Yerli, teknoloji konusunda bir dehaydı ancak yakından tanıdığım halde Avni Yerli ise oyun geliştirme, hikâye ve içerik konusunda bir deha. Bu yüzden beklentilerim de büyük.
Hunt Showdown’un harika bir şekilde güncel olarak tutulması ve erken erişimden çıkıp tam sürüm bir oyuna dönmesi, Crysis Remastered’ın ardından Crysis Remastered Trilogy ile serinin canlanıp, Crysis 4 ile devam etmesi bunun en büyük örneği. Hemen hemen her kesim tarafından yeniden sevilen ve özlenen yapımlar olması, bu yapımlardan haberdar olmayan yeni nesil oyunculara bile Crysis kültürünün aşılanması bunun en büyük örneği.
Her ne kadar Crysis Remastered Trilogy ve Crysis 4 ile yeni bir AAA oyun yapımına dönen Crytek, tam 9 senedir özlediğim şeyi bana sunsa da, bir yandan da Avni Yerli’den beklentim ise Ryse: Son of Rome gibi oyunu VR ile birleştirip, bunun devamını getirmeleri oluyor. Hatta Ryse, bir zamanlar Codename: Kingdoms olarak Kinect için duyurulan bir projeydi ancak acelece bu hale gelmişti. L.A. Noire’ın VR üzerinde nasıl mükemmel bir oyuna dönüştüğünü göze alacak olursak; Ryse: Son of Rome’un da, bu konuda VR üzerinde harika duracağına inanıyorum. Hatta Ryse: Son of Ottoman gibi örneklerle Assassin’s Creed gibi gelecek vaat eden bir VR serisi olacağına inanan kitledenim.
Senelerdir içimde kalan ve iptal edilmesine üzüldüğüm Redemption gibi bir yapımın da Avni Yerli liderliğinde yeniden hayat bulması şu anlık tek dileğim.
Son olarak Crysis 4’ün de Melodika tarafından Türkçe dublajlı olarak geleceğini tahmin ediyorum. Bu konu ise en son yapılacak işlerden biri. Sadece benim düşüncem bu geleneğin değişmeyecek olması. Yine de resmi bir açıklama beklemek en doğrusu olacak.
Bu konuda da not geçmem gerekirse; Bırakın Türkçe altyazılı resmi oyunları ve hatta OyunÇeviri, Anonymous, TechnoGame gibi Türkçe yama oluşumlarını, Türkçe oyunları bile görmenin imkansız olduğu dönemde Atilla Yiğit, Bahtiyar Engin, Ali Ekber Diribaş, İpek Tuzcuoğlu, Nuri Gökaşan, Umut Tabak gibi ses ve tiyatro sanatçılarını toplayarak bizlere ilk kez Türkçe dublajlı bir AAA oyunu sunmuşlardı. Zamanında Far Cry’da ise Ubisoft buna “hayır” demişti. Bu durum Crysis için EA’nin de “hayır” demesine katlanamayıp, kendi ceplerinden oluşturdukları bütçe ile bunu tamamlamışlardı. Şu an bile nerden baksanız bu iş en az 60.000 € civarında değişen bir fedakârlık var ki Türkiye satışları da bunu kapamamasına rağmen EA, Türkçe oyunlara devam demişti. Bu işin başarısı da zamanla Özgür Kirazcı aracılığıyla Sony PlayStation 3 oyunlarına yansımıştı. Bu konuyla da ilgili geniş bir makalemiz ve hatta Ferhat Domurcuk ile yaptığımız röportajı sitemizden ya da buradan bulabilirsiniz.
Merlin Özel: Oyun Dublajları Nasıl Yapılıyor?
Bugün Türkçe oyunlar çıkaran Sony ve Crytek gibi firmalara bir teşekkürü çok görürken, Türkçe yama yapan oluşumları yerden yere vururken, hatta bundan zevk alırken bazen acımasız yorumlarla çok haksızlıklar yapıldığını düşünmekteyim. Yine her şeyi zaman ve gelecek belirleyecek. Hargreave’in de dediği gibi; “Artık Gelecekteyiz!”
Kısa zaman içerisinde 36 sayfalık Crytek rapor dosyası ile buluşmak üzere. Merak ettiklerinizi yorumlarda belirtmeden de çekinmeyin…
Bonus: Crysis Seslendirmeni Bahtiyar Engin!