1/2

Cold Fear

Arda Gündüz 3.06.2010 - 12:31
Karanlık suların ortasında, fırtınaya kapılmış bir gemi, içinde de biz!

Cold Fear, gelecekte karşımıza çıkmaya hazırlanan yeni survival / horror türü örneklerinden birisi. Bu tür hakkında konu açılınca, aklımıza belli başlı isimler geliyor; Silent Hill ve Resident Evil serileri. Cold Fear, sade bir isme sahip olmasına rağmen, grafik ve mantıksal bakımdan taşıdığı özellikler ile dikkat çekici bir yapım olacağa benziyor. Gerilim filmlerine de bol miktarda konu olmuş bir konsept ile karşı karşıyayız ama olayın geçtiği mekan, insanın nefesini daraltmaya ve tedirgin etmeye yetiyor. Battı batacak bir gemi, Bering Denizi’nin ortasındayız, üstelik bizim kanımıza susamış olan mutant’lar, hatta insanlar var. Tüm şartlar aleyhimize, işimiz gerçekten zor.

Deniz sizi tutmasın sakın!

Tom Hansen isminde, Amerikan Sahil Kuvvetleri’nden bir memuru kontrol ettiğimiz Cold Fear’da gemiye yanaşıyor ve içindeki esrarengiz durum hakkında bilgi edinmek istiyoruz. Gemiye girer girmez, korku dolu maceramız başlıyor, oyun da genel olarak bu gemi üzerinde cereyan ediyor. Şiddetli bir fırtınaya yakalanarak denizin ortasında kalmış olan bu gemi, neredeyse batacak konuma gelmiştir. Tom Hansen, araştırma yapmaya başlayınca, anlıyor ki gemide yalnız değil. Etraf bir dolu cesetle, kana susamış olan yaratıkvari mutant’larla ve Hansen’i öldürmek üzere hazır bekleyen Rus askerleri ile doludur. Hansen’in bulunduğu yer, cehennemden farksız.

Bahsedilmesi gereken öncelikli olaylar; grafikler, animasyon ve hareket sistemi. Üçüncü şahıs görünümünden oynanan Cold Fear’da kameranın hareketi önemli bir rol oynuyor. Girdiğimiz odaya ve o anki duruma göre yer değişiklikleri gösterecek ve böylece karakterimizi rahat bir şekilde yönetebilmemizi sağlayacak. Çatışma sahnelerinde, omuz hizasında bir kamera açısı olacak ve ayrıca düşmanlara ateş ederken kilitlenebilme özelliğine sahip olacağız. Yapımcılar, görüş alanının geniş olabilmesi için gayet esnek bir kamera sistemi yaratıyor, kamera için fazla miktarda açı programlıyorlar. Büyük ihtimalle oynanış ve kontrol konusunda bir problem yaşamayacağız.

Fizik kuralları çok önemli. Hem çatışmalarımızda, hem de çözmemiz gereken bulmacalarda, fizik kuralları bariz biçimde karşımızda olacak. Şiddetli bir fırtınanın ortasında olduğumuz, grafiklere de aynen yansıyacak ve gemi gerçeğine uygun bir biçimde salına salına ilerleyecek. Bu şiddetli salınımlarda, Tom Hansen dengesini kaybedip düşebilecek, salınımın olduğu tarafa doğru kayabilecek. Sırf Hansen değil, çevrede bulunan tüm eşyalar bu olaydan nasiplerini alacaklar, düşüp etrafa saçılacak, bir o yana bir bu yana gidip gelecekler. Hansen dengesini kaybedip düştüğü zaman, tutunmaya çalışacak ve böylece daha fazla yaralanmamaya uğraş verecek. Fırtınadan dolayı kayıp üzerimize gelen sandık, kutu gibi ağır objeler bize çarptıklarında, şiddetli biçimde yaralanabileceğiz. Bu yüzden, gemide hareket ederken çok dikkatli olmamız gerekecek. Kamera açılarının, fırtınadan dolayı meydana gelen bu sarsıntıyı bize hissettirmeleri açısından ayrı bir önemi daha ortaya çıkıyor. Çeşitli bulmacalar çözerken, bu sarsıntılar devam edecek, eğer sıkı tutunmazsak, şansımız da yoksa, elektrik kablosunun temas ettiği bir su birinkintisinin içine kayabileceğiz.