ArtılarKaliteli grafikler, güzel hazırlanmış atmosfer.
EksilerGrafiklerdeki bazı hatalar, yapay zekadaki sorunlar ve oyuna pek bir etkisi olmayan ekip elemanları...
Swat 1 ve 2’nin strateji türünde boy göstermesine karşın, yapımcılar serinin
3. oyunundan itibaren yapımı FPS olarak geliştirdiler. Bu oldukça köklü
değişikliğin ardından, Swat serisi korkulanın aksine, daha çok kişi tarafından
oynandı ve beğenildi. Tabii beğenilmesinin en başta gelen nedeni de, taktiksel
FPS türünde çok fazla oyun olmamasıydı. Böylelikle başarılı grafik ve seslerin
yanına, kaliteli oynanış ve iyi sayılabilecek bir yapay zeka ile Swat,
oyuncuların gönlünde taht kurmayı başardı.
Tıpkı Swat gibi Close Combat’ta, çok eskilerden strateji türünde karşımıza
çıkmıştı. Dönemine göre başarılı olan oyunu, yapımcılar yine Swat gibi taktiksel
FPS’ye çevirmeye karar verdiler. Bu değişimin sonucunda Close Combat: First to
Fight piyasaya çıktı!
Bu sefer Orta Doğu’dayız!
Öncelikle oyunun yapım aşamasından bahsedelim. Close Combat: First to Fight için
Irak ve Afganistan operasyonlarına katılmış birimlerden yardım alınmış.
Yapımcılar, çok gerçekçi olmasını istedikleri oyun için, edindikleri bilgileri
oyuna aktarmışlar. Böylelikle biz oyunculara, monitörün başında çok şiddetli ve
gerçekçi savaş sahneleri yaşatmayı amaçlamışlar. Peki bunu ne kadar
başarabildiler?
Close Combat: First to Fight’ın açılışında, başarılı bir video karşılıyor
bizleri. Hatta adeta havaya giriyorsunuz. Sonrasında profilimizi ayarlıyoruz ve
kendimize bir surat seçiyoruz. Ayarlarımızı yaptıktan sonra ilk görevimize
başlamak üzere, Single Player’a tıklıyoruz. Öncelikle karşımıza oynanış videosu
geliyor. Dikkatle izlemenizi tavsiye ediyorum çünkü kullanacağımız araç
gereçleri veya yanımızdakilere nasıl emir vereceğimizi, buradan öğrenebiliriz.
Uzun sayılmayacak bir yükleme süresinden sonra Orta Doğu topraklarına adım
atıyoruz. İlk gözümüze çarpan, videoda da izlediğimiz gibi yanımızda 3 adet
asker olması. Komutası bizim elimizde olan bu birimleri, tıpkı Swat’ta olduğu
gibi kontrol ediyoruz. Genel olarak Swat’taki kadar çok emir seçeneğimiz yok.
Belli bir yeri korumalarını, bizi takip etmelerini, yerlerinde kalmalarını,
sabit silahı kullanmalarını, kapıyı açmalarını vb... isteyebiliyoruz. Tabii bu
gibi durumlar, başarılı yapay zeka gerektirir. Close Combat bunu bir ölçüde
sağlamış görünüyor. En azından verdiğiniz talimatlar yerine getiriliyor fakat
düşmanların yapay zekası konusunda azımsanmayacak sorunlar var. Bir kere
saklanmaktan aciz olduklarını belirtmek istiyorum. Nerede dururlarsa dursunlar
bir şekilde kendilerini gösteriyorlar. Bu bazen arkasında durdukları duvarın
yanından oluyor, bazende kutunun üzerinden şapkaları gözüküyor...
Oyundaki hatalar sırf bu kadar da değil maalesef. İlk bölümlerde bir binaya
girmiştim. İçerideki kapıyı açmak üzere, kapının önüne geldim. Bir yandan da
yanımda ki 3 elemanı konumlandırmak için uğraşıyordum. Tam yanıma geldikleri
sırada açtım kapıyı. O da ne! Tam karşımda bir düşman! Vurulmak üzere olduğumu
düşündüğüm sırada, düşman arkasını dönüp kaçmaya başladı. Olayın şaşkınlığıyla
ateş etmekte geçiktiğimi farkındaydım fakat yanımdakilerin neden ateş etmediğine
bir anlam veremiyordum. Yüzümü çevirip baktığımda, ekip arkadaşlarımın en kör
noktada mevziilendiklerini gördüm. Olur böyle şeyler diyerek, tekrar yüzümü az
önce kaçan düşmana doğru çevirdim. Karşımdaki manzara ilginç olduğu kadar
gülünçtü de. Bir kaç metre önümde durmuş ateş etmeyen bir düşmanla
karşılaştığımı anladığımda, onu çoktan vurmuştum. İçeriye doğru bir kaç adım
attıktan sonra şöyle bir çevreye göz gezdirdim. Az önce bahsettiğim gizlenememe
nedeninden dolayı eli silahlı birçok düşman askeri gördüm. Tabii aralarında
gizlenmeyip, ortalarda dolaşanlarda vardı. Onlar bile durumdan bir haber şekilde
salınıyorlardı, çatışma alanında. Oraya bir düşman mı gelmiş; hiç umurlarında
değil sanki! İyiden iyiye girip, aralarına katliam yaptım. O anda dikkatimi
çeken bir başka öğe de, ekip arkadaşlarımın yardımı olmaksızın, bir çok düşmanı
etkisiz hale getirebileceğimdi. Madem bu şekilde de ilerleyebiliyordum, peki o
zaman neden bu oyunun türü taktiksel FPS’ydi?