Ön incelemesini yapalı henüz 20 gün bile olmamıştı ki, Ubisoft’un Türkiye
distribütörü Tiglon’dan Call of Juarez: Bound in Blood’ın oynanabilir ön
inceleme sürümü ofisimize geldi. Büyük bir merakla oyunu kurdum ve kendimi
Amerikan İç Savaşı’nın ortasında buldum!
Oyunun sonlarından bir enstantane ile açılıyor yapım. Ray McCan ve Thomas McCan
kardeşler, birbirlerine silahlarını doğrultmuş, tetikleri çekmeye hazırlanıyor.
Olayı izleyen küçük kardeş William ise hikayeyi anlatmaya başlıyor ve önceki
güne dönüyoruz... Chapter I, yani “We are Family” bölümü açılırken karakter
seçme ekranı karşımıza çıkıyor. Ancak ilk görevde Thomas’ı kontrol
edemeyeceğimiz uyarısı yüzünden, şimdilik yalnızca Ray’i seçmek ile mükellefiz.
"Yukarı çıktın da ne oldu? Sanki buradan vuramayacağım seni!"
Atlanta, Georgia 1864
Birden bire olaylardan iki yıl önceye gidiyoruz ve oyunumuz başlıyor... Evvela
dikkatimi çeken grafikler oluyor. Özellikle de surat modellemeleri ve ışık
efektleri... Başarılı görünen çevre kaplamalarının üzerine yansıyan ışık ile
beraber, bir hayli gerçekli görseller ortaya çıkmış. Hele ki patlamalar, iyi bir
sisteme sahipseniz tam bir görsel şölene dönüşüyor. Techland’i tebrik etmek
gerek. Kısa süre sonra aksiyon başlıyor. Bir tarafta Kuzeyli Birleşik Devletler,
bir tarafta Güneyli Konfederasyon Devletleri... İlk düşmanlarla yüzleşiyoruz.
Tüfek veya tabanca ile isabetli atış yapmanın pek de kolay olmadığı gerçeği
yüzümüze tokat gibi çarpıyor. Zira klasik FPS’lerde düşmanın birazcık yanına
bile ateş etseniz vurursunuz. Buna karşın Call of Juarez: Bound in Blood’da illa
tam denk getirmeniz gerek ve eski silahların tepmelerini de hesaba katınca,
alışana kadar epey mermi ziyan edeceksiniz.
"-İşte böyle bazen uzaklara dalıyorum, buralardan gitmek istiyorum.
-Abi şey ya galiba paçan çamurlanmış.
-Ben ne diyorum, sen neyden bahsediyorsun!"
Tutorial tadındaki bu ilk görevde hem basit kontrolleri öğreniyoruz, hem de
siperlerin ardına saklanmaya ve aksiyona alışıyoruz. Tabii bu alışma süresi, bir
şeyi daha su yüzüne çıkarıyor; yapay zekayı. Görseller konusunda tebrik ettiğim
Techland, iş yapay zekaya gelice sınıfta kalmış gözüküyor. Zira çevrede başıboş
salınan düşmanlardan tutun da, bir objenin arkasında dururken, birden savaş
alanının ortasına kendini atanlara kadar bir sürü zekadan yoksun düşmanla
karşılaşmak mümkün. Umarım bunlar elimizdeki tamamlanmamış oyundan kaynaklanan
problemlerdir.