Call of Duty 2 - Demo
Merlinin Kazanı
3.06.2010 - 12:31
Yine mi İkinci Dünya Savaşı?
Bu soruyu defalarca kendinize sormuş olabilirsiniz. Doğal olarak da bir çok
kez yanıtını bulmuşsunuzdur. Hatta çevrede bu konu hakkında bir çok yazı okuyup
yorumda dinlemişsinizdir. Bu sebepten ben bunun nedenini açıklamakla
uğraşmayacağım, bunun yerine oyundan aldığım hazı ve aklımda kalanları size
aktarmaya çalışacağım.
İlk olarak oyunun geçmişi ile ilgili ufak birkaç hatırlatma yapalım. 2003
yılında MoH:AA’ın çıkmasının ardından kısa bir süre sonra ilk ve orijinal CoD
(Call of Duty) geldi. Çoğumuz ilk olarak zaten daha evvel işlenmiş ve başarılı
bir konuyu neden ısıtıp tekrar önümüze koyuyorlar diye düşünmüştük. Fakat işin
öyle olmadığını ve kazın ayağının ne kadar farklı olmadığını anladık. CoD’un o
zamanki teknolojileri dibine kadar kullanması sonuç olarak muhteşem grafikleri
ve sağlam yapay zekası bizi büyülemeye yetmişti. Daha sonrasında çıkan CoD:UO
(Call of Duty: United Offensive) hakkında eskimiş Quake3 motorunu kullandığı ve
bu şekilde başarılı olmayacağına dair yorumlar yapılmıştı. Fakat her şeyin
grafik olmadığı asıl önemli olanın oyunun bize yaşattıkları olduğunu bir kez
daha anlamıştık. Şimdi ise hakkında bir sürü bilgi toplamamızın ardından elimize
geçen CoD 2’nin demosundan biraz bahsedelim.
The Beginning of the End
Yukarda gördüğünüz söz ile başlayan demo’da ilk gözümüze çarpan oyunun
Mısır’daki çöl savaşları esnasında geçiyor olduğu. Evet bu çok az oyunda
kullanılan bir konudur. Ancak bence savaşın en can alıcı yanları çölde
geçmiştir. Neyse uzatmadan demo’ya devam edelim. Önümüzde giden tank’ın uçak
tarafından isabet alması ile birlikte çevrede büyük bir panik oluşuyor. Çok
geçmeden kaleye giriyoruz ve girer girmez mermi yağmuru başlıyor. Eğer kamyondan
inmekte 1-2 saniye bile gecikirsek kafamıza bir mermi yiyoruz. Hemen ekibimizi
de yanımıza alıp karşımızda duran ağır makineliyi sıkıştırmak için ortaya bir
sis atıp sağ tarafa sıyrılıyoruz. Kısa ama zorlu bir çatışmanın ardından
makinelinin arkasındayız hemen ikisni de indirip yolumuza devam ediyoruz.
Binanın üstündekileri almamız gerek, evet çok feci bastırıyorlar. Hemen içeri
bir el bombası ile dalıp içerdeki 4-5 kişiyi temizliyoruz. Balkonda duran
telsizi kullanıp yeni görevimizi öğreniyoruz. Evet telsizde çızırtılı bir sesle
havan toplarını etkisiz hale getirmemiz gerektiğini öğreniyoruz. Hızla sahil
kanadına doğru koşuyoruz fakat oda ne!? 2 ağır makineli tam karşımızda
mevzilenmiş. Sol taraftaki tel kapı! kesinlikle buradan gitmeliyiz diyip 2-3
adamla beraber koşturuyoruz. Karşımıza çıkan tahta kapıyı kırmaya yöneliyor
yanımızdaki bir asker ama tam ayağını kaldırdığı dakika, kapı delik deşik oluyor
ve adeta tozlaşıyor...