Bu sözlerle başlayan ve çocukluk kabusumuz olan
Nightmare on Elm Street yani ülkemizdeki ismiyle
Elm Sokağında Kabus, Freddy Krueger'ın korkunç hikayesini bizlere sunuyor. Bu akşam sizlere önerebileceğim, başarılı bir film serisi. Koltuğunuza gömülmeye ve uykunuzun bölünmesine hazır olun, çünkü Freddy Krueger kabusunuz olacak.
Hikayemiz Tina isimli genç bir kızla başlıyor. Tina, bir gece korkunç bir rüya görerek uyanır ancak rüyası sandığından daha korkunçtur. Bir kazan dairesinde, elinde bıçakları olan bir eldiven giyen adam tarafından takip edilmektedir. Yakalandığı sırada uyanan Tina, kabusundaki gibi kesiklerin bedeninde olduğunu fark eder. Olanları erkek arkadaşı Rod'a anlatır. İşin garibi Tina'nın arkadaşı Nancy de aynı rüyayı görmüştür. Bir süre sonra yatak odalarına geçen genç çift, uyuyakalırlar. Tina kabus görmeye başlar ve çırpınan kızı gören Rod, korkuyla yataktan fırlar. Görünmez bir bıçak tarafından bıçaklandığını gören Rod, kız arkadaşını öldürmekle suçlanır ve doğal olarak tutuklanır.
Bir süre sonra olanları araştırmaya başlayan Nancy, işin arkasında çok daha farklı bir durumun olduğunu anlar ve hapishanedeki Rod ile konuşur. Korkunç kabuslar ve korkutucu Freddy Krueger ile tanışan Nancy, kendisini kurtarmaya çalışır.
Elm Sokağında Kabus serisi, bizleri 1984'e kadar geri götürüyor. Zamanının en başarılı korku filmi olmasının yanında, insanı derinlemesine etkiliyor. İlk filmin başrollerinde Johnny Depp, Robert Englund, Heather Langenkamp, John Saxon ve Jsu Garcia yer alıyordu. Yönetmen koltuğundaysa Wes Craven yer alıyordu. Zamanla filmlerin yönetmenleri ve oyuncuları değişti. Değişmeyen tek şey Freddy Krueger'ın korkutucu yüzüydü.
Robert Englund, Freddy Krueger rolüyle ne kadar başarılı bir oyuncu olduğunu kanıtlamış ancak gelin görün ki son film olan yani 2010 yılındaki filmde, Lincoln ve Watchmen'den tanıdığımız
Jackie Earle Haley kendisini gösterdi. 1947 doğumlu Robert Englund, bir süreden sonra yorulmuş olsa gerek, Freddy'nin kabus dolu günlerini Haley'e teslim etti.