Namco, Xbox’a özel olarak hazırladığı yeni bir yapımla yine karşımızda. FPS kategorisine koyacağımız türden bir oyun Breakdown; acaba daha önceki oyunlar gerçekten FPS miydi? Evet bu soruyu soruyorum artık kendime; çünkü Breakdown oynadım...
Oyunda öyle kamera açıları ve teknikler kullanılmış ki, kendinizi doğrudan oyunun, konunun içinde buluyorsunuz. Hatta bir film düşünün ve siz o filmdeki baş aktörsünüz, işte bu havayı Breakdown’da hissediyorsunuz.
Yataktan kalkmanızdan tutunda, içecek makinasından içecek alıp içmenize, kevlarınızı (CS ciler bilir, bir nevi zırh diyelim.) masa üstünden alıp, sırtınıza geçirmenize, silahınızı doldurup nişan almanıza dek herşeyi gerçek hayattakine benzer gerçeklikte yapıyorsunuz. Kapıyımı açacaksınız? Elinizin kapı koluna gidip açmasını görüyorsunuz.Yerde sürünürken yine ellerinizi, yürürken ayaklarınızı vs. görebiliyorsunuz. Kısacası Breakdown’a en iyi ya da en gerçekçi First-Person oyun diyebiliriz.
Güçlü konu demiştim...
Derrick Cole isimli bir özel birlik askerinin rolünü üstlendiğimiz Breakdown , sci-fi gerilim, aksiyon türünde bir oyun. Cole, bir gün ölümün eşiğine gelir ve deneyler için çok gizli bir askeri üsse götürülür. Tedaviyle hayatta kalmayı başarır, aynı zamanda genetik operasyonlarla bazı yeni güçlere sahip olur.
Oyun başladığında kendinizi bir laboratuarda, yatakta buluyorsunuz. Uzun süredir baygın olduğunuzu anlayıp, kendinize gelmeye çalışırken; bir teknisyenin sesini duyuyorsunuz. Yavaş yavaş kendinize gelip ayağa kalktığınızda, hafıza kaybı yaşayacağınız ve zamanla düzeleceğiniz bildiriliyor. Daha sonra lab teknisyeninin yönlendirmesiyle, basit eğitimlere başlıyoruz. Eğitim sonrası odaya dönünce Derrick kendisini bekleyen hamburger ve kolayı görür. Burada da oyundaki farklılığı göreceksiniz, karakterimizin hamburgeri alıp ısırmasından, kolayı açıp ağzına götürmesine kadar (ekrana yaklaşan bir kola ,hamburger düşünün) herşey gerçek hayattaki gibi...
Derrick hamburgerden aldığı ısırıktan sonra garip bir şeyler hisseder ve kendini kaybetmeye başlar. Hamburgerin ilaçlı olduğunu anlar. Bu sırada lab teknisyeninin sesini duyar, üsse saldırı olduğu ve istilacıların girdiğini söylerken, yukarıda teknisyenin durduğu camlı yerden silah sesi gelir. Camların kanla kaplandığını hayretle izlerken, odanızın kapısı açılır. İçeriye üç tane asker girer ve silahlıdırlar. Tam sizi öldürecekleri anda, odanın ortasında bir boyut kapısı açılır ve Trinity’ye benzeyen bir hatun (Alex) dışarı fırlar. Yine Trinity benzeri akrobatik hareketlerle askerleri alaşağı eder.