ArtılarKolay kontroller, birçok aracı kontrol etmek, görevleri farklı bitirebilmek, senaryodaki kurgu değişimi, Multiplayer oldukça eğlenceli
EksilerSenaryo kısmı kısa sürüyor, bazı program hataları, grafikler zamanının gerisinde
Simülasyon türü oynamak bana göre ciddi bir iştir. İster uçak, ister gemi,
ister denizaltı vs… çeşidi ne olursa olsun bolca ayrıntı içerir. Hatta yeri
geldiği zaman simülasyonda oynadığınız aracın veya içinde bulunduğunuz olayların
tarihini bile araştırmak, bilmek gereklidir. Silent Hunter serisi için 2. Dünya
Savaşı’daki denizaltıları iyi şekilde bilmek gerekir diye düşünüyorum. U-Boot’ların
teknik bilgilerine bakmak, tarihlerini araştırmak, 2. Dünya Savaş’ında nasıl bir
rolde olduklarını bilmek; kendim için zorunlu saydığım nedenlerden birkaç
tanesi. Japon, Amerikan denizaltıları vs… hakkında da bilmek lazım. Konumuza
geri dönersek, eğer simülasyon tarzına daha eğri bakacak olursak, daha kolay
gibi gözüken simülasyon soslu Arcade tarzı diyebileceğimiz oyunlar vardır.
Simülasyon kılıfı takılmıştır, ama ayrıntısı yoktur. Kolay kontrolleri, basit
oyun yapısıyla birçok oyuncuya hitap ederler. Aslına bakarsak simülasyon burada
bir yol ayrımında; bir tanesi ciddi olan ve derine inerken, diğeri sadece su
üstündeki bir yağ tabakası gibi kalıyor. Basitliğiyle sadece simülasyonun ufak
bir kısmını alıyor.
Uzun zamandır beklediğim yapımlardan biri olan Battlestations: Midway; biraz
simülasyon, biraz aksiyon, arcade ve birazda strateji türünün ufak harmanlanması
sayılabilir. 2. Dünya Savaşı’nın artık suyunun suyu çıkartıldığını iyice
öğrendik. Stratejiler, FPS’ler, TPS’ler, simülasyonlar vs… derken illaki her
sene en az iki adet 2. Dünya Savaşı oyununu, yapımcılar önümüze dayadı. Bazıları
fos çıktı, bazıları güzel çıktı; ama şöyle bir gerçek var ki, artık 2. Dünya
Savaşı kabak tadı vermeye başlıyor. 2. Dünya Savaşı’daki alternatif senaryolar,
tarihler, ilginç olaylar filan denenmesi de ne yazık ki bir getiri yapmıyor.
Şahsen artık bende bazı zamanlar bunaltılar yapmaya başladı. İşte böyle bir
dertle yanarken, Battlestations: Midway konuyu 2. Dünya Savaşı olarak önüme
getiriyor.
Pasifik cephesi
Battlestations: Midway, bu sefer klasik olarak karşımıza çıkan Alman
düşmanlarını veya Avrupa cephesini bize sunmuyor. Bunların yerine Japonların,
Amerika’ya yaptığı ünlü Pearl Harbor saldırısından başlayıp, Pasifik’in içlerine
kadar ilerliyor. Her şeye bir hücum bot’un kaptanı başlıyoruz. Bir savaş
gemisinin yanına doğru görev için seyir alırken, Japon uçağından atılan torpil
savaş gemisine çarpıyor ve onun batmaya başlamasına neden oluyor. İşte bu ünlü
Pearl Harbor saldırısının başlangıcı, bundan sonrasında ise hücum bot’taki uçak
savarlarla, Japon düşman uçaklarını düşürmek.
Oyunun genel olarak yapısında; saldır, şu düşmanı yok et, bu gemiyi koru vs…
gibi klasik tabanlı görevler var. Görevler yazıyla bakıldığından banel ve
sıradan gelebilir. Ancak Battlestations: Midway’in önemli bir özelliği burada
devreye giriyor. Çeşitli araçları kontrol etmek ve senaryosundaki kurgu, bu
görevleri yaparken bizi oldukça eğlendirecek. Yapımın en büyük özelliği
oyunculara, çeşitli araçları kullandırması. Denizaltından, uçağa, savaş
gemisine, hücum bot’a vs… kadar birçok aracı kullanabiliyoruz. Zaten
Battlestations: Midway içinde asıl bahşedilen özelliklerden biri, çok aracı
kullanmaktı. Şimdi insanın aklından bu kadar çok aracı kontrol ediyoruz, zor
olmaz mı? Sorusu geçebilir. Zor olmuyor, aksine araçların kullanımı son derece
basit ve kolay. FPS’lerden alıştığımız W, A, S, D ve fare ortaklığı burada da
devam ediyor. Ön yargılı bakıldığında “Bu aracı kontrol edemem” denilebilir.
Fakat bunu hiç düşünmeyin ve aklınızdan şimdiden atın. W, A, S, D tuşları yön
değiştirmek ve hızlanmak için işe yarıyor. Fareyle ise nişan alıp ateş ediyoruz.
Silah değişikliği gerekirse, hemen numara tuşlarından birine basarak bunu
yapabiliriz. Zaten oyunun en büyük artılarından biri kontroller. Karışık gibi
düşünülen bu kısım, daha oyuna başlar başlamaz insanın alışmasını sağlıyor.
Montaj
Bir film çekildiği zaman sadece iyi senaryo, kamera açıları, oyuncuların
performansı, teknik yönünün iyi olması vs… yetmez. Bir filmi asıl tamamlayan
noktalardan biri, kurgudur. Eğer iyi bir derinlik ve kurgu yakalarsanız, kötü
bir senaryoyu bile arada iyi yedirme bilme imkanı olur. Battlestations:
Midway’in de durumu buna benzetilebilir. Senaryonun etmenine karşın, araç
kullanma ve hikayedeki kurgu kısmı diye bahsetmiştim. Araçlardan pas geçip,
kurgu noktasına doğru kayıyoruz.