Hayatınızda oynadığınız, sizin için en değerli oyun hangisi? Sadece bilgisayar oyunu olması gerekmiyor; kart oyunlarını, oyuncaklarınızla oynadığınız oyunları ya da arkadaşlarınızla beraber olanları da hesaba katabilirsiniz. Hangisini derseniz deyin, sizin için çok farklı bir yeri olduğu kesin. Ben en çok minik oyuncak yeşil askerleri severdim. O hareketsiz duran ve anca ayaklıklarla ayakta kalan, bütün ekipmanları gerçeğinden farksız olan küçük askerler. İki büyük torba dolusu yeşil askerim vardı çocukken, tabi sarılar da dahil olmak üzere ve onları karşılıklı dizerek “dıkş dıkş” diye saatlerce oynardım. Ondan sonra kayboldular gittiler, bir daha da bulamadım. Meğer hepsi “Army Men” olmuşlar.
Savaş Bitti!!..
Army Men: Sarge’s War; yıllardır devam eden Army Men serisinin son halkası. 98 yılında ilk bölümü çıktığında izometrik açıdan oynanıyordu ve beni tam kalbimden vurmuştu. Baş karakter olan “Sarge” sonrasında benim yeşil askerlerimin en güçlüsünün de adını aldı tabi ki. Ardından oyunun ikincisi geldi, o bambaşkaydı ve bir de baktık ki “Sarge” uzaya çıkmış. Üçüncü oyun bence diğerleri arasında en zoruydu ve bitirememiştim. Çok bölümü çıktı ilkinin üzerine, saymaya kalksam yazı kendini şaşar.
Gel zaman git zaman anlaşılan Sarge da güncele ayak uydurmak zorunda kalmış ki, o da 3D TPS’ye dönüşüvermiş. Benim şahsi kanaatim şudur ki; Sarge’in rütbesinin yükselişine tanıklık olayını keşke hep ilk oyundaki gibi yapsaydık. Army Men bir klasiktir, O’na nasıl olursa olsun önünde eğilerek yaklaşmak lazım.
Serinin son oyununa yine Green Squad ile Tan Forces arasındaki bir savaş sırasında başlıyoruz. Yıllardır topraklarından atamadıkları Tan’ı defetme mücadelesinde askerimize bu kez sonuna kadar arkasında olarak, üçüncü görüş mevkisinden katılıyoruz. Savaş tüm hışmıyla sürerken önceki oyunlarda olduğu gibi, teleport kaynaklarını kullanarak mekanlar arasında geçiş yapıyoruz. Fakat bu kez, önceki oyunlarda yok ettiğimizi sandığımız Malice ile tekrar karşılaşıyoruz. Bu karşılaşma çok talihsiz bir anda gerçekleşiyor. Sarılar ve Yeşiller en sonunda barış imzalamaya karar veriyorlar ve bu anlaşma kötü bir oyunu ile bozuluyor. Barış için dikilen heykelin içerisine büyük çapta zarar verebilecek patlayıcı döşenmiştir, bunun tek sorumlusu da Yeşillerin topraklarını ele geçirmek isteyen kötü kalpli Malice’den başkası değildir.
Ben Ne Zaman Bitti Dersem, O Zaman Biter!!!
Sarge bunları Malice’in ağzından öğrendiğinde ise vakit çok geçtir. Sarge müzakerenin imzalandığı yere zamanında ulaşabilmek için elinden gelen her şeyi ortaya koyar ama,... ... oraya vardığında orada toplanan herkes erimiş plastiğe dönmüştür bile. Burası çok duygusal ve insanı gaza getiriyor. Sarge’in bütün yakın silah arkadaşları ve iki tarafın başkanları patlama sonucunda ölüyorlar; en sonunda da güzeller güzeli Wicky, Sarge’in kollarında hayata gözlerini yumuyor. Ondan sonra da askerimizin çığlık çığlığa ettiği intikam yeminine şahit oluyoruz.