Tam 5 sene önce bu vakitlerde tanışmıştık Anno 1602 ile. Sid Maier’s
Colonization’a benzerliği ile oldukça dikkat çekmiş ve Avrupa’da kısa sürede, en
çok satanlar listesine adını yazdırmıştı. Koloniler kurup, gemiler ile ticaret
yapıyorduk. Kolay ara yüzü sayesinde tüm işlemlerimizi küçük birkaç tık ile
halledebiliyorduk. Daha sonra Anno 1503 piyasaya sürüldü. Beğenilmesine karşın
seriye pek bir yenilik getirmediği için, yüksek puanlar alamadı ama Avrupa’da
yine çok satıldı. Ülkemizde ise, hakkı yenilen oyunlar listesi yaptığımızda
başlarda bulunacak olan Anno acaba bu sefer kendini Türk oyunculara
tanıtabilecek mi?
Kolonileştiremediklerimizden misiniz?
Oyunu ilk açtığımızda karşımıza gelen sade menüden Tutorial, Single Player ve
Multiplayer gibi başlıklar dikkatimizi çekiyor. Eğer Anno serisine yeni
başlayacaklardansanız Tutorial’ı mutlaka oynayın, yapımın kritik noktaları
hakkında bilgi veriyor. Singleplayer mod’unda ise 2 farklı seçenek var.
Birincisi size verilen görevleri yapmak, diğeri ise özgür takılmak. Özgür oyunda
ada tipi, denizleri, harita büyüklüğünü, iklim tipi ve bunun gibi birçok detayı
ayarlayabiliyorsunuz. Oyuna geçtiğinizde, küçük bir adada küçük bir liman ile
başlıyorsunuz. Buradan sonra ilk amacınız adanızı geliştirip kraliçeden ödül
olarak bir gemi kazanmak. Bunun için çok uğraşmaya gerek kalmıyor zaten kısa bir
süre sonra geminiz limana teslim ediliyor. İkinci göreviniz ise halkınızın
isteklerini yerine getirerek hem onları mutlu etmek hem de kasanızı doldurmak.
Bunun için sosyal hizmetler, lüks hizmetleri, zor bulunur yiyecekler gibi zorlu
ihtiyaçları adanızda bulundurmanız gerekiyor. Fakat küçük bir adada gereken tüm
ihtiyaçları karşılamak mümkün olmuyor. İşte bu noktada kolonicilik çıkıyor
meydana!
Koloniciliğin başkahramanı olan gemilerimize tahta, taş, yemek, alet-edavat
yükleyip yeni adaları keşfe başlıyoruz. Haritada gezdikçe yeni uygarlıkları
keşfediyoruz ve diplomasi başlıyor. Eğer yeni bir ada bulduğunuzda orada yaşayan
bir uygarlık yoksa, oraya liman kurabiliyor ve kolonileşmeye başlayabiliyoruz.
Koloni kurarken ana adanızda bulunmayan ürünlerin olduğu adaları himayenize
almaya bakın, yoksa bir süre sonra diğer uygarlıkların eline düşer pahalı
ürünlerini satın alarak ekonominizi çökertirsiniz.
Diğer uygarlıklar demişken, onlar da siz kolonileşirken boş durmuyorlar. Onlar
da koloniler kurup tüm zor bulunan hammaddeleri himayelerine almak için
çalışıyorlar. Diğer uygarlıklar da yeni toplumlar keşfettikçe onlarda diplomasi
yapmaya çalışıyor, çıkar elde edebileceğini düşündükleri ile anlaşmalar yaparak
cepheleşmeye başlıyorlar. Bir süre sonraysa kaçınılmaz tartışmalar, akabinde
savaşlar başlıyor. Savaşlar, deniz ve kara olmak üzere iki şekilde
gerçekleşiyor. Fakat bu savaşları öyle çok ayrıntılı savaşlar sanmayın. Kimin
ordusu ya da donanması çok kişiyse o diğerini deviriyor. Hal böyle olunca
savaşlar yönünden oyun sınıfta kalıyor. Fakat Anno serisinin müdavimleri bu
oyunu ekonomik ve diplomasi öğelerinden dolayı sevdiği için savaşların detaysız
olması çok da göze batmıyor.
Kültür savaşları
Seriye yeni eklenen özelliklerden biri de kültür. Her uygarlığın kendine has bir
kültürü var. Uygarlıklar kültür değerlerine göre birbirine zıt düşebiliyor ve
zaman zaman kültür farklılıklarından savaşlar çıkabiliyor. Bunun yanında kültür
farklılıkları toplumların yaşayış şekillerini ve binalarının şekillerinde
değişikliğe sebep oluyor.
Serideki diğer göze çarpan yenilikler ise grafikler. Üçüncü boyuta adım atan
Anno 1701’in grafikleri günümüzde piyasaya çıkan oyunlarla aynı kalitede fakat
oyunu kodlayanlar o kadar güzel optimizasyon yapmış ki, birçok eski bilgisayarda
bile rahatça çalışır hale gelmiş. Gemilerin bayrakları, denizin dalgası,
hayvanlar çok detaylı ve şu ana kadarki en gerçekçi grafiklere sahip
diyebilirim. Zoom özelliği ise bu tarz oyunlar içinde en iyisi. Tüm bu ayrıntıya
rağmen, çok akıcı biçimde oynamak mümkün. Bunun yanında atmosferi tamamlayan ses
ve müzik de oldukça hoş ve sizi 1700 yılında bir kaptan olarak hissettiriyor.
Sözün özü
Oyun, Multiplayer mod’unun eklenmesi ile büyük eksikleri kapatan Anno 1503’ten
sonra oldukça yol almış. 8 milyon Euro bütçesi ile serinin kalitesini yükseklere
çıkaran yapım umarız ülkemizde de tutulur ve hak ettiği yeri bulur. Bir dahaki
Anno’ya kadar esen kalın.