1/2

Anachoronox

Ant Köksal 3.06.2010 - 12:31
"Epik bilimkurgu role-playing oyunu". Vallahi kapağında aynen böyle yazıyor.. Oynadım, hakkaten öyle.
Platformlar PC
Anachoronox
  • Yapımcı - Yayıncı ION Storm - ION Storm
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Role Playing Game
  • Sistem Gereksinimleri
Merlin Puanı 65
Artılar -
Eksiler -
4 yıl.. 4 yıldan beri geliştiriliyordu. Her önincelemede beklentimiz biraz daha artıyordu; yitik bir uygarlık, araştırılacak onlarca gezegen, RPG öğeleri.. Aslına bakarsanız oyunda bunların hepsi var. Fakat beklediğim şey bu değildi, orası kesin. Ion Storm bu gidişle "felaket oyunlar firması" olarak anılmaya başlanacak. Anachronox Daikatana kadar kötü değil ama.. iyi de değil.

"Unakrunoks" diye okunuyor "Anachronox" ve Ion Storm çalışanlarından birine oyunlarının isimleri niye bu kadar saçmasapan diye sorulduğunda alınan karşılık şu olmuş: "i ddassd no sepgsdf roth". Adam haklı!

Oyunun iyi ve kötü yanlarına geçmeden önce, hikayeyi bir anlatalım: Oyun belirsiz bir gelecekte geçiyor. İnsanlık galaksiye yayılmış ve küçük bir kısmını kolonize etmeyi başarmış. İşte bu sıralarda, "MysTech"ler bulunmaya başlanmış. Bunlar yitip gitmiş bir uygarlığın geride bıraktığı ve ne işe yaradığı belli olmayan tuhaf nesneler. Yani evrenin sırrının yazdığı bir şey de olabilir tuvalet kağıdı da.. Ve bir gün, şanssız bir pilot ilk "Sender"i bulmuş, etrafında dikene benzer çıkıntılar olan devasa -gezegen çapında- bir küre. Sender'e çok yaklaştığında bir tür boyut kapısına girmiş ve çıktığında.. Galaksinin başka bir bölümündeymiş! Böylece insanlık tüm galaksiyi kolonileştirmeye başlamış, bir noktadan diğerine Sender'leri kullanarak -evet, bir sürü Sender var- gidip mesafeleri hiçe sayarak.. Galaksinin merkezinde, Sender 1 duruyormuş, içinde de yine kimin tarafından inşa edildiği bilinmeyen bir şehir.. İşte bu şehir, Anachronox.

Aslına bakarsanız, güzel hikaye. Bana pek çok açıdan -en sevdiğim bilimkurgu hikayelerinden olan- "Çıkış Kapısı"nı hatırlattı, zaten bu kadar hevesle beklememin nedeni de buydu. Böyle güzel bir hikayeye RPG unsurlarını da katarsanız, "tadından yinmez" bir oyun ortaya çıkması gerekiyordu, en azından ben öyle umuyordum. Neyse, devam edelim..

Oyunda (en azından oyunun başlangıcında) Sylvester (Sly) Boots isimli bir "özel dedektifi" kontrol ediyoruz. Sly başarısız bir dedektif ve de işsiz, ayrıca uçan kuşa borcu var. Netekim oyunun başında bir "alacaklıyla" yaptığı tartışma, feci şekilde dayak yemesiyle sonuçlanıyor. Buradan da anlıyoruz ki, Türkler Anachronox'a da gitmiş. Kebapçı dükkanı falan da aradım etrafta ama yoktu.. Her neyse, oyunun ilk bölümünde Sly'a bir iş bulmaya çalışıyor ve Anachronox hakkında temel bazı şeyleri öğreniyoruz, daha sonra ise klasik deyişle "hikaye gelişiyor." Grubumuza yeni elemanlar katılıyor ve MysTech'lerin sırrını çözmek için toplam altı gezegende geçecek bir maceraya atılıyoruz, elbette bol miktarda yan quest'ler ve ufak "oyun içinde oyun"lar da mevcut. Oyun hakkında bilmeniz gereken en önemli şey, gerçekten "büyük" oluşu. Bitirmeniz ciddi anlamda vakit alacaktır, hele zorluk seviyesini yukarıda tuttuysanız. Yalnız bitirecek kadar sabredebilir misiniz bilemiyorum..

Bana sorarsanız, ki sormasanız da cümleyi tamamlamaya niyetliyim, oyun ilk ciddi hatasını başlangıç "gezegeniyle" yapıyor. Oyuna Anachronox'da başlıyorsunuz, burası yukarıda da anlattığım gibi bir kürenin içi. Elbette açık havayı beklemek anlamsız olur, ancak bazen o kadar iç karartıcı oluyor ki anlatamam.. Bu durum diğer gezegenlerde düzeliyor, en azından Anachronox'da olduğu kadar kötü değil, ama daha oyunun başlangıcında o kapalı, bunaltıcı atmosfer canınızı oldukça sıkıyor, hatta oyundan soğutuyor. Etrafa tek renk (gri ve tonları!) hakim ve kendinizi gerçekten de cehennemin dibinde gibi hissetmeye başlıyorsunuz, klostrofobiniz varsa daha kötü!

Oyun ciddi ciddi bir RPG. Baldur's Gate kadar "ağır" bir şey beklemeyin, ama en azından Diablo'dan daha "RPG"! Yedi kişiye kadar çıkabilen bir partiniz var, istediğiniz birinin kontrolünü alabiliyorsunuz, hepsi experience kazanıp level atlayabiliyor ve kendilerine özgü yeteneklerini geliştiriyor, oyundaki hemen her karakterle (hepsi de işe yarar şeyler söylemeyecek olsa bile) konuşabiliyorsunuz, keşfedilecek kocaman bir de evren mevcut.. Her karakterin bir adet kendine özgü yeteneği var, örneğin Sly'ınki "lock pick" ve level atladıkça bu yeteneği biraz daha gelişiyor. Ancak bu gelişime (ve diğer yeteneklere) doğrudan müdahale edemiyorsunuz, diğer bir deyişle "puan yatırma" imkanınız yok, bu kendiliğinden gerçekleşiyor. Bu çok da iyi bir şey değil tabii.. Karakterler oyunun başında belirlenen şekilde gelişebiliyorlar, sizin müdahale edip onları daha farklı kişiliklere döndürme imkanınız yok. Ana quest'lere ek olarak onlarca alt quest de var ama experience puanlarını temel olarak savaş ile elde ediyorsunuz, Baldur's Gate'te olduğu gibi bir eşyayı belli birine götürünce bilmemkaç bin experience puanı kazanılmıyor. Savaşlar ilginç, quest gereği girdiğiniz savaşları saymazsak, genel olarak şöyle gerçekleşiyor: Önünüze birden insan azmanı bir yaratık çıkıyor, sizinle kapışıyor ve yenerseniz experience kazanıyorsunuz. O yaratıkla niye dövüştüğünüz belli olmadığı gibi -birden karşınıza çıkıyor-, savaşmak yerine "konuşarak ikna etme" gibi bir seçeneğiniz de yok, illa ki dövüşeceksiniz.