American McGee röportajı

Electronic Arts'ın Londra'da düzenlediği özel bir etkinlikte birbirinden önemli oyun tanıtıldı ve yapımcılar da katılımcıların sorularını yanıtladı. Bahsini ettiğimiz bu özel oyunlar arasında American McGee tarafından yeniden hayat bulan Alice: Madness Returns oyunu da vardı.

Alice: Madness Returns isimli, merakla beklenen Electronic Arts oyununun, yaratıcısı ve yapımcısı American McGee ile röportaj yapma imkanı bulduk. İşte yapımcısının ağzından, Alice: Madness Returns...

Berk: Merhaba. Öncelikle sormak istediğim şey ikinci oyunun neden bu kadar geç kaldığı? Yani Alice son zamanlarda ne yapıyordu?

American McGee: Alice'in bir süreliğine, ben ve yaratıcı ortağım RJ Berg'ün dünyaya açılıp biraz macera yaşamamızı ve etrafı gezmemizi beklemesi gerekti. Bu yolculuk sonunda ben Çin'e kadar gittim ve dört buçuk yıl önce Şangay'da bir stüdyo açtım. Bundan birkaç yıl sonra stüdyo şekillenmeye başlayınca iyi bir şeyler yaptığımız fark ettik. Bunun üzerine yeni bir oyun yapmanın zamanı gelmişti. Biz de EA'yı aradık ve onlarla fikrimizi paylaştık. Onlar fikirlerimizi beğendi ve böylece oyunun yapımına başladık.

Berk: Peki sizi yeniden bu oyunu yeniden yapaya hazır hissetmenizi sağlayan şey ne oldu? İnsanları bir araya toplamak, eski ekibi yeniden kurmak 10 yıldan sonra sizi bu noktaya iten şey neydi?

American McGee: Bütün olay aslında benim kendi stüdyomu kurmamla alakalıydı. Nitekim ancak dört buçuk sene önce bu tarz ciddi oyunlar üretebilecek bir stüdyo kurmayı başarabildim. Son oyunumuz olan Grimm'i yaparak oyun geliştirme aşamasında bir noktaya gelmiştik ve artık bu ekibin bu derece büyük bir projeyi yapabilecek güce sahip olduğunu fark ettik. Dolayısı ile ben de ilk oyunun da yazarı olan RJ'yi aradım ve ona artık ikinci oyunu yapmanın zamanının geldiğini söyledim.

Berk: Biliyorsunuz üzerinden 10 yıl geçti ve hikaye de ilk oyundan 10 yıl sonra geçiyor. Bu bilerek yaptığınız bir şey mi? Hem gerçek hayatta hem oyun zamanında 10 sene geçiyor çünkü.

American McGee: Aslında evet her ne kadar gerçek hayatta 10 yıl geçmiş olsa da eski oyunla yeni oyun arasında bir yıl geçiyor. İlk oyunun sonunda Alice'in akıl hastanesinden ayrılıp Londra sokaklarına çıkışını görüyoruz ve bu oyunda hastaneden ayrılmasının üzerinden sadece 1 yıl geçiyor. Artık Londra'da yaşıyor, bir şekilde daha iyi durumda ancak hala birazcık da deli durumda ve hala ailesinin acısını yaşamaya devam ediyor. O yüzden şimdi yapması gerek Harikalar Diyarı'na geri dönüp bir cinayetin gizemini çözmek zorunda. Ailesinin ölümünden kimin ya da neyin sorumlu olduğunu öğrenmek istiyor.

Berk: Sizinle konuşmak oyundaki hikaye ve kelimelerin öneminin altını çizmemize sebep oldu. Günümüz oyunlarının çoğunda ya hikaye yok ya da olsa bile kulağa etkileyici gelmeyen şeyler. Peki bir hikayenin oyun içindeki önemi nedir ve oynanış koşulları açısından hikayeyi nasıl tanımlarsınız?

American McGee: Aslında bu çok oynadığınız oyunun türüne de bağlı. Mesela iPhone oyunu olan Angry Birds'i ele alırsak orada da bir hikaye var ancak oldukça basit. Fakat yine de o hikaye sizin oynanışa alışmanızı sağlıyor ve oynanış sizi oyuna bağlıyor. Ama 15 dakika veya yarım saat oynamak bu tarz küçük oyunlar için yeterli olabiliyor. Öte yandan Alice gibi 15 saat sürecek bir oyuna bakarsanız başından sonuna kadar oynamak için oyun mekaniklerinin haricinde oyuncuları oyunda tutacak şeylere ihtiyacınız var. Yani günümüzde etrafta bir sürü oyun var ve neredeyse hepsi aynı oyun mekaniklerini paylaşıyor, o zamanda iş sunuma ve oyuncunun hayal gücünü yakalayıp onları hikayeye dahil etmeye kalıyor. Dolayısı ile bizim için güzel ve içine çekici bir hikaye olmadan bu tarz oyunların var olması imkansız çünkü onları yapmak mantıksız.