Ben kralsam bu yanımda taç takanlar kim?
Uzun yıllardır romanları ile hayatımızda bulunmuş Game of Thrones (GoTh) hikayeleri geçen sene başlayan ve ünlü oyuncu Sean Bean’in de başrolünde bulunduğu dizi ile daha da geniş kitlelere ulaşmayı başardı. Beğenilen bir hikayenin yanında iyi oyunculuk ve muhteşem görsel efekler de olunca dizinin tutmama şansı çok azalmıştı.
Bunun akabininde bir Hollywood dizisinin oyununu yapmak da oyun yapımcılarının olmazsa olmazı haline geldi ve ortaya A Game of Thrones: Genesis çıktı . RTS tarzındaki bu oyun kendinden önceki türdeşlerinden bir şeyler alarak ortaya güzel bir fikir çıkartmış gibi, fakat her ne kadar fikir açısından hoş bir oyun olsa da maalesef teknik eksiklikleri onu tepelere taşımaktan alıkoyuyor.
"Coup d'etat" yani taht artık benim cicimGenesis son zaman RTS’lerindeki modaya uygun olarak hazırlanmış ancak içerisinde kendine has özellikleri olan bir oyun. Bildiğiniz gibi özellikle LotR strateji oyunlarında öne çıkan tek seferde birlik olarak asker yaratma mantığı bu oyun içinde geçerli. Fakat Genesis’i diğer RTS oyunlarından ayıran en büyük özellik ise garip bir şekilde savaşların ikinci planda kalması.
Genel olarak bölge kapmaca (zone capture) mekaniğini benimsemiş oyunda esas önemli olan şey diplomasi, casusluk ve politika. Şimdi bir RTS oyununda savaş ikinci planda ve diğer öğeler esas konu ise bu oyun nasıl bir yapıya sahip diye düşünebilirsiniz.
Bahsettiğim konuyu zaten daha tutorial bölümünden de anlayabiliyoruz. Yapımcılar artık bu tarz oyunların çoğunlukla aynı olan ara yüz, kamera yönetme, rotasyon gibi teknik özelliklerini bile tutorial bölümünde anlatmaya gerek duymamış ki bu gayet de mantıklı. Yıllardır yaptığımız kontrol hareketlerini tekrar dinlemek için boşu boşuna zaman kaybetmeye gerek yok.
Herhangi bir oyuna başladığınızda, bu ister ana hikaye olsun ister tek maçlık bir oyun, elinizde sadece ailenize ait kale bulunuyor –ki oyun içerisinde bunlara “ev” deniyor- bunun da esas nedeni aslında ülke yönetiminin ailelerce yapılıyor olması.