The Invincible inceleme

Birçok oyunun çok hızlı aktığı şu günlerde kimi zaman daha rahat vakit geçirebileceğiniz yapımlara da ihtiyacınız oluyor. Bir şeylerden kaçmak zorunda olmadığınız, hatta kafanıza göre takılabileceğiniz, olayların çok hızlı gelişmediği bir yapım ararken imdadıma The Invincible yetişti. The Invincible inceleme yazımda oyuba yakından göz atıyoruz.

Hikaye: Yasna ve Gizemli Regis III Gezegeni

Ana karakterimiz Yasna, zeki ve yetenekli bir astrobiyolog. Uzay yarışının bir parçası olarak, Yasna ve ekibi, keşfedilmemiş ve gizemli Regis III gezegenine yolculuk ediyorlar. Bu bilimsel keşif seyahati, kaybolan ekip üyelerini arama görevine dönüşüyor. Bilinmeyen bir sebepten ötürü, gezegene ayak basan tüm bilim adamları ya ölüyor ya da aklını yitiriyor. Geriye sadece, bizim yönettiğimiz Yasna, tek aklı başında olan kişi olarak kalıyor. Bir yanda kayıp ekip arkadaşlarımızı bulup diğer yandan da gezegendeki anomalinin sebebini bulmamız gerekiyor. O da ne? Gezegende milyonlarca yıl önce yaşamış bir uygarlığın izleri mi var?

Stanislaw Lem adlı ünlü Polonyalı yazarın 1964 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan oyun, onun yarattığı bilim kurgu dünyasından ilham alıyor, ancak aynı zamanda kitabı okuyanların garip Regis III gezegeninde meydana gelen olaylara yeni bir bakış açısı kazanmalarını sağlamak için farklı bir hikayeye sahip.

Bilim ve Felsefeyle Harmanlanmış Macera

Bu ürkütücü ve kozmik macerada, Yasna, bilinmeyen bilimsel fenomenleri keşfediyor. Kayıp eşyaların parçalarını toplayıp güvenilir Astrogator'una durumu raporlayarak zor zamanlarda onun sesine güveniyor. İnsanlığın karşılaştığı en büyük tehdidi öngöremeyecek, bu durum insanlığın hırslarını ve önyargılarını sorgulamasına neden olacak.

Invincible harika grafikleri ve manzarları ile eşsiz bir görsel deneyim sunuyor. Ayrıca oyun sırasında nefesinizi kesen gezegenler, aylar ve diğer astral cisimler göreceksiniz. Her ne kadar PC'de oynamış olsam da, VR için de harika bir deneyim sunabilecek bir oyun. Çevre detaylarını en ince ayrıntısına kadar gösterirken, yepyeni bir gezegeni keşfetmenin keyfini yaşatıyor. Kısacası Yasna'nın kaskının vizörü, renkleri ve gölgeleri mükemmel bir şekilde birleştirerek sizi The Invincible dünyasına götürüyor.

Gökyüzündeki Gezegenler Ve Aylar Nefes Kesici

Invincible'in hikayesi boyunca o kadar çok farklı dönemeç var ki başınız ağrıyacak ve belki başınız dönecek. Ancak bu, muhtemelen oksijen seviyeniz düşük olduğu içindir. Bu çok önemlidir. Şu anda çok fazla şey söylemek istemiyorum, ancak görevinizin kaptanı olan sabit Astrogator'unuzun yardımıyla hikayenin daha fazlasını öğrendikçe hedefleriniz ve öncelikleriniz değişecek ve sonra tekrar değişecek. Tüm bunların gerisinde, cevaplarınız daha fazla soruya yol açtıkça gerilim artmaya başlayacak, daha fazla çözülmesi gereken gizem ortaya çıkacak.

The Invincible'ın en büyük başarısı, oyunun hikayesinin içine hızla çekilip o andan itibaren oyundan asla çıkarmamaları. Oyunun başlarında, Yasna'nın içinde bulunduğu kötü durumdan ve uyanmasına neden olan olaylardan kaynaklanan hafıza eksikliğinden hemen etkileneceksiniz. Geliştiriciler, gerilimin o andan itibaren artmasını sağlamak için başarılı bir iş çıkarmışlar.

Spoiler vermeden, oyunun en sevdiğim bölümü, ekibinizle yeniden bağlantı kurmak ve hafıza kaybı sırasında neler olduğunu öğrenmek için ana kampa geri döndüğünüz görevin ilk bölümü olmalıydı. Sizi oraya götürecek tek şey kendi aklınız. Gezegene indiğinizde ne olduğu hakkında hiçbir fikriniz yok, ancak yolculuğunuz boyunca eklenen kısa geri dönüşlerle yanlış bir şey olduğunu hissedersiniz.

Oyunda ilerlemek kimi zaman kafa karıştırıcı olabiliyor. Daha ilk bölümde, uyandığımız vadide oradan nasıl ayrılacağımı bulmak pek de kolay olmadı. Devasa vadiyi boydan boya taramak zorunda kaldım. Tepelere tırmanma gibi bir durum söz konusu olmadığı için en sonunda vadinin yüksekçe bölümündeki geçişi fark ettim ve yoluma devam ettim. Ancak tüm oyun boyunca bu tarz durumlar ile sık sık karşılaştım.

The Invincible'ın şahane manzaralı var dedik ancak bu grafiklerinin harika olduğu anlamına gelmesin. Özellikle karakter modellemeleri böylesine güzel manzara sunan bir oyuna yakışmadığını da söylemem lazım. Animasyonlarda da eksiklikler oyun boyunca fark edilebiliyor. Özellikle oyun içi sinematiklerde belki 10-15 sene öncesinin yapımı havası katıyor.

The Invincible Inceleme: Sonuç

Yine de konu ile akışı bir araya getirdiğimizde The Invincible, şans vermeye değer bir oyun. Invincible, oyunculara sakin ve derinlemesine bir deneyim sunan, bilim ve felsefe ile harmanlanmış bir bilim-kurgu macerası. Oyunun zengin hikayesi, kapsamlı grafikleri ve atmosferik dünyası, bizleri uzun süreler boyunca kendine çekerken, bilim-kurgu ve macera tutkunları için özel bir deneyim vaat ediyor.