Sekiro: Shadows Die Twice İnceleme

Platformlar PC, PlayStation 4, XBox One
Sekiro: Shadows Die Twice İnceleme
  • Yapımcı - Yayıncı From Software - Activision
  • Çoklu Oyuncu: Yok
  • Oyun Türü: Macera
Merlin Puanı 89
13 Kişi Oyladı
Okur Ortalaması%76
Artılar + Serbest oynanış yapısı
+ Dövüş sistemi ve yan özellikler
+ Bölüm tasarımları ve görsel açıdan muazzam
+ Karakter gelişimi ve başarım hissi
Eksiler - Oyun mantığına ters düşen hatalar
- Bug ile geçilebilen boss savaşları
Özel İnceleme
Ersin Kılıç 29.03.2019 - 17:27
Öldüm, öldüm de geldim!

Sekiro: Shadows Die Twice incelemesine geçmeden önce oyunun genel anlamda Souls oyunlarının izinden gitiğini, fakat sahip olduğu tema ile birlikte onlardan ayrılmayı başaran bir yapım olduğunu da söylemem gerekiyor. Yine Souls oyunları ve Bloodborne'da olduğu gibi herkese hitap eden bir oyun değil. Kendi oluşturduğu bu türe süper bir şekilde sadık kalıyor ve ufak tefek hataları dışında yapması gereken herşeyi layıkıyla yerine getiriyor. Yani öldükçe daha fazla keyif alıyor ve keyif aldıkça da hırslanarak oynamaya devam etmek istiyorsunuz. 

Sekiro: Shadows Die Twice İnceleme

Sekiro: Shadows Die Twice ile oyuncuları feodal Japonya temasına götüren From Software, hikaye konusunda bu sefer çok daha bonkör davranmış. Sinekten yağ çıkarmaya çalıştığımız Souls oyunlarına kıyasla Sekiro: Shadows Die Twice'ın hikaye anlamında çok daha açıklayıcı olduğunu söyleyebilirim. Oyunun ana hikayesinde, yıllarca iç savaşın sürdüğü Sengoku döneminden hemen sonrasına gidiyoruz. Savaşın ülkeyi neredeyse yıkıma sürüklediği bu dönem sonunda yıllarca Shinobi eğitimi gören karakterimizin kontrolü elimize bırakılıyor. Amacımız ise canımız pahasına da olsa korumamız gereken ve Ashina klanı tarafından ele geçirilen The Divine Heir'i kurtarmak.

Oyun boyunca klasikleşmiş birçok sahne ile karşılaşmak mümkün.

Sekiro: Shadows Die Twice her ne kadar hikaye anlamında ana hatları çizmiş olsa da detayları keşfetme konusunda oyuncuyu olabildiğince serbest bırakmış. Yani oyunda ne kadar yer keşfeder, ne kadar alan arşınlarsanız hem ana hikaye hem de oyunun dünyası hakkında o kadar bilgi sahibi oluyorsunuz. Tabi bu hikaye parçaları o kadar farklı bölgelere dağıtılmış ki, bu durum bazen ne yaptığınızı unutmanıza da sebep olabiliyor.  

Sekiro: Shadows Die Twice firmanın önceki oyunları kadar zor ama imkansız üzerine kurulu bir oyun değil. Siz bakmayın, serinin bu şekilde nam salmasına aldırmayın. Çünkü oyunun bahsi geçen zorluğu aslında ana dinamiğini de oluşturuyor. Bu zorluklara göğüs gerdiğinizde, oyunun sunmuş olduğu başarı hissini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Hali hazırda piyasada olan ve neredeyse kendi kendine ilerleyecek yapımları göz önüne aldığımızda Sekiro'nun normal bir zorlukta olduğunu bile söyleyebilirim. Tabi ki hiçbir zaman "lay lay lom" şeklinde ilerleyemiyorsunuz ama biraz sabır ve antreman ile kesemeyeceğiniz düşman olmadığı da bir gerçek. Sık sık ölüyorsunuz, bazen aynı yerde takılıp kalıyorsunuz ama oyun hiçbir zaman sizi bir köşeye sıkıştırmıyor. Örneğin oyunun hikaye anlamında en kilit karşılaşmalarından biri olan Genchiro'ya geldiniz diyelim. Oyun ilerlemeniz için bu bossu geçmenizi şart koşmuyor. Bu müsabakayı daha sonraya saklayıp, oyunun çok farklı bölgelerine gitmek ve yepyeni yerler, özellikler keşfetmek mümkün. Sonuçta oyunda geçirdiğiniz zaman, girdiğiniz tüm irili ufaklı dövüşler size önemli bir deneyim olarak geri dönüyor ve siz de karakterinizdeki gelişimi net bir şekilde hissedebiliyorsunuz.

Sekiro başarma hissiyatını oyuncuya sonuna kadar veriyor.

Tabi yine de bu durum sizi çok fazla rahatlatmasın. Çünkü Sekiro kendisini ciddiye almanızı isteyen ve her daim tetikte olmanız gereken bir yapım. Dikkatli bir şekilde oynamazsanız, küsküyü yiyip, normal bir düşmana bile yenilme olasılığınız çok yüksek. Deneyim kazanıp güçlenseniz bile rakibi küçümsememek, oyunda yapacağınız belki de en akıllıca hareketlerden biri olacaktır.

Sekiro: Shadows Die Twice başta da söylediğim gibi uzak doğu atmosferini sonuna kadar yaşatan bir oyun. Bu durumu dövüşlere ve oynanışa da fazlasıyla yansıtmış. Kılıç kullanmak inanılmaz keyifli. Rakiplerin de zorlu oluşu ya da en ufak bir karşılaşmada bile kılıçların çarpışması, oynanışta size inanılmaz bir haz veriyor. Vuruş hissinin kuvvetli olması ve bunun efektler, sesler ile desteklenmesi çarpışma hissiyatını da kuvvetlendirmiş. Yani size kombo şeklinde saldıran bir düşmana karşı savunma yaptığınızda bile o hissiyatı almayı başarıyorsunuz. Sekiro: Shadows Die Twice'ın kılıç dövüşü anlamında şimdiye kadar gördüğüm en iyi oyunlardan biri olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.

Yakın dövüş sistemini zenginleştiren en önemli unsurların başında oyun boyunca kazandığınız yeni teknikler geliyor. ilk etapta klasik bir dövüş stiline sahipken daha sonra birbirinden farklı yetenekler kazanıyorsunuz. Üstelik bu dövüş stillerini geliştirmek ve yeni hareketler öğrenmek de mümkün. Bu hareketleri dövüş alanında sergiledikçe karakter gelişimi kendini daha net bir şekilde ortaya çıkartıyor. Üstelik tüm teknikler dövüş tarzınızı da önemli bir şekilde değiştiriyor. Dövüş stilleri ve bunların üzerine ustalaşmaya çalışmak oynanıştaki önemli virajlardan birisi. Üstelik karşılaştığınız düşmanlara karşı hangi tekniğin daha iyi işlediğini de çözmeye çalışıyorsunuz. 

Yaptığınız irili ufaklı karşılaşmalarda bile kılıçların çarpışması, oynanışta size inanılmaz bir haz veriyor.

Dövüş sistemi demişken protezimizden de bahsetmemek olmaz. Karakterimizin bir kolu yok ve bu kol yerine kilit rol oynayan bir protez takılmış. Bu protez aynı zamanda bir kanca görevi de görüyor ve ulaşılması zor alanlara çıkmanızı sağlıyor. Hem normal ilerleyişte hem de önemli dövüşlerde bu özelliğinizi sık sık kullanıyorsunuz. Burada belki de oyundaki en can sıkıcı detay da karşımıza çıkıyor. Normalde ağaç dallarına, bina çatılarına tutunmamızı sağlayan bu protez kol, bazı durumlarda ise malesef çalışmıyor. Yani bir binaya çıkacaksınız diyelim. Çok rahat tutunabileceğiniz bir köşe var gözünüzün önünde. Oyun boyunca müthiş bir serbestlik sunan yapım, malesef bu durumda biraz kot kalıyor. İlla size belirtilen şekilde o binanın üzerine çıkmanız gerekiyor. Aynı şekilde bazı uçurumların kenarlarına da tutunamıyorsunuz.

Protez kolun tek görevi tabi ki sağa sola sıçramak değil. Prostetik kolunuz dövüşlerde de oldukça önemli özelliklerin kilidini açıyor. Balta, mızrak ya da ninja yıldızı gibi 2.silahları takabildiğiniz bu protez kola aynı zamanda düşmanları şaşırtabldiğiniz alev fıçısı ve çatapat gibi bazı özellikleri de takabiliyorsunuz. Ayrıca dövüş yeteneklerinde olduğu gibi protez yeteneklerinde de güncelleme yapmak mümkün. Protezinizdeki 2. özelliği kullanmak için ise Spirit Emblem denen simgelere ihtiyacınız var. Bu simgeleri oyun alanının farklı noktalarından bulabildiğiniz gibi satın almanız da mümkün.

Sekiro, hikaye anlatımı olarak Souls oyunlarına göre çok daha bonkör davranıyor.

Satın alma demişken oyunda tıpkı Souls serisinde olduğu gibi onlarca eşya bulunuyor. Bu eşyaları toplamak ve uygun anlarda kullanmak oyunun stratejisi açısından da oldukça önemli. Özellikle hikaye akışında da karşımıza çıkan Dragonroot gibi eşyaları kullanmak ilerleyiş açısından da hayati önem taşıyor. Tabi benim gibi atak gücü ya da defans gücüne etki eden eşyaları sonsuza kadar yanınızda da taşıyabilirsiniz. Genelde "Yok abi burada harcamıyım, ilerde kesin daha çok lazım olur" diye diye cepler dolu çok fazla oyun bitirmişliğim var :)

Oyundaki yetenek güncelleme kısmına geldiğimizde ise aslında "zurnanın zırt dediği" yere de gelmiş oluyoruz. Önceliklele seviye sistemi alıştığımız oyunlardan biraz daha farklı işliyor. Düşman öldürdükçe seviye atlıyorsunuz fakat seviyeniz aynı zamanda yetenek puanını oluyor. Yani yeni bir yeteneğin kilidini açtığınızda yetenek puanınızı da sıfırlamış oluyorsunuz. Souls oyunlarında olduğu gibi ruh toplama mantığı diyebiliriz bu işleyiş için. Bu sefer cezalandırma mantığı ise biraz daha farklı. Çok sık ölmeye başladığınızda o ana kadar topladığınız deneyim puanı ve paranızın büyük bir bölümünü kaybediyorsunuz. Neyse ki para olayını satın alabileceğiniz keseler ile kurtarmak mümkün. Deneyim puanında ise yapılacak en akıllı şey bir sonraki seviyeye ulaşabilmek.
Oyunda karşılaştığınız hemen hemen her boss sizi önemli ölçüde zorlamayı başarıyor. Zaten oyun boyunca ana boss mücadeleleri dışında irili ufaklı birçok boss ile karşılaşıyorsunuz. Hikaye gereği olanlar kadar, ekstra kısmında da hem mekan hem de farklı bosslar ile karşılaşmak mümkün. Oyunun bu kısımları hikayedeki diğer detaylar ve karakterinizi geliştirmeniz için çok önemli. Buradaki en büyük tezat ise oyunun mantığına ters düşen bazı hatalarda ve yaratıklardan ziyade diğer samuraylarda karşımıza çıkıyor. Çünkü bulundukları alanın kenarına bile tutunduğunuzda yapay zekanın kafayı yediğine şahit olabiliyorsunuz. Yaratıklarda bu durum sırıtmazken, normal samuraylarda doğal olarak atmosferi az buçuk baltalamış.
Bu abla oyunda canınızı sıkacak bosslardan sadece bir tanesi

Sekiro yakın dövüşe odaklansa da gizlilik unsurlarıyla da öne çıkan bir yapım. Hatta Souls oyunları ile kıyasladığımızda bu konuda en dikkat etmeniz gereken oyun olduğunu da söyleyebilirim. Tıpkı diğer oyunlarda olduğu gibi rakibi arkalamak çok önemli. Ama gizlilik unsurlarını da kattığımızda Sekiro bu konuda 3-5 adım daha önde. Oyunun temasına da bağlı olarak bazı alanları sadece gizlilik unsurları ile tamamlamanız bile mümkün. Yani serbest dolaşım kısmında olduğu gibi dövüş anlamında da önemli bir serbestlik söz konusu.

Teknik anlamda çok iddialı olmayan Sekiro: Shadows Die Twice, görsel anlamda ise bir o kadar iddialı. Yani oyunun grafikleri karşısında hiçbir zaman "Vay be ne kastırmış adamlar" demiyorsunuz. Buna rağmen her köşe başında sizi etkilemeyi başaran bir tasarım yapısı kullanılmış. Oyun teknik anlamdakiboşluğunu mekan ve tasarım anlamında fazlasıyla doldurmayı başarıyor. Yeri gelmişken oyunun PC sürümünde 60 FPS kilidi bulunmakta. Tabi yapımcılar bu konuda diretse de oyuncuların yaptıkları modlar ile bu kilidi kaldırabiliyorsunuz.

Düşmanı arkalamak ve gizlilik unsurları oyunun en ölümcül noktaları arasında yer alıyor.

Dolaştığınız mekanlar, yaratık tasarımları ya da harita tasarımları oyunu görsel açıdan kuvvetlendiren detaylar. Ayrıca tapınak gibi alanlara girdiğinizde kullanılan, oluşturulan detayları incelemeden kendinizi alamıyorsunuz. Hele ki bazı bölge ve tapınak gibi alanlarda gerçekten de çok güzel tasarımlar kullanılmış. Oyunun bu konuda kesinlikle hakkını vermek gerekiyor. Bir diğer bahsetmem gereken nokta ise ses efektleri ve seslendirme kalitesi. Kılıç çarpışmalarındaki seslerden zaten biraz önce bahsetmiştim. Seslendirme kısmına geldiğimizde ise özellikle Japonca olana bayıldığımı söylemem gerekiyor. Oyunun temasına da uyduğu için kesinlikle dil seçimini Japonca yapmanızı tavsiye ediyorum.

Toparlamak gerekirse Sekiro: Shadows Die Twice, from Software firmasının oyun dünyasına yeni bir armağanı olmuş diyebiliriz. Souls oyunlarında olduğu gibi online özelliklere sahip değil. Olsa güzel bir artı olabilirdi ama yokluğunu çok fazla hissettiğinizi söyleyemem. Hikaye anlatımı, keşif ve başarma hissiyatını çok iyi yansıtan Sekiro: Shadows Die Twice, dövüş sistemiyle de farkını ortaya koymayı başarıyor. Eğer Souls türünü seviyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken Sekiro: Shadows Die Twice, bu türe yabancı olan yeni oyuncular için de güzel bir giriş kapısı olabilir.

Yorumlar 59
MK Okuru
MK Okuru 23.12.2024 22:23
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 20.12.2021 17:38
Oyun ortalama kaç saate bitiyor?
MK Okuru
MK Okuru 22.06.2022 19:45
oyunu iki saatte bitirdim, bu kadar kısa olduğunu bilseydim 699 TL vermezdim.
Kalan Karakter: 300 Gönder
ferhoste
ferhoste 18.06.2020 00:27
O kadar zor olmak zorundamıydı bir anlam veremedim...zorluğun haricinde sanki hep aynı işi yapıyormuşsunuz hissi veriyor...bir şeyler eksik...evet bir şeyler eksik ama....
MK Okuru
MK Okuru 5.08.2020 09:46
Okadar zor değil pratik gerektiriyor tekrar hissi gelmesi normal ben de ilk oynadığımda başlarda tekrar hissine düşmüştüm ama oyun tekrarı engellemek için çok şey sunuyor.Oynadığın bölgelerde ufak keşif yapsan elbet protez kol gibi oynanış çeşitlendiren şeyler bol(temel mekaniklerle de bitiriliyor)
Kalan Karakter: 300 Gönder
cyrus
cyrus 9.06.2019 14:42
Trofe kasmak için oyunu 3 defa bitirdim. Ama trofesi eksin olsun. Mekanikleri bilmezsen mario bile oynayamazsın. Ne mekaniği... 4 lü 5 li kombo yapan bosta 2 darbe de ölüyorsun. Ayrıca bos kavgasında rasgele olayların ( senin elinde olmayan olay ör bir yere takılman ve o sırada bosun ok atması) sonunda da ölüyorsun. Daha da büyük zorluk karakterini geliştirmen oyunu ilginçleştirmiyor. Ör sağlığını 10 dan 20 ye çıkarman filan ng+ da hiç bir işe yaramıyor. Zaten saldırı gücün de yerler de sürünüyor. Bence From bu abidik aksiyon oyununu tipini bırakıp souls tipi rpglere devam etmeli.
MK Okuru
MK Okuru 21.01.2020 21:04
juyjuyj
Kalan Karakter: 300 Gönder
MK Okuru
MK Okuru 13.07.2019 09:21
Oyun biraz bir zamanların efsanesi tenchu’ya benziyormu?
Kalan Karakter: 300 Gönder
cyrus
cyrus 20.04.2019 18:38
Boss yerine ya bos ( Türkçe okunuşu) ya da BSC ( bölüm sonu canavarı) kullansak artık. Boss kesmek nedir ya..?
MK Okuru
MK Okuru 27.06.2019 12:54
Hadeee lenn
Kalan Karakter: 300 Gönder