“Birimiz ölmeli, birimiz yaşamalı. Ne bir kazanan olacak ne de bir kaybeden. Hayatta kalan savaşmaya devam edecek, bu bizim kaderimiz. Hayatta kalan “The Boss” ismini devam ettirecek. Bu isme sahip olanın kaderi ise sonsuza kadar savaşın içinde geçen bir varoluştur. Sana on dakika vereceğim, on dakika içerisinde MiG’ler burayı bombalayacak, eğer beni on dakika içerisinde yenebilirsen, zamanında kaçabilirsin. Hadi bu on dakikayı hayatımızın en güzel on dakikası yapalım. Söyle bana Jack, hangisini seçeceksin? Ülkene olan sadakatin mi yoksa bana karşı olan sadakatin mi? Ülken mi yoksa akıl hocan mı? Görevin mi ideallerin mi? Birimine olan bağlılığın mı yoksa kişisel hislerin mi? Gerçeği henüz bilmiyorsun fakat eninde sonunda bir seçim yapman gerekecek.”
The Boss
Bu yazıya başlamadan önce çok düşündüm, nasıl bir başlangıç yapmam gerekiyordu, size neyi anlatabilirdim? Size beni gelmiş geçmiş en çok heyecanlandıran oyunu nasıl anlatabilirdim? Metal Gear Solid isimli yüce hikaye ağacının belki de en önemli halkası olacak bu yapımla ilgili ne yazıp çizebilirdim? Kojima’nın fragmanını herhalde bir 500 kere falan izledim, yaklaşık olarak 4 aydır çeşitli dijital mecralarda Phantom Pain ile ilgili bol teorili konuşmaların içerisindeyim, her geçen gün benim için Metal Gear Solid V’e daha çok yaklaştığımın göstergesi. Size bütün bunları, bütün bunların anlamını nasıl yansıtabilirim?
Sanırım yansıtamam, sanırım Metal Gear Solid tecrübesi bütün karakterleriyle, hikayeleriyle ve trajedileriyle herkesin kişisel olarak yaşaması gereken bir olay, bu sebeple bir oyun editörü olarak eğer PlayStation 3 sahibiyseniz, yeni çıkacak olan Metal Gear Solid: Legacy Collection’ı bir şekilde edinip serinin bütün oyunlarını oynamanızı rica ediyorum, gerçekten bir oyuncu olarak bu kendinize yaptığınız en büyük iyilik olur.
MGS V, adından anlaşılabileceği gibi, Metal Gear Solid serisinde yeni bir dönemi sembolize ediyor.
Şimdi konumuza dönecek olursak, Hideo Kojima, yeni jenerasyonun fersah fersah yaklaşması ve yeni jenerasyon konsolların artık bir gerçeklik olmasıyla birlikte, oyun dünyasına aynı büyüklükte adımlarla geliyor. Bu adımlardan birisi Fox Engine, diğeri ise Metal Gear Solid V.
Phantom Pain’in Metal Gear Solid V olup olmadığıyla ilgili ilk etapta pek çok spekülasyon dönüyordu, Moby Dick Studios ve Joakim Mogren geyikleri ile yine bütün ışıkları üzerinde toplayan Kojima, oldukça başarılı sosyal medya hamleleri ile oyunun yeni bir Metal Gear Solid yapımı olduğunun sinyallerini vermişti belki fakat söz konusu MGS olduğu zaman hangi dönemi konu alacağı ve hangi karakterlerin hikayesinin olacağı çok fazla önem teşkil ettiği için, insanlar Phantom Pain fragmanında gördüklerinin Solid Snake’mi yoksa Big Boss’mu olduğunun farkındalığına henüz varamamışlardı.
MGS V, adından anlaşılabileceği gibi, Metal Gear Solid serisinde yeni bir dönemi sembolize ediyor. Neden böyle diyorum çünkü daha önce hiçbir Metal Gear Solid oyununda latin harfi kullanılmadı. Peace Walker oynayanlar “V” harfinin ve işaretinin Big Boss’un hikayesinde ne kadar büyük bir sembolik önem taşıdığını bilirler. Özellikle Peace Walker’dan Galvez’in son sahnesini hatırlayanlar olacaktır (Hatırlıyorsanız eğer nasıl Metal Gear Solid 4’ün sonunda Metal Gear Rising’in adı söylenmişse, Peace Walker’ın sonunda da aslında bir Metal Gear Solid 5 geleceği müjdelenmiş.), bir de zaten V, barış işareti olduğu için, Peace Walker’da barış kavramının altından girip üstünden çıktığı için, bunun beraberinde gelen bütün anlamlar Metal Gear Solid V’e yüklenmiş oluyor haliyle.