Kirby and the Forgotten Land inceleme

Kirby and the Forgotten Land, Nintendo'nun bu yıl içerisinde çıkan en önemli yapımlarından birisi. Satış anlamında Elden Ring ile boy ölçüşmesi beklenen oyun, Kirby konusunda oldukça deneyimli bir firma olan HAL Laboratory tarafından geliştirildi. Hal böyle olunca aslında bir Kirby oyunundan ne bekliyorsanız bu oyunda da onu bulacağınızı başından söylemem gerekiyor. Nintendo'nun o pembe, şirin görüntüsünün altında büyük bir yeteneği saklayan pis boğazlı kahramanı, bu oyunda da üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmiş diyebilirim.

Kirby and the Forgotten Land inceleme

Kirby and the Forgotten Land kahramanımız mutlu mesut, kendi dünyasında takılırken başlıyor.Gökyüzünde beliren ve nedenini bilmediğimiz bir boyut kapısı ile birlikte çok yabancı olduğumuz bir dünyaya sürükleniyoruz. Bu dünya aslında medeniyet kalıntılarının olduğu ve doğanın yavaş yavaş bu medeniyet kalıntılarının üzerine çöreklendiği bir yapıya sahip. Binalar, alışveriş merkezleri, yollar derken bir nevi günümüz dünyasına benzeyen ve daha çok kıyamet senaryosuna sahip olan yapımlarda gördüğümüz bir dünya diyebiliriz. Tabi işin içinde Kirby olunca bu temaya göre elden geçirilmiş ve daha tatlı bir şekilde resmedilmiş. 

Kirby bu dünyaya sürüklenmesinin yanı sıra yakalanan Wadle Dee'leri de kurtarmak için yollara düşüyor da diyebiliriz. Onları kurtardığınız gibi aynı zamanda yaşanacak yeni bir dünya kurmalarına da yardımcı olmanız gerekiyor. Wadle Dee'leri kurtardıkça yeni dükkanların, binaların bu kendi bölgelerinde açılmasını sağlıyorsunuz. Oyunun başında ise deniz dalgalarının sahile vurduğu bir bölgede gözümüzü açıyor ve ilk bölümü de tamamlayarak oyunun dünya haritasına geçiyoruz.

Oyunun açık dünyası aslında Nintendo oyuncuları için çok yabancılık çekmeyecekleri bir sisteme oturtulmuş. Bölge bölge ilerliyor ve her bölge içerisinde ilerledikçe kilidi açılan farklı bölümlere ayrılmış. Bir nevi mario'nun klasik 1-1, 1-2, 1-3 şeklinde ilerlemesine benzetebilirsiniz. Tabi bir sonraki ana bölgeye geçmek için belli bir sayıda Wadle Dee'leri kurtarmanız gerekiyor. Ayrıca her bölgedeki bölümler dışında mini oyun kıvamında tasarlanan bazı yan bölümlere de yer verilmiş. Her birinde farklı özellikleri kullanarak belli saniyede objeleri toplamaya çalışıyor ve bitişe ulaşıyorsunuz. Kısa ama keyifli olduklarını söyleyebilirim.

Oynanış kısmına geldiğimizde ise tüm dinamiklerin platform oynanışı dışında Kirby'nin boğazına oturtulduğunu görüyoruz. Daha önce bir Kirby oyunu oynadıysanız karakterin yuttuğu düşmanlar, objelere göre farklı özellikler kazandığını biliyorsunuzdur. Özellik kazanmadığı bir obje yuttuğunda ise onu yine tükürerek kendi lehine kullanan bir karakter var karşımızda. Hal böyle olunca Kirby'nin şekil değiştirmesine göre oluşturulan bir bölüm tasarımına yer verilmiş. karşılaştığınız düşmanları, platform öğelerini ve mini bulmacaları Kirby'nin kazanacağı özelliklere göre geçiyorsunuz. 

İşte yerde bir çatlak var ise işte üçgen şeklindeki dubaları yutuyor ve ters zıplayarak bu çatlak kısmın parçalanmasını sağlıyorsunuz. Kılıç savuran, Bumerang fırlatan, bomba atan, silah kullanan ya da alev püskürten düşmanları yutarak onların özelliklerine kavuşmanız da mümkn. Hatta oyun alanındaki gizli kısımlara ulaşacağınız güllelerin fitilini ateşlemek için bu alev püskürtme özelliğinizden yararlanmanız gerekiyor. Oyunda ilerledikçe Kirby'nin yeteneklerini alabileceği farklı düşman ve objelerle karşılaşması oynanışı da bir hayli şekillendirmiş. Bu tarz farklı kullanımlar ile hem normal ilerleyiş, hem mini bulmacalar hem de boss savaşları daha yaratıcı ve eğlenceli bir yapıya bürünüyor.

Tabi Kirby'nin boğazı ile mücadelesi bununla da sınırlı değil. Yeri geliyor bir tramboline, yeri geliyor minik bir hortuma dönüşebiliyor. Hatta duba dışında oyun alanında bulunan inşaat merdivenlerini, satış otomatlarını, hatta kocaman bir arabayı bile yutmaya çalışıyor. Bu denli büyük objeleri yutamasa da onların şekline girerek özelliklerini kullanabiliyorsunuz. İşte merdiven yuttuğunuzda düşmanları devrilerek etkisiz hale getiriyor, otomat yuttuğunuzda onlara kutu içecek fırlatıyor ya da arabaya dönüştüğünüzde gazlayarak önünüze gelenleri eziyor ve rampalardan zıplıyorsunuz. Bu farklı özellikleri kullanmak ve oyun alanındaki etkilerini görmek gerçekten de çok basit ama eğlenceli bir oynanış dinamiğini de beraberinde getirmiş.

Kirby and the Forgotten Land zor bir oyun değil. Her ne kadar Wild modu ile daha zorlu bir yapıya bürünse de aslında oyunun challange dediğimiz kısmı tüm bölümlerdeki görevleri yapma ve gizli kısımları keşfetme üzerine kurulu. İşte hiç düşmeden araba kullan gibi farklı görevlerin yanı sıra o bölgede yer alan tüm Wadle Dee'leri bulmak da tekrar oynanışı kuvvetlendirmiş. Belli bir süre sonra dünya haritasında geri giriyor ve eksik bıraktığınız bölümleri tamamlamak istiyorsunuz.

İşte bir bölümde 10 tane olan fakat sizin 8 tane kurtardığınız Wadle Dee görünce, o eksik iki taneyi bulmak için o bölümü tekrar oynuyorsunuz. Bazı gizli alanlar ise o kadar saklanmış ki defalarca oynasanız da fark etmemek biraz canınızı sıkabiliyor. Neyse ki bölümlerin şehir, karnaval alanı, karlı alanlar ve su bölümleri gibi farklı temalarda olması bu tekrar oynanışta sıkılmanızı da bir nevi engellemiş.

Kirby and the Forgotten Land ana tema şarkısı dışında atmosferi eğlenceli hale sokan müzikler eşliğinde bir oynanış sunuyor. Grafik tarafına geldiğimizde ise bir Kirby oyunundan beklenen tüm tatlı tasarımlara yer verildiğini görüyorsunuz. Kirby'nin girdiği şekiller, düman ve bazıları tekrarlasa da boss tasarımları oyunun bu yapısını korumasını sağlamış. Dahası etraftaki etkileşime girdiğiniz objeler ile birlikte canlı ve rengarenk bir dünya yakalanmış. Kirby'nin kafasında yanan alevler ya da araba formuna girdiğindeki o suratının hali gerçekten görülmeye değer.

Oyunda bir co-op moduna da yer verilmiş ve diğer Nintendo yapımlarında olduğu gibi bu oyuncu dilediği zaman oyuna dahil olabiliyor ve çıkabiliyor. Diğer oyuncu dahil olduğunda çok yetenekli olmayan ve sadece mızrak kullanabilen bir Waddle Dee olarak maceraya atılıyor. Kirby'e göre çok yeteneksiz olması ve oyunun ana dinamiklerini kullanamaması özellikle diğer oyuncu için bu eğlenceyi kaçıracağı anlamına gelmekte. Ayrıca kamera sadece ana oyuncuya odaklandığı için kontrol zorluklarını da beraberinde getiriyor.

Sonuç olarak Kirby and the Forgotten Land son dönemde oynadığım en keyifli platform oyunlarından biri olmayı başardı. Hatta sahip olduğu teması, oynanış dinamikleri ile en iyi Kirby oyunlarından biri olmuş diyebilirim. Hali hazırda Mario, Kirby oyunlarını seviyorsanız kaçırmamanız gereken bir macera sizi bekliyor diyebilirim.