Indiana Jones and the Great Circle İnceleme: Arkeoloji tutkunlarının ve aksiyon severlerin gönlünde taht kuran Indiana Jones, yeni bir oyunla yeniden sahneye çıkıyor. Indiana Jones and the Great Circle, MachineGames tarafından geliştirilen ve Bethesda Softworks tarafından yayımlanan bir aksiyon-macera oyunu olarak, klasik film serisinin ruhunu taşıyan yepyeni bir hikaye sunuyor. Lucasfilm Games iş birliğiyle hazırlanan bu yapım, bizi 1937 yılına götürerek, "Kutsal Hazine Avcıları" ile "Son Macera" filmleri arasındaki bir döneme yerleştirmiş. Oyunda, ünlü arkeologumuz Indiana Jones’un çemberin içindeki sırları çözmesine tanıklık ediyoruz.
Bethesda ve MachineGames, 2021 yılında oyunun geliştirilmekte olduğunu duyurduğunda, birçok oyunsever heyecanlanmıştı. Todd Howard, bu projeyi bir “tutku projesi” olarak nitelendirirken, oyunun hikayesini bizzat kaleme alarak seriye olan sevgisini ortaya koyuyor. Oyunun seslendirme ve hareket yakalama sürecinde, karaktere Troy Baker hayat verirken, müziklerde Gordy Haab’ın orijinal eserleri ve John Williams’ın klasik temalarının yeniden yorumlanmış versiyonları yer alıyor. Bu unsurlar, Indiana Jones filmlerinden tanıdık olan nostaljik bir atmosferin yanı sıra modern bir deneyim sunuyor.
Hikaye, dünyanın farklı bölgelerine yayılmış olan gizemli Büyük Çember'in peşine düşen Indy’yi konu alıyor. Büyük Çember, birleştirildiğinde mükemmel bir çember oluşturan ve tarihin kadim sırlarını barındırdığı düşünülen bir dizi parçanın bir araya gelmesini ve bunun peşine düşen Nazileri konu alarak başlıyor. Bu macera bizi Roma’dan Tayland’a, Mısır’dan Şanghay’a ve Himalayalar’a kadar uzanan bir dünya turuna çıkarıyor. Ancak bu kez yalnızca tarihi eserlerle değil, bu gücü kendi çıkarlarına kullanmak isteyen çeşitli gruplarla da mücadele edeceğiz. Her köşede tuzaklar, ihanetler ve çözülmeyi bekleyen sırlar bizi bekliyor.
The Great Circle, Jones'un nişanlısı Marion Ravenwood'u terk etmesinden sonra başlıyor. Locus (Tony Todd) olarak bilinen heybetli bir adam tarafından Marshall Koleji'nden Mumya Kedi figürünün çalınmasının ardından Jones, araştırmak için Vatikan'a gider. Tarih boyunca ruhani öneme sahip yerlerin inşa edildiğini keşfeder ve bunların yerlerinin dünya etrafında mükemmel bir şekilde hizalanmış bir daire oluşturduğunu fark eder. Roma'nın yanı sıra diğer yerler arasında Tayland'daki Sukhothai tapınakları, Mısır piramitleri, Çin'in Şangay şehri ve Himalayalar bulunmaktadır. Yolculuğu sırasında, davaya ilgi duyan araştırmacı bir muhabir olan Gina Lombardi (Alessandra Mastronardi) ile işbirliği yapar. Düşmanlarına karşı psikolojik manipülasyon kullanan Emmerich Voss (Marios Gavrilis) ile karşı karşıya gelirler.
Indiana Jones denince akla gelen iki eşya vardır. Bunlardan biri şapkası diğeri de kamçısı. Eskiler hatırlar, Indiana Jones "kamçılı adam" olarak da tanınır. Her ne kadar şapkası görsellikten öte gidemese de kamçısı onun en etkili araçlarından biridir. Birçok filmde de onu defalarca kullandığına şahit olduk. Oyunu yaklaşık yeni saat kadar oynadım ve bu süreçte sıklıkla kamçının kullanıldığı sahneleri de gördüm. Kimi zaman bir bulmaca çözerken kimi zaman da çeşitli tırmanma sahnelerinde eşsiz araçlarımdan biri olarak yanımda yer aldı.
Diğer iki eşyası kadar çok bilinmese de Indy'nin silahı da oldukça tanıdık. Revolver marka bir altı patlar. Filmlerde olduğu gibi buna her zaman başvurmuyor olması güzel bir detay. Zira oyunumuz her ne kadar macera türünde olsa da mümkün olan en az kanlı şekilde bitirmek, Indiana'nın ruhunu da yansıtıyor.
Serinin bunca yıllık geçmişinde kahramanımızı çok zaman dostları ile bir arada maceraya atılırken gördük. The Great Circle'da da benzer bir durum var. Oyun boyunca birçok yardımcımız oluyor. Bunlar kimi zaman bir bulmacayı çözmemize yardım ederken, kimi zaman da bir dövüş sırasında destek oluyorlar. Hikaye boyunca en büyük destekçilerimizden biri olan İtalyan Ginetta “Gina” Lombardi oluyor. Ulusal bir gazetede çalışırken, yıkıcı olarak damgalanmasına ve hapse atılmasına neden olan bir makale yazmış ve burada bir İtalyan direniş hareketiyle tanışmış. Cezasını çektikten sonra, İtalyan hükümetinin gizlemeye çalıştığı kirli gerçekleri araştıran bir yeraltı yayınında yazmaya başlamış ancak bu süreçte de kaçırılan dil bilimcisi ablasının peşine düşerek soluğu Vatikan'da almış. Her ne kadar hikayesinin arkasında çok daha farklı sebepler yatıyor gibi görünse de Vatikan sınırları içinde Indiana ile tanıştıktan sonra birlikte ilerlemenin daha kolay olacağını düşünerek ona katılıyor.
Elbette iyiler varsa düşmanlar da olacaktır. Bu sefer karşımızda Jones'un eski bir rakibi olan, Emmerich Voss bulunuyor. Voss'un önceden var olan narsisizmi ve psikanaliz takıntısı, Nazi Almanyası'nın “gücüne” tehlikeli ve tam bir adanmışlık etrafında birleşmiş. İstediğine elde edebilmek için yapmayacağı yok ancak onun keskin zekasını karşısındakini psikolojik olarak zorlayıp ondan istediğini kısa süre içinde elde etmesini sağlıyor. Buna en üst kademedeki yönetici hatta diktatörler de dahil. Bu sebeple kahramanımızın sorunu bu sefer sadece yumrukları ile çözmesi pek de mümkün olmayacak.
Indiana Jones and the Great Circle'ın oynanış yapısında en çok etkileyen şey, oyunun Dishonored veya Thief gibi simülasyon ağırlıklı yapımlara olan benzerliğiydi. Seviyeler genel olarak doğrusal bir yapıya sahip olsa da, her karşılaşmada hedefe ulaşmak için birden fazla alternatif yol bulunuyor. Beklentilerin aksine, oyun çok daha fazla simülasyon unsuru içeriyor ve oynanış mekanikleri açısından oldukça zengin bir deneyim sunuyor.
Çok tartışılan birinci şahıs perspektifinden oynanıyor, ancak çevresel etkileşim ve özel mekanikler için üçüncü şahıs kamera açıları da aralarda kullanılıyor. Özellikle bulmacalarda üçüncü şahıs kamerasına geçilmiş. Ancak oyunun geneline baktığımızda FPS açısı nerede ise %90'dan fazla bir oran alıyor. Özellikle dövüşler sırasında sadece birinci şahıs perspektifini kullanıyor. Bu tarz durumlar kimi zaman dezavantaj yaratabiliyor. Karşılamanız gereken tek düşman varken sorun olmasa da siz tek kişi ile dövüştüğünüzü düşünüp de birden daha fazlası ile çevrelendiğinizi anladığınızda iş işten geçmiş olabiliyor. Bunu özellikle birkaç sefer yaşadım. Gerçeklik açısından baktığınızda doğru gelebilecek gibi görünse de çok zaman dövüşü kaybetmenize sebep oluyor.
Dövüş sırasında enerjimizi iyi kontrol etmemiz gerekiyor. Zira attığımız her yumruktan sonra enerji barı azalıyor ve kısa süre sonra da bitiyor. O sebeple, özellikle büyük dövüşlerde 3-4 yumruk attıktan sonra kaçarak dövüşmeyi ve o sırada biraz dinlemeyi stratejik olarak kullandım. İdeal bir dövüş gibi görünmese de en azından sonuç veriyor. Ayrıca gücümün yetmediği noktalarda kimi zaman yerdeki bir küreği ya da demir parçasını da vurmak için kullanabiliyoruz. Her ne kadar bol miktarda bulunan sopalar kısa süre içinde kırılıyor olsa da oyun boyunca en büyük yardımcılarım oldu. Ayrıca kimi dövüşlerin sonrasında rakiplerinizin yere düşen silahlarını da alıp kullanabiliyorsunuz. Ama unutmamak lazım ki eğer gizli kalabilmeyi istiyorsanız çok fazla gürültü de çıkartmamalısınız.
Bulmacalardan bahsetmişken, kimi zaman çok basit olsa da kimi zaman nasıl çözeceğinizi anlamadığınız bulmacalar ile karşılaşıyorsunuz. Hatta birkaç tanesini nasıl geçtiğimi hala anlayabilmiş değilim. Sadece çözmek için gereken çubukları çekerken bir baktım ki iş tamamlanmış, kapı açılmış bile. Çözüm için çok zaman yeterli ipucu bulunmuyor. Ayrıca oyun boyunca ilerlerken her bulmacayı çözmeniz de gerekmiyor. Karşıma çıkan bir tane şifreli kasayı açabilmek için numarasını bilmek gerekiyordu. Çevrede dolaşıp ipucu bulayım derken bir baktım ki çok daha farklı noktalara gitmişim. Kasayı da olduğu yerde unutmuşum bile. Hala merak ediyorum. Acaba açabilsem içinden ne çıkacaktı?
1930'lu yıllarda geçen yapım, o dönemin ortamını, siyasi durumunu oldukça iyi yansıtmış. Özellikle daha önce verilen röportajlarda, bir yapının 100 sene önce nasıl olabileceği ya da hala kazılma aşamasındaki tarihi bir binanın kaplamasının nasıl yapılacağı üzerinde çok düşünüldüğü belli ve güzel de yansıtılmış.
Etrafta çok fazla detay olsa da sistemimin zorlandığını hiç görmedim. Kullanılan id Tech 7 oyun motoru işini iyi yapıyor diyebilirim. Ancak bunun bir sebebi de diğer karakterlerin (özellikle de düşmanların) nerede ise birkaç modelle sınırlanmış olması da olabilir diye düşünüyorum. Zira bir adamı yere serdikten sonra gelen diğer düşman da bir öncekinin aynısı gibi görünebiliyor. Motorun isminin id Tech olmasından mıdır bilmiyorum ama kimi zorlu bölümlerde ilerlerken kendimi Doom oynarmış gibi hissettim desem yalan olmayacaktır.
Grafik olarak çok nadir de olsa bazı sahneler sanki 15 yıl önce tasarlanmış ve o dönemin kaplama teknikleri kullanılmış gibi geldi. Artık ışıklandırma sorunu mu yoksa gerçekten o kadar eskiden mi kalma bir sahne bilemiyorum ancak aşağıdaki görsele baktığınızda ne demek istediğimi iyi anlayacaksınız ve bu durum genellikle de üçüncü şahıs açısından olan sahnelerde ortaya çıkıyor.
Oyun kimi yerlerde düzlemsel ilerliyor. Ancak kimi yerlerde de ortamı araştırabilmemiz, belki de kendi hikayemizi yazabilmemiz adına da serbest bırakılmış bölgeler var. Bu bölgelerde genellikle araştırma yapıp, ihtiyacımız olan sargı bezi, enerjimizi artıracak yemek ya da hikayeyi derinleştirecek mektup veya kitap gibi şeyleri bulmamız için tasarlanmış gibi görünüyor.
Bunun bir Indiana Jones oyunu olduğunu düşündüğümüzde, oyunun da onun karakteristiğini yansıtması kaçınılmaz olacaktır. Indy'nin küstah tavırları, bulmaca çözmedeki başarısı ve beklenmedik şeylere yol açan talihi, The Great Circle'da da peşimiz bırakmıyor. Bir yandan takip etmesi heyecanlı bir içerik sunarken, oyunun mekaniklerindeki ufak tefek pürüzler ve uzun ara sahneler oyundan alacağımız keyfi bazen zorluyor. Elbette bu bir Indiana Jones hikayesi, ancak bir Uncharted ya da Tomb Raider ile karşılaştırıldığında bazı önemli dokunuşların eksikliğini hissettiriyor. Yine de ben oynayacağım diyorsanız hiç düşünmeden rahatlıkla alıp, yükleyebileceğiniz bir yapım.
bu doğruysa direk dalayım bari.